1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Bombalanan Dağlar Artık Çilek Kokuyor
Bombalanan Dağlar Artık Çilek Kokuyor

Bombalanan Dağlar Artık Çilek Kokuyor

Batman'da 1990’larda boşaltılan köylerde artık çilek tarlaları var. Çözüm süreciyle köylerine dönen köylüler, çilek üretimine başladı. Al Jazeera Türk’ün köylerinde konuştuğu üreticilerin sıkıntıları var ama huzurlular.

15 Temmuz 2014 Salı 17:01A+A-

“Bu dağlarda kurşun değmeyen, bombalanmayan yer kalmadı. Her gün silah sesleri duyuyorduk...”

Mahmut Doğan, 1990’larda köyünde yaşananları bu sözlerle anlatıyor. Doğan, yıllar sonra döndüğü boşaltılan köyünde şimdi çilek tarlaların sahibi. Çözüm süreciyle birlikte, ürettiği çilekleri, meyve ve sebze hallerine, reçel fabrikalarına gönderiyor.

Çözüm süreciyle çilek üretimi

Güneydoğu’da çözüm süreci boşaltılan köylerine dönen insanlara iş imkanlarının açılmasını da sağlıyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın teşvikiyle hayata geçirilen Diyarbakır-Batman-Siirt Kalkınma Projesi ile köylülere hibe fonları sağlandı ve istihdam yaratıldı. Projeyle aynı zamanda köylülerin kendi işlerinin sahibi olmasını sağlıyor.

Çilek tarlası desteği sadece Batman'ın Sason ilçesine bağlı köylerde hayata geçiriliyor. Proje kapsamında ilçedeki 45 köyde toplam bin dönüm alandaki 200 adet çilek bahçesine destek verildi. Şu anda toplam 400 aile çilek bahçelerinden geçimini sağlıyor.

Şimdi bu köylerde hasat zamanı. Merkezi Diyarbakır’da bulunan projenin koordinatörü Murat Akbaş ile ilçeye bağlı Yeniköy ve Kel Hasan köylerine gittik. Çilek tarlalarını dolaştık, köylülerle görüştük, sıkıntılarını, taleplerini dinledik.

Dağlar arasında çilek kokusu

Her iki köy dağlık bölgenin vadisinde kurulu. Geçmiş yıllarda tütün ekilen köylerde, şimdi tarlalardan çilek kokuları yayılıyor.

Köyde, genç kadınlar, erkekler, çocuklar evlerinin önündeki tarlalarında çilek topluyor, kasalara dolduruyor. Çilekler, ya kentlerdeki meyve ve sebze hallerindeki komisyoncular tarafından alınıyor ya da Bingöl’deki çilek fabrikalarına gönderiliyor. Küçük çocuklar ise, topladıkları çilekleri kasalara doldurduktan sonra anayolun üstüne çıkarıp, satış yapıyor. Dört kilo ağırlığındaki bir kasa 10 TL’ye satılıyor. Çocuklar okul harçlarını çıkardıklarını anlatıyor. Köylülerin üretimle ilgili sıkıntıları yok değil. En büyük sıkıntıları dolu, don ve yağmurun hasatlarına verdiği zarar.

"Sera sistemine geçmek istiyoruz"

Üreticilerden 40 yaşındaki Ahmet Herdem’in talebi, çilek üretimi yapan diğer tüm köylülerin ortak dileği. Herdem; hasatlarının korunması için sera sistemine geçmek için bakanlıktan destek istiyor: 

“Geçen yıl 30 ton hasat kaldırdık. Bu yıl ise şu ana kadar 5-6 ton ancak kaldırabildik. Bu yıl don vurdu, ürünün yüzde 85’ini vurdu. Eğer tünel denilen sistemle çilekleri korumaya alırsak daha fazla üretim yaparız.”

Herdem’in anlatımına göre, 1990’ların başında koruculuk dayatmasıyla Aydın Nazilli İlçesi’ne göçetmek zorunda kaldılar. Ağabeyi ve kardeşleriyle birlikte 2006’da köylerine geri döndüklerini hatırlatan Herdem, “Çözüm süreciyle birlikte silah seslerini duymaz olduk. Eskiden çatışmalardan dolayı hayvancılık tarım yapamıyorduk. Ortam sakinleşti. Şimdi rahatlıkla yapabiliyoruz” diyor.

Herdem ağabeyi ve yeğeniyle birlikte 10 dönümlük tarlada üretim yapıyor. Aile, ilk hasadı geçen yıl kaldırdı. Ahmet Herdem’in aynı zamanda ortağı olan ağabeyi Naif Herdem, hasat zamanında geçici işçi çalıştıklarını anlatıyor. Günlük yevmiye 30 TL. İşçilere bir kasa da çilek veriliyor.

Herdem, elektrik kesintilerine tepkili. “Elektrik kesiliyor, hasadı sulayamayınca zarar görüyor” diyor.

Dört çocuk annesi Veliye Herdem ise, eskiden tütün tarlalarında çalıştığını hatırlatarak “Çilek daha kolay” diyor.

Çilek üretimiyle geri döndüler

Üreticilerden Mahmut Doğan, beş çocuk sahibi. 11'i erkek, üç kızkardeşi var. 1994’te köyleri boşaltılınca Doğan ailesi İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı, 10 yıl sonra köyüne geri döndü. İki yıl önce çözüm süreciyle birlikte bir ağabeyi dışında diğer tüm kardeşleri de geri dönüş yaptı. 10 kardeş, şimdi15 dönüm tarlada iki yıldır çilek üretimi yapıyor.

Mahmut Doğan’a göre geri dönüşte; çatışmalı ortamın sona ermesi ve bölgede yaşanan huzurun etkisi büyük. Son iki yıldır yaptıkları çilek üretimi ise “İstanbul’da perişanlık”tan kurtulmalarını sağladı:

“O kadar çok perişanlık çektik ki, İstanbul’a tatile bile gitmem. Asla dönmem. Kirada oturuyorduk, faturalar vardı. Açlık sınırın altındaydık. Burada kira yok, fatura yok. Şimdi açlık sınırının üstüne çıktık. Ayrıca kendi işimizde çalışıyoruz. Yakalanan bu ortamı, barış sürecini kim bozarsa bozsun onun karşısında oluruz. Çözüm süreci köyümüzde çilek açtırdı. Asla geçmiş yıllara dönmek istemiyoruz.”

Köylülerden Şefik Doğan’ın sıkıntısı ise sadece bir dönüm arazisinin olması. Proje kapsamında üretim için iki dönümlük toprağa hibe veriliyor. Doğan, bu konuda bir formülün bulunmasını isteyerek “Çilek üretmek istiyorum ama arazim bu kadar” diyor.

"Çözüm süreciyle işimiz kolaylaştı"

Al Jazeera’ye konuşan koordinatör Murat Akbaş, çilek projesinin Bakan Mehdi Eker’in özel olarak ilgilendiği ve teşvik ettiği bir proje olduğunu söyledi. Akbaş, üç yıl önce Sason’un köylerinde öncelikli olarak yüzde yüz hibeli örnek bir bahçe oluşturduklarını söylüyor:

“Bu bahçeyi köylülere gösterdik. Hibe programı başlattık. O bahçe neticesinde insanlar gelip proje başvurusunda bulundular. Önceliğimiz kırsal alanı istihdam edilebilir, yaşanabilir yerler haline getirip o yerlere tekrardan tersine göçü oluşturmak. Zorunlu göçle Batı illerine gidenler tekrardan topraklarına geri dönsünler ama nasıl? Biz köylülerin çalışabilecekleri yaşam alanları oluşturarak bunun yolunu açtık. Sason’u yeni baştan yarattık. Çözüm süreciyle birlikte işimiz daha da kolaylaştı. Huzur, güven ve emniyetle birlikte köyler insanların birincil yaşam alanı haline geldi."

758x535-(1)-005.jpg

 

758x535-(8)-003.jpg

 

758x535-003.jpg

 

758x535-(2)-005.jpg

 

758x535-(9)-003.jpg

Burhan Ekinci/ Al Jazeera

HABERE YORUM KAT