1. YAZARLAR

  2. Adem Yavuz Arslan

  3. CHP lideri Balyoz ve Ergenekon'u bitirdi!
Adem Yavuz Arslan

Adem Yavuz Arslan

Yazarın Tüm Yazıları >

CHP lideri Balyoz ve Ergenekon'u bitirdi!

16 Şubat 2011 Çarşamba 08:18A+A-

Balyoz tutuklamalarının neden olduğu şok gündemi esir aldı.

Ekranlarda, gazete sayfalarında, Meclis kürsüsünde ağırlıklı gündem Balyoz sanıklarının tutuklanması.

Dalganın büyüklüğü nedeniyle Balyoz'un tartışılması normal. Hatta üzerine Soner Yalçın'ın gözaltına alınması da eklenince diğer gündemler unutuldu.

Meclis kulislerine ve siyasilere geçmeden önce ekran ve gazetelerdeki tartışmalara ilişkin bir noktayı not edelim.

Balyoz davası ciddi bir iş.

Ortaya çıkan bilgiler, belgeler, ses kayıtları ve tanık ifadeleri gösteriyor ki 1. Ordu merkezli bir cunta hareketi var. En azından savcının iddiası bu yönde.

Kaldı ki elde binlerce sayfalık 'çok gizli' belge var. Yani Çetin Doğan ve medyadaki yandaşlarının tabiriyle 'her şey sahte, ortada belge yok' durumu söz konusu değil. Kaldı ki Gölcük'ten çıkan 'kozmik zula' mevcut delillerin gücünü birkaç kez artırdı.

Lafı eğip bükmenin bir anlamı yok.

Bu dava bir askeri darbe girişimi davasıdır. Esası darbe girişimine ilişkindir. Bir iki belgede hata ya da yanlışlık olsa bile meselenin özünü değiştirmez. Kaldı ki defalarca örneğini gördük, belgelerdeki hatalar hazırlayanlara ait çıkıyor.

'Bi Ermeni Var' kitabımda benzeri bir vakaya yer verdim. Kritik bir belgedeki isim yanlıştı. Ama o yanlışı yapan belgeyi hazırlayan Ergenekon sanığı idi. O ismin yanlış olması sanığın kanunsuz girişimini yok saydırmaz.

Ayrıntılarla esası kaçırmaya çalışanlar da bunu çok iyi biliyorlar.

Fakat ortada o kadar esaslı belgeler var ki her türlü sulandırma ve saptırma girişimleri sonuç vermeyebilir.

Baro başkanlarının bile milletin gözünün içine baka baka 'hakimleri değiştirdiler tutuklamalar geldi' türü çarpıtmalarının halkta bir karşılığı yok. Herkes her şeyi çok yakından takip ediyor.

Ayrıca unutmayalım ki mahkemeler önlerindeki delillere, dosyadaki kayıtlara bakar. Bunu bilen sanıklar ve yakınları da zaten mahkemeyi değil kamuoyunu kazanmaya çalışıyorlar.

Tüm hedefleri medya üzerinden kamuoyuna oynayıp 'mağdur edildikleri' imajı oluşturmak.

Ekran ekran dolaşan meslektaşlarımız da ne iddianameye ne de son Gölcük belgelerine baktıkları için ezberleri tekrar ediyorlar.

Balyoz tutuklamaları ile ilgili en talihsiz açıklamaları ise tartışmasız CHP lideri yaptı. 'Yeni CHP' diyen Kılıçdaroğlu dün Meclis kürsüsünde Balyoz ve Ergenekon'u bitirdi!

'Türkiye'de darbe girişiminin olmadığını, Balyoz ve Ergenekon'un uydurma olduğunu' ilan etti. Hatta yetmedi 'nerede bu örgüt gidip üye olayım' dedi.

Soner Yalçın'a kefil oldu. Açıkçası bir siyasi lider, detaylarına hakim olmadığı bir soruşturma ile ilgili kendini bağlayacak ifadeleri nasıl kullanır anlamak mümkün değil.

Yarın bir gün Yalçın ile ilgili taşıyamayacağı belgeler çıkarsa ne olacak?

Kılıçdaroğlu dün aynı zamanda seçim stratejisini de ilan etmiş oldu. Ergenekon ve Balyoz savunuculuğu yapacağını, hükümeti faşistlikle suçlayacağını gösterdi. Hatta 'Özgürlük ifadesini bundan sonra daha çok duyacaksınız' dedi.

Görünen o ki referandum dönemindeki üslubunu tekrar edecek.

Doğru olsun olmasın iddialar, ithamlar ve suçlamalarla Erdoğan'ın sinirlerine oynayıp üslup üzerinden sonuç almayı deneyecek.

Yoksa dün Meclis kürsüsünden söylediği; "Amerikalı askerler, Müslüman kadınlara tecavüz ederken sen çıkıp Amerikalı askerlere başarılar diledin" ifadesini nereye koyacağız?

Biz demokrasilerde seçimin çok önemli olduğunu biliyorduk ama ana muhalefet lideri hem de Meclis kürsüsünden 'seçim her şey değildir' dedi.

Sayın Kılıçdaroğlu'nun haklı olduğu bir şey var.

Türkiye'nin bir aş, iş, istihdam sorunu var. Ama dün yaşananlar gösterdi ki Türkiye'nin esaslı bir muhalefet sorunu var. Dahası çok ciddi demokrasi ve özgürlük sorunu var. Belgeleriyle yakalanan bir cunta girişimini yok saymak için gösterilen gayret doğrusu şaşırtıcı.

Bu noktada hükümetin tavrını da not edelim. AK Parti sürecin yargıya bırakılması gerektiği görüşünde.

Herhangi bir şekilde müdahale edilmemesi gerektiği konuşuluyor. Kaldı ki yapılacak bir müdahalenin de kendi aleyhlerine olacağının farkındalar. Çünkü bu kez HSYK'yı bahane gösteremezler. Eğer itirazlara rağmen tutukluluk hali sürerse muvazzafları açığa alacaklar.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT