1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Belgeyi cuntaya kim verdi
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yazarın Tüm Yazıları >

Belgeyi cuntaya kim verdi

16 Nisan 2012 Pazartesi 18:42A+A-

28 Şubat soruşturmasında özenli davranılıyor. Polisteki sorgusu tamamlanan zanlılar, süratle adliyeye sevk edildi.

Bir yandan da sorgulama yapıldı, diğer yandan savcılıkta ifadeler alınıp, mahkemeye çıkarıldı.

Böyle olması gerekiyor.

Darbe soruşturmasını yürütürken, vicdanlarda yeni yaralar açmamaya özen gösterilmeli.

28 Şubat'la ilgili soruşturmanın, 'kozmik' boyutu dikkat çekici. İnternet Andıcı davasında her şey Dursun Çiçek'in başında bulunduğu birimin etrafında gelişti, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanmasına kadar genişledi.

'Islak imza' durumu bu kez BÇG için geçerli. 28 Şubat'ın beyni olarak çalışan BÇG yapılanmasının çözülmesi demek, 12 Eylül ve Balyoz'un ünlü, 'Bayrak Darbe Planı'na ulaşılması kadar önemli. Hatta ondan da değerli. Çünkü BÇG'nin, 'BATGÜNDURAP-Batı Çalışma Grubu Günlük Durum Raporu, BATOLBİLRAP-Batı Çalışma Grubu Olay Bildirim Raporu gibi tamamen kanunsuz olarak düzenlenen raporları var. Batı Çalışma Grubu faaliyeti olarak Genelkurmay Başkanı Karadayı tarafından bakanlıklara yazılan talimatlardan tutun, istihbarat yüzbaşılar tarafından düzenlenmiş 'Kanaat raporları' var. Hepsi yasadışı ve hepsi de yazılı doküman.

Devletin arşivlerinde mevcut.

Başka neler hazırdı?

Hasan Cemal'e kulak vermekte yarar var:

'Hüsamettin Cindoruk'a göre dosya dosya her şey hazırdı bu kez askerde. Seçim yasası, partiler yasası, anayasa değişiklikleri, hepsi dosya dosya ellerinin altındaydı.'

28 Şubat yargılamalarında bu dosyalar da sorulacak.

Başka ne hazırdı?

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Vural Beyazıt anlatıyor: 'Darbenin anayasası bile hazır, Coşkun Kırca hazırladı.'

27 Mayıs'ta Yassıada mahkemelerinin tanığı, 12 Eylül ihtilalinden 1 yıl önce anayasa hazırlayıcısı Coşkun Kırca.

BÇG ile ilgili olarak neden ikide bir kanunsuz diyorum, 'Bir Asker Bir Diplomat' kitabında Güven Erkaya anlatıyor:

'Genelkurmay'da bir grup kurulmasını, Genelkurmay Başkanımıza ben teklif ettim ve Genelkurmay Başkanımızın talimatıyla, bu grup, Batı Çalışma Grubu olarak Genelkurmay'da kuruldu.

Taner Baytok- Bundan Milli Güvenlik Kurulu'na, Başbakan'a falan haber verdiniz mi?

Güven Erkaya- Hayır. Gerekmezdi de...'

Batı Çalışma Grubuyla ilgili belge Emniyet istihbarat aracılığıyla İçişleri Bakanı Meral Akşener'in eline geçti. 28 Şubat cuntasına ulaşılmıştı.

Çetin Saner yerine sehven Çetin Doğan yazdığım için bu kez, kendi ağızlarından aktarmak istiyorum. Dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan anlatıyor:

"İçişleri Bakanı Meral Akşener beni telefonla aradı. Elimde çok önemli bir belge var, seninle acele görüşmem lazım, dedi. Dikmen Hakimevi'nde bir araya geldik. Fişleme belgesini gösterdi. Kimlerin fişleneceği yazıyordu. Bir nevi kendi istihbarat örgütünü kuruyordu. Üzerinde BÇG yazıyor. Yazıların altında Çevik Bir'in imzası vardı.'

Belgenin bir örneğini Şevket Kazan aldı, diğeri Meral Akşener'de kaldı. Kazan Başbakan Erbakan'a, Akşener ise Tansu Çiller'e gitti.

Bütün yolların Roma'ya çıkması gibi, her darbe soruşturmasının bir ucu Demirel'e uzanıyor.

Başbakan Erbakan, belgeyi aldı Demirel'e çıktı. Ne de olsa darbelerden zarar görmüş, demokrasinin simgesi olarak Çankaya'ya çıkmış bir cumhurbaşkanımız vardı.

Erbakan belgeyi Cumhurbaşkanı Demirel'e verdi. O da gereğini yapması için Genelkurmay Başkanı Karadayı'ya iletti.

Karadayı vasıtasıyla belge BÇG'nin eline geçti. İçeride esaslı bir temizlik başlattılar.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller bununla yetinmedi.

Devamını Güven Erkaya anlatıyor:

'Genelkurmay Başkanı, üç kuvvet komutanı ve Jandarma Genel Komutanı'nı emekliye sevk eden bir kararname hazırlatmış.'

Peki kararnameden askerin haberi nasıl oldu?

Erkaya'ya dönelim:

'Bunun kağıdını bana Münif İslamoğlu getirdi.'

Münif İslamoğlu kim? Eski Sağlık Bakanı, Cumhurbaşkanı Demirel'in başdanışmanı.

'Münif İslamoğlu, 'böyle bir kağıt var, daha cumhurbaşkanı görmedi. Atladım sana getirdim' dedi.'

Kağıdı alınca ne yapıyorlar?

'Kağıdı Genelkurmay Başkanı'na gösterdim. Epeyce eğlendiğimizi hatırlıyorum.'

Çankaya demek ki böylesine önemliymiş.

Geçen yılki Yüksek Askeri Şura'da Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları istifa etti, Çankaya'da Abdullah Gül, Başbakanlık'ta Recep Tayyip Erdoğan olduğu için 5 buçuk saat içerisinde yeni komuta kademesi atandı, sivil irade güç kazandı.

Oysa, 12 Mart muhtırasını haber alan Başbakan Demirel, kendi seçtirdiği Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'a ulaşamamıştı. Demirel, Çankaya'nın darbecilerle işbirliği yaptığı kanaatine varmıştı bu olay üzerine. 12 Eylül öncesindeki ünlü mektup olayında da yine Asker Cumhurbaşkanı Korutürk seçilmişlerin değil, darbecilerin yanında yer almıştı. Hatta, 'Ben buradayken bir şey yapmayın' diye ihtilalin kendisinden sonra yapılmasını telkin etmişti.

Sadece eğlenmemişti askerler. Sivillerin kendilerini emekliye sevk edip edemeyeceklerini test etme imkanını yakalamışlardı.

Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan'la, Tansu Çiller'e şu mesajı gönderdi Güven Erkaya:

'Kendisine benden selam söyleyin. Bizimki Yunan Silahlı Kuvvetleri'ne benzemez, haberi olsun'

Son söz, bizim burada havalar değişti. Bizim demokrasi de eski demokrasiye benzemiyor artık. Sizin de haberiniz olsun.

YENİ ŞAFAK 

YAZIYA YORUM KAT