CHP'nin hem "sosyal demokrat bir parti olduğunu" beyan etmesi, aynı zamanda da bütün yasakçılığı ve baskıcılığı konusunda devletin bir numaralı destekçisi olması bir çelişki değil midir?

Evet çelişkidir ama keşke tek çelişki bu olsa!

CHP aslında tek parti dönemi Türkiye'sinin günümüze mirasıdır!

Bugün yeni Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir tür değişim başlatmaya çalışsa da, CHP CHP'dir.

CHP'nin değil değişmesi, "Değiştirilmesi dahi teklif edilemez."

Onun için Kemal Kılıçdaroğlu arkadaşları tarafından sık sık liderliğinin sorgulandığı açık pozisyonlara düşürülüyor!

CHP'nin günah galerisi geniştir.

CHP devlettir yani.

Türkiye'de kuruluştan bu yana gelmiş hükümetlerin karakteri "Laikçi, ceberut, sol Kemalist" değildi elbet.

Fakat "Laikçi ceberut sol Kemalist" olan devletin bizzat kendisi ve hatta kuruluşunda belirlenen karakteriydi.

Artık kimse inkâr etmiyor zaten, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda bir diktatörlüktü.

Cumhuriyet devrimleri işte bu karakterle yapıldı.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde şapka takmadığı için asılan insanlar sanki ayda mı yaşıyorlardı?

O zaman şapka takmadığı için insanlar asılıyordu, şimdi de türban takıyor diye kadınların eğitim hakkı ellerinden alınıyor!

Yıllar içinde karakterde pek bir değişiklik olmamış demek ki!

Cumhuriyet kurulalı bunca yıl oldu.

İlk çok partili fakat hileli seçim 1946 ve ilk hilesiz seçim 1950'deydi.

Demokrat Parti ezici bir çoğunlukla iktidara geldi.

Çok partili sisteme geçilmiş fakat hâlâ tek partinin, cumhuriyeti kuran iradenin karakteri ülkenin rejimi halinde.

10 yıl geçti, pat askeri darbe.

Başbakan Adnan Menderes ve iki bakanı asılarak idam edildi!

Al sana olağanüstü dönem!

Süleyman Demirel Demokrat Parti'nin tasfiyesini fiilen gerçekleştirmiş bir isimdir.

Sağ iktidar ama söylediği ve yaptığı ile her zaman farklı bir siyasi parti lideri oldu Demirel.

Gerçek yüzünü 28 Şubat'ta bütünüyle gösterdi.

1971'e gelindiğinde bu ülkede hâlâ demokrasinin d'si yoktu.

Çoğu bu olağanüstü dönemin etkisinde geçen bir 7-8 yıl.

Süleyman Demirel iktidarda.

Pat askeri darbe...

12 Eylül!

Hükümet yıkıldı.

TBMM'nin kapısına kilit vuruldu.

Siyasi partiler kapatıldı.

Liderler siyasi yasaklı ilan edildi.

1983, darbeden sonraki ilk seçim, Turgut Özal iktidara geldi fakat 12 Eylül'ün etkileri 1986 referandumuna kadar sürdü.

Darbenin lideri yedi yıl Çankaya'da, cumhurbaşkanının son derece yetkili olduğu bir anayasa ile oturdu.

Mesut Yılmaz'ı, Tansu Çiller'i, Yıldırım Akbulut'u, paraşütle partilerinin başına inmiş kişileri geçelim.

Necmettin Erbakan'a gelelim... 1 yıl 2 gün iktidar oldu. 28 Şubat darbesiyle tuz-buz edildi.

Erbakan'ın başbakanlık dönemi, askerin başbakana küfrettiği bir dönemdir.

28 Şubat darbesi Türkiye'de dindarlara yönelik darbeler içinde en şedit olanıdır.

CHP tarafından yüzde yüz desteklenmiştir.

Ve AK Parti iktidarı...

Tayyip Erdoğan başbakan hem de kudretli bir başbakan sayılır.

Ama kendi kız çocuklarını başörtüsü yasağı yüzünden Amerika'da okutmak zorunda kaldı.

Şimdi kim zalim, kim mazlum.

Hükümetler mi yoksa devletin laikçi ceberut sol Kemalist yapısı mı?..

Maksadım hükümetleri aklamak değil ama tablo da ortada.

Sağ iktidarlar, devletin ceberut karakteri ile uzlaşma adına halktan aldıkları oyları halkın aleyhine kullanmaktan çekinmemişlerdir.

Özellikle de Demirel devr-i iktidarlarında...

Menderes'i astılar,

Demirel'i indirdiler.

Özal'a direndiler ve hatta öldürdüler.

Erbakan'a küfrettiler,

Tayyip Erdoğan...

Sabırlı ve cesur bir başbakan!

Ama şu başörtüsü yasağı meselesini halletmek için CHP'ye ihtiyacı var!

Sanki asker darbeyi yapıp kışlasına geri çekildiğinde her şeyden elini eteğini çekiyor mu?

Elbette hayır... Aynen devam.

Şimdi...

Türkiye değişiyor fakat CHP değişemiyor.

CHP'de değişim isteyen bir genel başkan var fakat gerisi tek parti günlerinin özlemi içinde.

Bunlara göre CHP'nin değil değişmesi değiştirilmesi dahi teklif edilemez.

O derece katı, geçmişe takılıp kalmış ve çağ dışı bir zihniyet.

Kemal Kılıçdaroğlu'nun işi zor.

Değişime en yakınından başlamak zorunda.

Ama onlar da taş kafa, bu yaştan sonra değişmezler.

Göreceğiz, önümüzdeki günlerde Kemal Kılıçdaroğlu bu adamlarla devam edemeyecek!

BUGÜN