1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Burjuvazinin Lice’deki iskeleti?
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Burjuvazinin Lice’deki iskeleti?

05 Temmuz 2009 Pazar 03:11A+A-

Önceki gün. Büyük gazetelerin birinde. Arka sayfalarda bir haber vardı: İHD Diyarbakır Şubesi’nin başvurusu üzerine başsavcılığın izniyle Lice Dibek Köyü yakınlarında yapılan kazı çalışmasında...


Şanlıurfa’nın Viranşehir İlçesi’nden Diyarbakır’a gelirken 1997’de kaçırılan ve bir daha da haber alınamayan Sadık Ulumaskan ile oğlu Seyithan Ulumaskan’a ait olduğu sanılan yakılarak gömülmüş iki iskelet, elbiseler ile gümüş protez diş bulunmuş.

Askeriye söz konusu olunca ‘dut yemiş bülbüle’ dönen bizim ödlek burjuvazi aklıma geldi.

Askeri yargı hakkında AB standartlarındaki yasa değişiminin ‘aheste aheste’ olmasını istiyorlarmış.

‘Acil demokrasi’ olmadan...

İnsanların daha 12 yıl önce kaçırılıp yakılarak kuyulara gömüldüğü bir ülkede, askeriyeye sığınarak huzur içine yaşayabileceklerini mi sanıyorlar?

* * *

Aklıma, Ergenekon sanığı JİTEM’ci Levent Ersöz karşısındaki konuşmaları bizzat istihbaratçı general tarafından videoya alınan zengin iş adamı geldi.

Lice’deki ölüm kuyularına aldırmadan kendi steril dünyasında refah içinde yaşayacağını sanan...

Ya da ‘militarizm’ söz konusu olunca ‘acil demokrasi’ istemeyen zenginler, istihbaratçı general karşısında hazırolda duruyorlar.

Bu arada, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a da sormak lazım, belgeleri yayınlanan o işadamının konuşmalarıyla ortaya çıkan ‘illegal telefon dinleme’ sonrasında telefon şirketinin ‘lisansı’ ne oldu acaba?

‘Ergenekon’un ekonomik boyutu’ ele alınıp gereken yapılmadan, demokratik bir huzurun olmayacağı ortada...

* * *

Bizim burjuvazinin sefaletini en iyi İngiliz dergisi Economist göstermekte...

Dergi, TBMM’nin ‘askeri mahkeme’ konusundaki yasal düzenlemesi için ne diyor?

Ak Parti hükümetinin girişimiyle Parlamento’da kabul edilen ve sivil mahkemelere askerleri yargılama yetkisi veren yasayı ‘çığır açan’ bir yasal düzenleme olarak niteliyor.

Yeryüzü burjuvazisi, ‘iflah olmaz’ sandığı bizim gibi ‘askeri vesayet’ altındaki bir ülkenin ‘normalleşme’ yolundaki, AB standartları için gayet doğal olan bir adımını ‘çığır açan’ bir hamle olarak görürken...

Bizim burjuvazi ne yapıyor?

‘Demokratikleşme süreci ve AB uyumu kapsamında mutlaka gündeme getirilmesi gereken asker-sivil yargı ayrımına yönelik düzenleme, aceleci bir yöntemle ele alınmamalıdır’ diye buyuruyor.

Aşırı bencil bir duyarsızlıkla, demokratikleşmeye bu kadar uzaktan bakan burjuvazi, evrensel hukuk kurallarının yerleşik bir hale gelmediği bir ülkede, o hukuksuzluktan nasibini fazlasıyla alır...

Rögar kapağı olmadığı için çocukların kanalizasyonlarda ölümleriyle... İstiklal Caddesi’nde dolaşırken kafasına düşen vitrinle yaşamın kıyısına savrulan gencecik çocuklarımızla, kitap yayınladığı için 28 yıl hapsi istenen gazetecilerle, nereden nasıl çıkacağı belli olmayan Ergenekon terörüyle, andıçlarla, darbelerle, buralarda bütün bu belalardan azade bir ‘fanusun içinde’ yaşam sürüleceğini sanmak, nasıl bir gaflettir?

* * *

Ankara ve Çankaya...

Askeri mahkemeler konusunda AB standartları getiren ve virgülüne bile dokunmadan yasallaştırılması gereken düzenlemeye karşı ‘formül’ arıyormuş...

Neden?

Aynı ‘ihale yasasında’ olduğu gibi...

Hiç bir demokratik ülkede olmayan ara çareler üreterek AB standartlarından uzaklaşmanın anlamı ne?

Ve buna en gür ‘dur’ ihtarını burjuvazinin yapması gerekmez mi?

* * *

Militarizm söz konusu olduğu zaman susup saklanan bir burjuvazi, çoktan Lice’deki ölüm kuyularında bulunan iskeletlere dönüşmüş sayılır...

STAR

YAZIYA YORUM KAT