1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Bu leke nasıl temizlenecek?
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Bu leke nasıl temizlenecek?

28 Ekim 2009 Çarşamba 01:21A+A-

Orgeneral İlker Başbuğ'un 'kağıt parçası' dediği o meşhur konuşmayı Genelkurmay'ın internet sitesinde arayanlar bulamadı. Başbuğ, darbe planına 'kağıt parçası' demekten çark mı etmişti?

Konuşmanın sitede bulunamaması bunun işareti miydi? Gerçi başka çıkış yolu yoktu. 'Fotokopi' diye küçümsenen belgenin aslı çıktı çünkü.

İhbar mektubu öyle basit ve sıradan bir metin değil. Ancak olayın içinde olanların bileceği ayrıntılar içeriyor. Bu gerçek karşısında, bütün gözlerin çevrildiği Başbuğ acı gerçeği kabullenmekten başka ne yapabilirdi? Genelkurmay bu iddiayı doğrulamadı, metnin internet sitesine hiç konulmadığını duyurdu.

İç ve dış kamuoyunda büyük ses getiren konuşmanın internet sitesine konulmaması da garip. Başbuğ acaba 'kağıt parçası' sözünden o gün mü pişman oldu? Sıradan etkinliklerin, sözgelimi sinema çıkışında ayak üzeri yapılan açıklamaların metinleri bile sitede yerini alırken o önemli konuşmanın internete konulmamasının bir anlamı olmalı. Belki de Başbuğ o sözünü dil sürçmesi olarak gördü.

Sitede bulunamasa da ağızdan çıkan o 'kağıt parçası' sözünden kurtulmak o kadar kolay değil. Ömrünün sonuna kadar takip edecek. Başbuğ'un ismi her anıldığında hatırlanacak ve hatırlatılacak. Artık kağıt parçasından söz etmiyoruz. Birkaç gündür Karargah'ta darbe planları yapıldığını gösteren kapı gibi bir belgeyi tartışıyoruz. Öyle bir belge ki her paragrafı suç... Başbakan Erdoğan daha ilk gün Pakistan'a giderken 'TSK bu lekeyi kabullenemez' dedi. Susmadı, bu çıkışını bir adım öteye taşıdı: 'Türkiye Cumhuriyeti bunu kaldıramaz'. Yurtdışından döner dönmez de Başbuğ'la bu konuyu görüşeceğini söyledi.

Hükümetin köşeli duruşu gelişmelerin seyrini etkileyecek. Bu noktadan sonra topun taca atılması, yani belgenin yok sayılması veya sulandırılması mümkün değil. Buna rağmen 'Şimdi ne olacak?' sorusuna hâlâ anlamlı cevaplar veremiyoruz.

Genelkurmay yoğun tartışmalarla geçen günün akşamında askeri savcılığın soruşturma başlattığını açıkladı. Aynı savcılık olay ilk patladığında da direktif üzerine araştırdı, soruşturdu. Aslını bulamadığını söyleyerek dosyayı rafa kaldırdı. Bu sırada 'çifte imza' skandalı yaşandı. Albay Çiçek askeri savcının gözleri önünde 40 yıllık imzasını değiştiriverdi. Ama skandal savcının dikkatini çekmedi.

Genelkurmay, askeri savcılığın 'darbe planını' tekrar soruşturacağını açıkladı ama neyi soruşturacağı belli değil. Böyle bir belgenin dışarıya nasıl sızdığını mı yoksa kimlerin hangi amaçla hazırladığını mı? Dört ay önce belgenin hiçbir izine rastlayamayan askeri savcılık değil miydi?

İhbar mektubunda soruşturmanın nasıl yapıldığını anlatırken Çiçek'in evinin 'göstermelik' arandığına dikkat çekiyor. Şu cümle o mektuptan; 'Askeri Savcımız Bilgi Destek Daire Başkanlığı'na geldiğinde 'Biz personelimizi böyle koruruz.' diyerek tavrını açık bir biçimde ortaya koymuştur'. Belgenin orijinali askeri savcılığın talebi üzerine Ankara'ya gönderildi. Bu kez soruşturmadan yeni ve farklı sonuç çıkacak mı? Askeri savcılığın inandırıcılık konusunda sorun yaşadığı ortada.

'Bu leke' çifte imza skandalını görmezden gelen askeri savcılığın soruşturmasıyla temizlenemez. 'Orijinal belge neden şimdi ortaya çıktı?' diyerek de geçiştirilemez. TSK'yı bu lekeden kurtaracak sivil yargıdan başka adres yok. Tek çıkış yolu bu.

Buna rağmen Genelkurmay'ın sivil yargıya karşı direnç içinde olduğu gözden kaçmıyor. Belge olayına karışan 6 asker savcılar tarafından ifadeye çağrılmasına rağmen gönderilmedi. Neden? İster istemez sokaktaki insanın zihni bulanıyor; acaba Genelkurmay'ın çekindiği bir şey mi var? Asker gerçeğin açığa çıkmasından mı korkuyor? Çağrının üzerinden günler geçti, hâlâ ses yok.

Hukuka vurgu sözle değil tavırla gösterilir. Türkiye bu lekeyle yaşayamayacağına göre Genelkurmay hukukun gereğini yapmalı ve bir an önce belge olayına karışanları sivil yargıya teslim etmeli. Yargıdan kaçmak belge kadar vahim...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT