1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. CHP'de Dersim krizi
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

CHP'de Dersim krizi

18 Kasım 2011 Cuma 02:25A+A-

Yıllar önce Deniz Baykal 'CHP'nin geçmişi avantaj olduğu kadar dezavantaj da...' demişti. Hiç unutmuyorum, o gün sağlam örneklerle özeleştiri yapmış, 'Tek parti döneminin uygulamalarını halk unutmadı, hâlâ CHP olarak bedelini ödüyoruz.' diye de eklemişti. Bizim Habip Güler'in Dersim haberine öfkelenen CHP'lileri görünce Baykal'ı hatırladım.

Tek parti dönemi CHP'nin peşini bırakmadı. Bırakacak gibi de değil... Tarih böyledir, unutmaz, bir gölge gibi takip eder. Haberi okumuşsunuzdur, CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün, zarif bir üslupla Habip'e verdiği mülakatta 'Dersim katliamının sorumlusu devlet ve CHP'dir. Atatürk de bu olaylardan haberdardır.' şeklindeki sözleri CHP'yi karıştırmaya yetti.

12 milletvekili zehir zemberek bildiri yayınladı. Hemen hepsi de parti yönetimiyle sorunu olan isimler... Aygün'ün partiden istifası istendi. CHP'de yaşanan, Onur Öymen'in ardından ikinci Dersim krizi... Bir milletvekilinin konuşmasının siyasi krize dönüşmesini yadırgamamak mümkün mü? Hüseyin Aygün, bir parti yöneticisi değil, söyledikleri de kendi düşüncesi. Şahsi görüşü yani...

CHP, parti içi demokrasinin varlığıyla övünen bir parti. CHP sözcüleri sağ partilerdeki disiplini eleştirir, milletvekillerinin konuşmasını 'görüş ve düşünce açıklama özgürlüğü' olarak yorumlardı. Sırf konuştuğu için Aygün'ün başına gelenlere bakın... Parti kendisine dar edildi adeta.

CHP'de yaşananlar bir kere parti içi demokrasi söylemiyle örtüşmüyor. Milletvekilleri her konuda görüş açıklayabilir, hoşnut olmayan karşı görüşünü söyler. Oysa ortada adeta bir linç hali var. Kimi CHP milletvekillerinin farklı düşünceye tahammülsüzlüğünü göstermesi açısından da örnek oluşturdu.

Ayrıca Hüseyin Aygün'ün söylediklerinin nesi yanlış? Dersim katliamı tarihî bir gerçeklik değil mi? Devlet tankıyla topuyla Dersim'de orantısız güç kullanmadı mı? Dersim'in adı neden Tunceli?.. O tunç el Dersim'i yakıp yıkmadı mı? Hayatta canlı tanıkları var. Bölge insanı evinden barkından koparılarak yurdun dört bir yanına dağıtılmadı mı?

O gün Türkiye'yi kim yönetiyordu? CHP... Tek başına. Yukarıdan habersiz alt kadroların böylesine büyük operasyon yapması mümkün mü? Kesinlikle değil. Ülkeyi yönetenlerin sorumluluğunu kim inkâr edebilir? Gerçekler bütün çıplaklığıyla devletin kayıtlarında var. Bunun için arşivlere göz atmak yeterli...

Dersim, bu ülkenin en büyük trajedilerinden. Hâlâ kabuk bağlamayan bir yara. Acısı dinmiş değil. Katliamı yaşayanların dokunaklı hikâyesini dinleyince insanın içinin daralmaması olası mı? Dersim'in günahı o gün ülkeyi yöneten CHP'nin. Partinin veya devletin başında Atatürk gibi, İnönü gibi tarihî şahsiyetlerin bulunması bu gerçeği değiştirmiyor.

Aslında sol siyasetin tarihle yüzleşmekten çekinmemesi gerekir. Hataya hata diyebilmeli. CHP için tarihi, devlet kuran parti kimliği övünç kaynağıdır. Parti yöneticileri bunu sık sık hatırlatmaktan da geri durmaz.

Tarih deyince sadece iyi taraflarını değil, günahıyla sevabıyla hepsini sahiplenmek zorundasınız. Tek parti dönemini pas geçemezsiniz. O günün şartları diyerek izah getirebilirsiniz.

Bana şaşırtıcı gelen, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun sessizliği... Hüseyin Aygün, Kılıçdaroğlu'nun aynı zamanda hemşehrisi. Bir başka ifadeyle CHP'nin başında Dersimli biri var. Dersim'de olup biteni bilmemesi mümkün mü? Bu konuda bir çalışma yaptığını da hatırlıyoruz. Kılıçdaroğlu hemşehrisine sahip çıkabilmeliydi. CHP'yi tarihî gerçeklerle yüzleştirebilmeliydi.

Deniz Baykal haklı, CHP'nin geçmişinde bugün savunulamayacak, sahip çıkılamayacak uygulamalar var. CHP'yi diğer partilerle yarışta dezavantajlı kılan, sandık hezimetlerine neden olan da bu.

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT