1. YAZARLAR

  2. Cemil Koçak

  3. Bitmeyen Halkevleri Meselesi
Cemil Koçak

Cemil Koçak

Yazarın Tüm Yazıları >

Bitmeyen Halkevleri Meselesi

20 Şubat 2016 Cumartesi 13:51A+A-

 

Tek-parti döneminde böyle bir mesele elbette yoktu; mesele; partiler rejimine geçilince, DP kurulunca başladı. Halkevleri kimindi? Eğer CHP’ninse, Halkevleri’ni yaratan fon nereden gelmişti? Kamudan gelmişse, Halkevleri nasıl CHP’nin olabiliyordu?

halkevleri.png

CHP açısından da sıkıntılı bir durum doğmuştu doğrusu… Bir yandan, kendi yarattığı bir kurum vardı elinde ve Halkevleri, CHP’nin malıydı. Böylesi geniş bir örgütlenmeyi partinin elinin tersiyle itmesi çok güçtü. Fakat DP’nin itirazlarına karşı argüman üretmek de kolay değildi. CHP, önce topu ortada dolaştırmayı tercih etti. Elbette Halkevleri partinindi, partinin idaresindeydi; ancak herkes bu kurumdan yararlanabilirdi. Bu savunma hattı, elbette uzun ömürlü olamazdı. Sonunda CHP bir karara varmak gereğini hissetti ve bu konuda pek çok rapor hazırlandı.

“Kültür Yuvaları”

1946 yılından sonra hazırlandığı belli olan, fakat maalesef kesin tarihini bilemediğimiz bir CHP raporunda; Halkevleri “kültür yuvası” olarak nitelendirilmişti. Nitekim Halkevleri idare ve teşkilât talimatnamesinin ilk maddesinde; Halkevleri’nin CHP’nin altı oku ilkeleri uyarınca faaliyette bulunması öngörülmüştü. Halkevleri, buna göre, tüzel kişiliği olmayan ve CHP içinde yer alan kuruluştu.

Peki bu aşamada ne gibi formüller vardı? Raporda bunlar şöyle özetlenmişti: (a) Halkevleri ile odaları CHP’den ayrılarak, tüzel kişiliğe sahip bir kurum haline getirilebilirdi; (b) “Halk terbiyesi veya buna benzeyen bir adla Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlamak”; (c) “İller emrine vererek, her yerin kendi özeliğine göre idaresini temin etmek…”.

Raporda; Halkevleri’nin CHP’den ayrılmasına hiçbir partilinin rıza göstermeyeceği açıkça belirtiliyordu. Bu durumda ilk seçenek uygulanmayacaktı. İkinci seçeneğe gelince… “Tek-parti ve hükûmet halinde çalıştığımız zamanlarda her işte olduğu gibi kültür alanında da Halkevleri ve odaları, hükûmetçe yapılan ve yapılmakta olan işlere katılmakta ve hükûmet işlerine yardım etmekte ve tamamlamakta idi.”. CHP, artık yalnızca politika işleriyle ilgileneceğinden; Halkevleri’nin sosyal çalışmalarının devri akla gelen bir ihtimaldi. Ancak raporda bu seçenek de elenmişti. Parti, sosyal etkinliklerle de yakından ilgilenmeye devam etmeliydi.

Binalar CHP’nin…

Raporda, bütün seçenekler elendikten sonra, Halkevleri’nin CHP’de kalmasının en doğru yol olduğuna değiniliyordu. Ancak, bazı faaliyetlerinin hükûmete devredilmesi düşünülebilirdi: “Spor ve yardım, köycülük kollarımızın çalışmalarından hükûmetçe madde olarak ele alınan ve devlet işlerine taallûk eden kısımları, hükûmet faaliyetine terk etmek yerinde olur”du.

halkevleri_2.pngHalkevleri’nin tüzel kişiliği bulunmadığından, Halkevleri’ne ait olan bütün taşınmazlar CHP adına tapuya tescil edilmişti; yani bunlar partinin malıydı. Ama mülkiyet sorunu karmaşıktı. Çünkü; “inşaat masraflarının tamamen veya kısmen merkezden verilmesi ve parti bütçesine de hükûmetin yardım etmesi ve bir kısım masrafa da halkın iştirâk etmesi; binalarımızın mülkiyeti hakkında tartışmalara yol açmakta”ydı. Hakevleri’nin masrafları şimdiye kadar şuradan karşılanmıştı: (a) Merkezden yapılan yardımlar; (b) Özel idareden alınan ödenekler; (c) Belediyelerden alınan ödenekler… Yapılan hesaplara göre; Halkevleri’ne kuruluşundan 1945 yılı sonuna kadar; merkezden 7 milyon 645 bin lira; 1939 yılından 1945 yılı sonuna dek özel idarelerden 6 milyon 300 bin lira ve belediyelerden de bir milyon 736 bin lira aktarılmıştı. Toplam maliyet 15 milyon 688 bin lira idi.

Rapora göre; özel idarelerin ve belediyelerin 1939 yılından önceki para aktarımlarını saptamak mümkün değildi. Diğer yandan, Halkevleri’nin ve odalarının kendilerinin sağladıkları gelirleri de saptamak imkânsızdı. Ama bu gelirlerin çok büyük bir kısmı merkezden yapılan yardımlardı.

Halkevleri Ve Gelir Temini Konusu

Halkevleri’nin hiçbir şekilde kendilerine varidat temini ile meşgul olmayacağı hakkında koyduğu prensip, bu kurumları gelir temini düşüncesinden uzaklaştırmış ve bağlı bulundukları merkezlerin verecekleri ödeneklere göre çalışmalarını sağlamaya mecbur bırakmıştı. Bu madde sonradan değiştirilmişti. Artık gelir teminine çalışılıyordu.

Yanıtı İçin Çok Geç Bir Soru

CHP’nin Halkevleri tartışması raporuna göre; “Tartışmalarda Halkevleri ve odalarının mülkiyeti ile bunlardan istifade etmek şekilleri birbirine karıştırılmamalı”ydı. O halde nasıl bir formül uygun düşerdi sorusuna da şöyle bir yanıt veriliyordu:

“Partimiz hükûmetlerinin kendi partisine ve hele Halkevleri’nde olduğu gibi temin ettiği faydanın münhasıran kendi mensuplarına ait olmayıp, parti kayıtlarından azade olarak bütün yurttaşları ayırt etmeyen bir kuruma yardım etmesinde gayri tabîlik ve kanunsuzluk düşünülemez”di. Binaların mülkiyeti CHP’de kalmaya devam etmeli; bu arada; “Halkevleri idare ve teşkilât talimatnamesinin ilk maddesinde yazılı olduğu gibi; Halkevleri CHP’nin 6 oku ilkeleri doğrultusunda çalışmalarına devam etmeli”ydi. Sonuçta; “bu düşünceye göre; Halkevleri ve odaları parti gayretlerine düşmeden halkın evidir denilmesinde endişe edilecek bir cihet yok”tu. CHP de, Halkevleri’ni “birer politika merkezi haline getirme”ye izin vermemeliydi. Halihazırda 4.523’ü bulan Halkevleri’nin parti içinde çalışmaya devam etmesi en uygun yöntemdi.

Bugünden geriye dönüp bakıldığında; sormadan edemiyor insan; CHP, seçimi kaybetme ihtimaline karşı, 1950 öncesinde acaba Halkevleri’ni devlete bağışlamış olsaydı; DP iktidarında Halkevleri, bambaşka bir formül altında sür(dürül)ebilir miydi acaba? Acaba Halkevleri, meselâ Kültür Bakanlığı’nın çatısı altında hâlâ ayakta kalabilir miydi? Ve acaba sosyal ve kültürel bakımdan yeni bir ivme kazanmak mümkün olabilir miydi? Acaba Halkevleri yalnızca günlük politikanın gadrine mi uğradı? Yanıt için maalesef artık çok geç…

Star

YAZIYA YORUM KAT