Ankara son şekli bugün verilecek olan Anayasa Paketi'ne kilitlendi. Hükümet, sivil toplumdan gelen teklifleri de gözönüne alarak pakette birtakım revizyonlar yaptı.

Ama taslağın omurgası aynı kaldı denebilir. Artık Meclis süreci başlıyor.

Bu aşamada bir konuya değinmeden olmaz. Ülke daha özgürlükçü bir anayasaya sahip olsun istemeyenler hararetle AK Parti içinde çatlak oluşturmanın derdindeler. Çünkü referanduma giden bir paketi 367 gibi hukuk garabeti kararlarla engellemek onlar için bile riskli.

Muhtelif nedenlerle küskün ya da kırgın isimleri kaşıyıp 'bildiri hazırlığı' senaryoları üretiyorlar. Böylece referandum Meclis aşamasında gündemden düşsün istiyorlar. Ama unuttukları bir şey var; AK Parti'deki küskünler geçmiş dönem siyasetçilerinden farklı. Küskünler olduğu doğru ama onlardan ne bir karşı bildiri çıkar ne de bölünme. Paket hukuk dışı müdahaleler olmadığı sürece referanduma gider.

Fakat dün öyle bir gelişme oldu ki yazmasan olmaz. Ankara hararetle darbe anayasasından kurtulmaya çalışırken adı 'darbeci'ye çıkmış İstanbul Barosu ilginç bir adım atarak son günlerin en tartışılan isimlerinden HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'e yılın hukuk adım ödülü vereceğini açıkladı.

İnsan ilk duyduğunda 'nasıl yani' demeden edemiyor. Ergenekon sanıklarına sahip çıkan, darbecilerin yargılanmasına tepki gösteren, hiç üzerine vazife olmadığı halde YÖK'ün katsayı düzenlemesi için Danıştay'ın kapısını aşındıran, anayasa değişikliği yapılmasın diye gazetelere ilan veren Muammer Aydın başkanlığındaki İstanbul Barosu son olarak da HSYK Başkanvekili Kadir Özbek'e 'Mahmut Esat Bozkurt ödülü' veriyor.

Belki bilmeyenler vardır; Bozkurt Türkiye'nin ilk adalet bakanlarındandı. Tarihe de 'benim kanaatim şudur ki; bu memleketin kendisi Türk'tür. Türk olmayanların da Türk vatanında bir hakları vardır o da köle olmaktır, hizmetçi olmaktır' sözüyle geçmişti.

Baro, daha önce de 367'nin mucidi Sabih Kanadoğlu'na bu ödülü vermişti. Ardından süren davalara müdahale girişimleriyle adından sıklıkla söz ettiren Ömer Faruk Eminağaoğlu'na ödül verdiler. Aslında bu açıdan bakılırsa tutarlılık (!) var denebilir.

Özbek'e ödül verirken hangi kriteri baz aldılar bilmiyoruz ama Özbek hakkında kamuoyunun kriteri biraz farklı. Özellikle de Erzincan soruşturması sırasında yaşananlardan sonra.

Malum olduğu üzere Özbek'in başında olduğu ekip ortada hiçbir soruşturma, şikayet ya da Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya olayında olduğu gibi bir 'Genelkurmay Başkanı'nın doğrudan müdahalesi' olmadığı halde Erzurum özel yetkili savcılarının tamamını görevden almıştı.

Onunla da yetinmeyip görevini yapan savcılara telefon etmişti. Ne olmuş telefonla aramışsa demeyin, hukuk dilinde bu 'gözdağı' anlamına gelir. Üstelik görüntülerle Özbek'in açıklamaları arasında dağlar kadar fark vardı.

Kısacası Özbek kamuoyunu yanlış bilgilendirmişti. Normalde istifası beklenirdi. Ama burası Türkiye ve bırakın istifayı üstüne bir de ödül veriyorlar.

Madem İstanbul Barosu 'darbeci' olarak anılacak işlerde ısrar ediyor biraz yardımcı olalım.

Mesela önümüzdeki yıl kimlere ödül verebilirler? Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'e verebilirler. İfade vermeye bile gitmeyen Üçüncü Ordu Komutanı Saldıray Berk'e de olabilir.

27 Nisan muhtırasını bizzat yazdığını televizyon ekranlarında söyleyen eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt da muhtemel adaylardan birisi olabilir.

Ya da 'ıslak imza' tartışmasının kahramanı Albay Dursun Çiçek. Veya tutuklu bulunduğu halde cezaevine gitmeme başarısı gösteren Levent Ersöz ya da Mehmet Haberal da hiç fena olmaz. Dünya kazan o kepçe gezen Bedrettin Dalan'ı da eklemek gerek.

Listeyi uzatmak mümkün ama bir ismi kesin olarak unutmamak lazım. CHP lideri Deniz Baykal. Genelkurmay'ın bile kabul ettiği komplo belgelerini boşa çıkarmak için olağanüstü gayret gösterdiği, kararlı bir şekilde Ergenekon'un avukatlığını yaptığı için bu ödülü çoktan hak etmiştir.

BUGÜN