1. YAZARLAR

  2. ASIM ÖZ

  3. Bedir es-Seyyâb’ı Hatırlamak
ASIM ÖZ

ASIM ÖZ

Yazarın Tüm Yazıları >

Bedir es-Seyyâb’ı Hatırlamak

12 Ekim 2008 Pazar 02:03A+A-

Bedir es-Seyyâb’ın Modern Irak şiirinin dikkat çeken isimlerinden biri olduğunu öğrenmem epey geç oldu. Zaten Türkçe’ye çevrilmiş birkaç şiiri dışında bütüncül olarak anlama olanağına sahip olduğumuz bir şair de değil Bedir es-Seyyâb. Örneğin Çağdaş Arap Şiiri Antolojisi kitabının önsözünde, "Yirminci yüzyılda Arap şiirinde etkin olan, Arap şiirinin akışını değiştiren belli kalıpları kıran şairlere yer ver” diğini ifade eden Metin Fındıkçı’nın antolojisinde bile kendine yer bulabilmiş/ayırtabilmiş bir şair değil. Üstelik kitabına aldığı bütün şairler için genellenebilecek bir yargı olmadığı da anlaşılıyor bu önsöz cümlesinin. Benim Bedir es-Seyyâb’ın adını duymam ise yaptığı çıkışla, yazdığı şiirin biçem ve biçimiyle Arap şiirinde kalıpları kırıp devrim yaratmayı başaran şairlerden Mahmud Derviş’in Başka Irak Yok adını taşıyan şiiri ile oldu. Derviş bu şiirinde Irak topraklarının Batlı Hulagu ordularınca talan edilerek kardeşlerinin yok edilişi karşısında duyduğu derin üzüntüyü Bedir es-Seyyâb’ı hatırlayarak ortaya koyar:

 

“es-Seyyab’ı hatırlıyorum, körfezde boşluğa çığlık bırakıyor:

Irak, Irak  başka Irak yok. . .

Yankıdan başka bir şey geri dönmüyor

(. . . )

es-Seyyab’ı hatırlıyorum, . .  şiir Irak’ta doğacak

Öyleyse Irak’lı ol, şair olmak için ey dostum!

 

es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . . hayal ettiği gibi bir yaşam bulamamıştı

Fırat ve Dicle arasında,

(. . . )

es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . . Hummaya yakalandığı ve ateşlenip sayıklamaya başladığım zaman;

Kardeşlerim Hulagu ordusunun akşam yemeği sayılıyorlardı

Onlardan başka hizmetçiler de yoktu. . . kardeşlerim!

 

es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. .  Bal arısının hak etmediği bir azığı hayal etmiyoruz.

bizim arkamızda tokalaşan iki küçük elden

daha fazla bir şey de hayal etmiyoruz. . . .

es-Seyyab’ı hatırlıyorum,. . . ölü demirciler kabirlerinden

uyanıyorlar ve bizim kelepçelerimizi yapıyorlar!

 

es-Seyyab’ı hatırlıyorum. .  Şiir tecrübe ve sürgündür

ikiz kardeşler gibi, biz ise hayattan; adam gibi bir hayat istemekten

başka bir hayal kurmadık

ve kendi yolumuzda ölmekten:

“Irak, Irak  başka Irak yok”

 

Bedir es-Seyyâb 1926 yılında Basra'nın Güney doğusunda yer alan Caykur kasabasında dünyaya geldi. 1944 yılında Bağdat'a taşındı. Dâru'l-Muallimîn el-Âli/Yüksek Öğretmen Okulunda İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında eğitim gördü. 1948’de üniversiteden mezun oldu.

Edebî hayatı İttihâd Gazetesinde yayınlanan kaside ve şiirleriyle başladı. Başta İngiliz şair ve edebiyat eleştirmeni Thomas Stearns Eliot (1888-1965) olmak üzere batı edebiyatçılarından etkilendi. Irak'ta modernist şiirinin en başarılı örneklerinden kabul edilir. Yalın, derin ve kendine özgü bir şiirle tanınmıştır. Genellikle serbest şiir örnekleri veren şair

24 Aralık 1964’te 38 yaşında Kuveyt'te el-Müsteşfâ el-Emîrî'de vefat etmiştir. Basra'da Hasan Basri mezarlığına defnedilen şairin Yedi İklim dergisinin 221. sayısında 'Nehir ve Ölüm" adlı şiiri yayımlandı.

 

Buveyb1, ey Buveyb!

Kayboldu burç çınlamaları, denizin diplerinde

Su testilerinde... Gün batışı ağaçlarda...

Testiler yağmurdan çınlamalar devşirirken

Kristalleri eriyip yok oluyor inleyişlerde

Buveyb, ey Buveyb!

Şefkat, kanımda onlara

Seni gösteriyor ey Buveyb.

Ey mahzun nehrim!.. Yağmur gibi

isterdim koşmayı karanlıklarda..

Bir yıllık şevki taşıyan yumruklarımı sıkarak

Her parmakta sanki adaklar taşıyorum

Sana, başak ve çiçeklerden, demet demet

Tepelerin ailesine katılmak isterdim

Kamere göz kırpabileyim diye

İki kıyın arasına ey nehir! Karanlıklar

Dalıverir tohum ekmeye ve yatağını doldurur

Su balıklar ve çiçeklerle ağaçlarda binlerce kuşlar cıvıldaşır

Sen orman mısın, yoksa gözyaşlarından... bir nehir mi?

Uykusuz balık büyülenmiş olarak uyumakta mı?

Ve şu yıldızlar sabreder mi beklemeyi

Binlerce bulutu ipekle besleyerek

Ve... ve Sen ey Buveyb!..

Sana  dalıp incileri çıkarmayı isterim

Ve onlardan bir saray yapmayı

Suların ve ağaçların yeşilliğinin aydınlattığı

Yıldızların ve ayı olgunlaştıracak kadar..

Denizde suların çekildiğinde şende doymayı..

0 halde, ölüm küçükleri şaşırtan tuhaf bir âlem

Kapısı da, sanki sende gizli ey Buveyb!

 

Buveyb, ey Buveyb!

Her biri asırlar gibi yirmi yıl geçti

Bugün ise karanlık çökünce

Yatağımda uyulmaksızın uzanıyorum

Gönlümü tecrid ediyorum dallı bir ağaç gibi sehere kadar

Dallardan kuşlardan ve meyveden uzaklaştırarak

Yağmur gibi kanlar ve gözyaşları algılıyorum

Serpiyorum onları mahzun âleme

Ölümümün zilleri damarlarımda; şah damarımı sarsıyor

Kanımda inleyişler, onlara rehber..

Bir kurşuna götürüyor, soğukluğu yüreğimi delen

Derinliklere, kemiklere dayanan cehennem gibi

Koşsam da yakalasam karşı koyanları

En sıkı tutuşumla,..

 

İsterdim kanımda boğulmayı bir vakte kadar

 İnsanlarla beraber yükü taşımak için

Ve hayata dönmem için..

Ölümüm gerçekten bir zafer..”(Türkçesi:Cüneyt Eren)

 

Ardında bırakmış olduğu şiir birikimin en önemli özelliğinin ne olduğunu şairin birkaç şiirini daha okumadan tespit etmek mümkün değildir. Öte yandan Modern Irak şiirinin politik unsurları içinde sürekli barındırmış olduğu da hatırlandığında şairin politik olandan bütün bütüne ayrılabileceği de söylenemez. Zaten bu şiirden de bu durumu sezilmektedir. Yirminci yüzyıl boyunca da Irak şiiri, bazen genelde modern Arap şiirinin yaşadığı gelişimle eşzamanlı olarak, bazen de bu gelişime uçbeyliği yaparak değişim içinde olmuştur.  Bedir Es-Seyyâb Irak şiirinin bu niteliği hakkında şu tespiti yapar: “...Bizde siyasetle edebiyat öyle iç içedir ki; onları birbirinden ayırmak çok güçtür.”

 

Irak’ta yaşanan onca katliamdan sonra, şiir yoluyla o katliamları duyuracak ve bu zulümlerle ilgili onca şiir yazılıyorken, Arap şiirinden Türkçeye çevrilmiş tek dize olmayışı bizleri düşündürmelidir. İyiden iyiye gözlemlediğimizde Türkçede bu durumda önemli bir boşluk olduğunu söylemek bilineni tekrarlamak olacaktır.

 

 Irak şiirinin ve -tabii Bedir Es-Seyyâb’ın -sesini, şeklini ve farklı amaçlarını anlamak için Irak’lı şairlerin şiirlerinin özellikle de direniş şiirlerinin çevrileceği zamana kadar beklemek durumunda kalacağız. Düşünsenize, iç içe ve aynı coğrafyada yaşadığımız neredeyse dilimizin %40 Arapça kökenli sözcüklerden oluşmasına karşın, karşılıklı olarak birbirlerimizin şiirini, edebiyatını bilmemek gerçekten anlaşılır bir durum değ

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum