1. YAZARLAR

  2. Taha Akyol

  3. ‘Belge’ ve askeri ideoloji
Taha Akyol

Taha Akyol

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Belge’ ve askeri ideoloji

27 Ekim 2009 Salı 00:14A+A-

İRTİCA ile Mücadele Eylem Planı adlı fotokopinin “kâğıt parçası” değil, gerçek bir belge olduğu ortaya çıktı. Başından beri ben de bunu savunmuştum. “Sahte mi, sahih mi?” başlıklı yazımda diyordum ki:

“Ben, belgenin sahih olduğu ama Genelkurmay’ın bilgisi dışında, belki de öneri olarak sunulmak üzere hazırlandığı kanaatindeyim.” (Milliyet, 18 Haziran)

İki sebepten öyle düşünmüştüm:

* Fotokopi, Ergenekon soruşturması sırasında yasalara uygun aramada ele geçirilmişti, ‘tertip’ olması çok zayıf ihtimaldi.

* Dahası, TÜBİTAK’ın raporunda “fotokopi üzerinde, belgenin orijinalinde olmayan unsurların eklenmesi yoluyla tahrifat yapılmadığı” belirtiliyordu.

İşte nihayet aslı da ortaya çıktı.

Ama bir sorun daha ortaya çıktı: Belge gerçekten Genelkurmay’ın bilgisi dışında mı hazırlanmıştı?

Genelkurmay bağlantısı?

Belgede korkunç provokasyon tertipleri var. Fethullah Gülen hareketini “silahlı terör örgütü” gibi göstermek için “silah, mühimmat, plan vb. materyal bulunmasının sağlanması” ve hakkında açılacak soruşturmanın da “askeri yargı kapsamında yürütülmesi” planlanıyordu mesela.

Belgeyi hazırlayan Alb. Dursun Çiçek, iş ve medya dünyası hakkında da “andıçlar” düzenlemişti.

Alb. Çiçek’in Genelkurmay Harekât Dairesi’nde görevli olması, ister istemez “Genelkurmay bağlantısı?” sorusunu gündeme getirmiş, Org. Başbuğ’un “kâğıt parçası” açıklamasıyla konu kapanmıştı.

Ama şimdi basında çarşaf çarşaf yayımlanan “ihbar mektubu”ndan anlıyoruz ki, Org. Başbuğ bu olayı medyadan öğrenmiş, yani gerçekten bilgisi yok. Ama “Plan” yalnız Alb. Çiçek’in imzasını taşısa da general düzeyindeki yetkililer emir vererek, yazımına katkıda bulunarak bu provokasyonda yer almışlar!

Ortaya çıkınca da Karargâh’taki bütün bilgisayarlar “35 kez ve geri getirilemeyecek şekilde” silinmiş!.. Ve böylece Org. Başbuğ’un, “Araştırdık, aslı yok, kâğıt parçası!” demesi sağlanmış!

Sadece hukuk ve demokrasi değil, ordunun kurumsal disiplini açısından da vahim bir olaydır bu!

Çağımızda ordu

Askerler bütün ciddiyetiyle düşünmelidir ki, Türk Silahlı Kuvvetleri, sadece geçmiş darbe ve müdahalelerle değil, bu tür “andıç” ve “provokasyon” belgeleriyle hayli zedelenmiş bir görüntü sergiliyor. Ordunun itibarına çok zarar veren bir tablodur bu.

Dahası, “Komutan”dan habersiz, gizli çalışmalar yapan, bilgi sızdıran, bilgi tertipleyen, bilgi yok eden, hatta komutana yanlış bilgi veren bir “Karargâh” görüntüsü de var ortada!

Bunun vahametini askerlere benim anlatmam gerekmez!

Hukuk sonuna kadar işlemeli, bir daha kimse böyle şeylere cesaret edememelidir. Bu, demokrasi için de TSK’nın itibarı için de zorunludur.

Askerler bir de şunu düşünmeli: Niye öyle birkaç yıldır değil, en azından yarım yüzyıldan beri darbeler, cuntalar, müdahaleler, provokasyonlar, andıçlar söz konusudur?

Bu problem, “bilgi sızmasını önlemek” gibi teknik bir sorun değil, “askeri ideoloji” ile ilgili ciddi bir sorundur: TSK artık “toplum mühendisliği”nin çağının geçtiğini görmeli; Harbiye’den itibaren eğitimini buna göre gözden geçirmelidir.

Çağımızda ordular siyasete ve topluma müdahale ederek değil, sadece profesyonel görevlerini hakkıyla yaparak daha saygın ve daha başarılı oluyorlar.

Türkiye’nin buna ihtiyacı var.

MİLLİYET

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum