1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Birleşik Arap Emirlikleri için hesap verme vakti
Birleşik Arap Emirlikleri için hesap verme vakti

Birleşik Arap Emirlikleri için hesap verme vakti

​​​​​​​Ankara’da Birleşik Arap Ülkeleri gibi sinsice hareket eden yönetimleri püskürtmenin, kötücül hareketleri sürdürmelerini engellemenin tatlı sözle ya da sessiz kalarak mümkün olamayacağı anlaşılmış gibi görünüyor.

03 Ağustos 2020 Pazartesi 11:40A+A-

Mehmet Acet, Yeni Şafak gazetesindeki yazısında BAE’nin yürüttüğü Türkiye karşıtı siyaseti yorumladı:

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın El Cezire televizyonuna verdiği mülakat, biraz da bayram tatili araya girdiği için olsa gerek Türk basınında yaygın şekilde yer bulmadı.

Oysa o açıklamaların özellikle Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgili bölümü son derece önemliydi.

Her bir kelimesi önceden düşünülerek, hesap edilerek kullanılmış, oturaklı, adrese teslim cümleler.

Birkaç tanesini aktaralım:

-Birleşik Arap Emirlikleri bize zarar vermek maksadıyla Türkiye karşıtı terör örgütlerini destekliyor.

-BAE, boyut ve etki olarak küçüklüğünü hesaba katmalı, fesat ve yolsuzluk saçmamalı.

-BAE, başkalarına siyasi veya askeri açıdan hizmet eden ve uzaktan kontrol edilen işlevsel bir ülkedir.

-Abu Dabi, Libya ve Suriye’de zararlı hareketlerde bulundu. Doğru zaman ve doğru yerde hesabını soracağız.

Bu okkalı cümlelerin kullanıldığı mecraya tekrar dikkat çekelim.

Arap dünyasının en çok izlenen, en etkili televizyon kanalı El Cezire.

Belli ki, muhatapların üç maymun rolüne soyunmasına mahal bırakmamak adına, “Görmedik, duymadık, bilmiyoruz” diyemeyecekleri bir televizyon kanalı bilinçli olarak tercih edilmiş.

Milli Savunma Bakanı Akar’ın yukarıda aktardığımız sözleri iki bakımdan, hem Ankara’nın Abu Dabi’ye karşı tutumunu sertleştireceğini göstermesi bakımından, hem de bunu aleni bir şekilde dünya âleme ilan etmesi bakımından önem taşıyor.

Bunlar durduk yere olan şeyler değil tabi.

Bu durumu aslında ‘sabır taşının çatlaması’ diye de tarif edebiliriz.

Son yıllarda Türkiye’ye karşı nereden bir kötülük hareketi geliştirilse, içinde, ortasında, kenarında, köşesinde mutlaka rol üstlenen bir ülke bu Birleşik Arap Emirlikleri.

Para gücüyle suni lobi faaliyetleri yürüten, Türkiye’nin üstlendiği bölgesel ve uluslararası rollere zarar vereceğini düşündüğü her türlü hareketin finansmanını sağlayan, kışkırtan bir ülke.

Yetmedi, Gezi olaylarında, 15 Temmuz kalkışmasında olduğu gibi fiili darbe girişimlerine fon sağlayan, yeri geldiğinde FETÖ ile, fırsatını bulduğunda PKK ile iş tutan bir ülke.

Mart ayında Türkiye’nin Rusya ile vardığı İdlib mutabakatını sabote etmek için Şam rejimine 250 milyon dolar rüşvet teklif edecek kadar pervasızlaşan bir fitne yuvasından söz ediyoruz.

Hulusi Akar’ın yukarıda aktardığımız sözleri, Ankara’da Birleşik Arap Emirlikleri’ne hangi gözle bakıldığını yeterince özetliyor.

O açıklamalar içinde yer alan “Doğru zaman ve doğru yerde hesabını soracağız” ifadesinin altını bir kere daha çizelim.

Zira bu ifade, Muhammed bin Zaid ve adamlarına karşı anlayacakları dilden bir cevap verme niyetini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor.

BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA LİBYA’DAKİ HAVA ÜSSÜNE SALDIRI OLABİLİR

Temmuz ayının başlarında Libya’daki Vatiyye Üssü’ne bir saldırı yapılmış ve bu saldırıda Türkiye’nin Libya hükümetine verdiği bir takım askeri sistemler zarar görmüştü.

Ankara, 100 kilometre uzaktan fırlatılan bir füze ile yapıldığı söylenen o saldırıdan Birleşik Arap Emirlikleri’ni sorumlu tutmuştu.

O günlerde olayın detayları konusunda bilgi sahibi olan bir kaynak, “Bu saldırıyı kim yaptı” şeklindeki soruma, herhangi bir tereddüt ifadesi takınmadan “Birleşik Arap Emirlikleri” cevabını vermişti.

Vatiyye Üssü’ne yapılan saldırının zamanlaması da dikkat çekici idi.

Milli Savunma Bakanı Akar ve üst düzey Genelkurmay heyetinin Libya’ya yaptığı ziyaretin tamamlandığı saatlerde o saldırı gerçekleşti.

Doğrudan bu ziyarete dönük bir girişim olduğu ortadaydı yani.

Ankara’yı Birleşik Arap Emirlikleri’nin anlayacağı dilde cevap vermeye sevk eden, bardağı taşıran son damla o saldırı olabilir mi?

Evet, olabilir.

Akar’ın açıklamaları kısa süre içinde adresine ulaştı.

Birleşik Arap Emirlikleri adına uzun süredir Türkiye karşıtı beyanların sözcülüğünü yapan Dışişleri Bakanı Enver Gargaş bir cevap verdi.

Şöyle dedi:

“Türk Savunma Bakanı’nın tahrik edici açıklaması, ülkesinin diplomasisindeki yeni bir düşüşü gösteriyor.

İlişkiler tehditlerle yönetilemez, günümüzde ve bu asırda sömürgeci hayallere yer yok. Türkiye’nin Arapların içişlerine karışmaması daha uygun olur.”

Tahrik eden taraf kendileri değilmiş gibi.

Sanki bugüne kadar hiçbir şey yapmamışlar da, Türk Savunma Bakanı durduk yere ülkelerini hedef almış gibi.

Sinsiliğin, ikiyüzlülüğün dik âlâsı...

Ankara’da Birleşik Arap Ülkeleri gibi sinsice hareket eden yönetimleri püskürtmenin, kötücül hareketleri sürdürmelerini engellemenin tatlı sözle ya da sessiz kalarak mümkün olamayacağı anlaşılmış gibi görünüyor.

Acaba nasıl bir hesap sorulacak, nasıl bir cevap verilecek?

Sadece onların görüp anlayabileceği türden bir cevap mı olacak bu?

Yoksa ‘dumanı çıktığında’ herkesin görebileceği türden bir şey mi?

Biraz bekleyelim bakalım.

 

HABERE YORUM KAT