Hüseyin Akın

Hüseyin Akın

Yazarın Tüm Yazıları >

Bu da oldu

16 Mayıs 2009 Cumartesi 05:16A+A-

Sonunda bu da oldu ve ilk robot öğretmen ilk dersini verdi. Daily Telegraph gazetesinde yer alan habere göre Japonya'daki Tokyo Bilim Üniversitesi tarafından geliştirilen Saya adlı insansı robot öğretmen; Kudan İlkokulu'nda tebeşir başı yapmış.

Kaşlarını kaldırmaktan, gülümsemeye kadar birçok yüz hareketini başarıyla yerine getiren robot öğretmen Saya şaşkınlık, korku, öfke, mutluluk, üzüntü ve tiksinme gibi altı temel duyguyu ifade edebilecek şekilde programlanmış.

Sakın neden bu altı temel duygu demeyin.

Günümüzde öğretmenin duygusal durumunun hülasası aşağı yukarı bu altı duyguya tekabül ediyor. Çünkü öğretmen muhtelif çaresizliklerle ne yapacağını şaşırandır.

Gelecek kaygısı kronik bir korkuya dönüşmüştür ki bu korku tablosu yüzünde sürekli asılı durur. Öfkelidir; zira yeterince saygı ve sevgi görmediği için yönetmelik ve tüzüklerden surat asmayı öğrenmiştir.

Dışındaki dünya ve geçim şartları onu surat asmanın hakkı olduğuna inandırır.

En büyük tesellisi öğrencilerin gözlerinde yakaladığı pırıltıdır.

Kısa süreli de olsa bu onu mutlu eder.

Üç öğün yediği azıktır öğretmen için üzüntü.

Herkese bir parça üzülmüş olsa kendisine sıra gelmez.

Eğitimin haline mi üzülsün, öğrencinin durumuna mı yoksa kendi hali pür melaline mi?

Ara sıra yaşadığı küçük mutlulukları saymazsak yaşadığı bütün olumsuz duygular mahkûm olduğu dünya ve içinde bulunduğu koşullardan dolayı tiksintiye dönüşür.

Uzun sürmez bu son teknoloji robot öğretmenlerin tayini bizim ülkemize de çıkar herhalde.

Hem ekmek istemez su istemezler.

İtiraz etme, reaksiyon gösterme gibi özellikleri olmadığı için iyi derecede kullanışlılık özelliliğine de sahiptirler.

Öğretmenleri teknolojiye uydurmaktansa teknolojiyi öğretmene uydurmak fena fikir değil.

Eminim siz de benim gibi şimdi acaba ilk robot öğrenci ne zaman ders başı yapacak diye merak ediyorsunuzdur.

Bakarsınız fazla sürmez üç beş güne o da olur.

Hem bu daha da kolay olur. Ne de olsa yıllar yılı bunun altyapısını hazırlıyoruz.

İlköğretimden itibaren beş şıktan birini işaretlemeye programlanmış, test mantığıyla şekillenmiş, fazla düşünmeye gelemeyen kekeme bir zihin yapısına sahip öğrenci manzaraları ne yapılmak istendiğini açık bir şekilde anlatmıyor mu?

Bu kadarı da fazla

Çok satan gazetelerden biri geçtiğimiz günlerde Mardin'de yaşanan katliamla ilgili detaya ineyim derken evlere şenlik bir grafik yayınlamış.

Temsili resimde cemaat secde mahallindeyken imam ellerini açmış dua ediyor ve tam o anda arkadan yaylım ateşi açılıyor. Haber içinde haber diye buna denir.

Hayır, bu teknik bir hata olsa 'olur böyle şeyler' deyip geçersiniz.

Fakat devrilen çam bir de grafikle teyit ve tescil edilmiş.

Bu durumda yapılacak bir şey yok.

Mecburen gülüp eğleneceğiz çaresiz.

Haydi, anladık cemaat secdede ve açılan ateşten habersiz kımıltısız bir şekilde duruyor, peki imam nasıl bu durumda hiç kılını kıpırdatmadan hiçbir şey yokmuş gibi duaya devam edebiliyor?

Cemaat imama değil de sanki haberi yapan haberciye tâbi.

İmam da sanki hazır olan silahlı kişilere uymuş gibi.

Bu denli cehalet de insanı sıkıyor artık.

Hiç mi cemaat görmediniz kardeşim?

Keşke memleketteki cemaatlerden önce camideki cemaati tanıyıp anlamaya çalışsaydınız, bu denli potlar kırıp çamlar devirmezdiniz.

Asgari dinsel bilgi bile bu denli yanlışlar yapmamak için yeterlidir.

Bu konuda kendinize bir din danışmanı tutun falan da demiyorum.

Herhangi bir caminin avlusundan bir vatandaşa konuyu danışmanız bile yeterdi.

MİLLİ GAZETE

YAZIYA YORUM KAT