1. YAZARLAR

  2. Adem Yavuz Arslan

  3. Baykal'ın açılımı MHP'nin stratejisi
Adem Yavuz Arslan

Adem Yavuz Arslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Baykal'ın açılımı MHP'nin stratejisi

08 Şubat 2010 Pazartesi 10:03A+A-

Ankara sürpriz gelişmelere gebe.

Özellikle de siyasette. Seçime bir yıldan fazla var ama start çoktan verildi ve herkes eteklerindekileri döküyor. Sandık yaklaştıkça daha çok şey de dökülecek.

En hareketli parti CHP. Deniz Baykal yeni bir açılıma hazırlanıyor. Gerçi her seçim öncesi 'çarşaf ve varoş açılımı' yapıp sonrasında unuttuğu için kamuoyu temkinli ama kulisler bu kez farklı olacağını söylüyor.

Baykal çıtayı yükseğe koydu ve muhafazakâr seçmenden oy istiyor. Milliyetçi- muhafazakâr seçmenin de sorunları belli. Üstelik Baykal tüm sol oyları alsa ancak koalisyon ortağı olabiliyor. Hal böyle olunca da Baykal'dan radikal bir adım beklenebilir.

Şimdiden söyleyelim Baykal önümüzdeki günlerde başörtüsü ile ilgili bir açılım yaparsa şaşırmayalım. Kulisler parti yönetiminin bir formül üzerinde çalıştığını gösteriyor. Üstelik artık söylemin yetmeyeceğini parti de görüyor.

Bu noktada Mustafa Sarıgül'e bir parantez açmak lazım. Bazı çevreler Baykal'daki değişimin Sarıgül faktöründen kaynaklandığını söyleseler de CHP yönetiminin TDH'yi çok 'kale aldıkları' söylenemez. Onlara göre CHP tabanı 'kemik' ve Baykal'a kızsalar da başkasına oy vermezler.

Baykal'ı rahatlatan ise Sarıgül'ün daha çok AK Parti için tehdit oluşturması. Anketlerde yüzde 6'ya çıkan Sarıgül daha çok AK Parti tabanından oy çalıyor. Biraz da Erdoğan gibi 'alternatif lider' adayı olarak görülüyor. AK Parti'yi endişelendiren de bu. Meclis'e girecek bir 4. parti otomatik olarak iktidar partisine 40 vekile patlar. Sarıgül şimdiden 2011 hesaplarını etkilemeyi başardı.

MHP'ye gelince. Osman Durmuş'un TBMM'de 'peygamber polemiği' başlatması bir anda Ankara'yı altüst etti. AK Partili bir taşra yöneticisinin kastı aşan ve her şekilde uygunsuz bir ifadesini bir buçuk yıl sonra Meclis'e taşıdılar. O güne kadar kimse böyle bir densizlikten haberdar değildi.

Ama MHP yönetiminin bir stratejinin parçası olarak konuyu Meclis'e taşıdı denebilir. Çünkü konuşma metni hazırlanmış, CD'ler çoğaltılmış ve Bahçeli bütün bu tartışmada sessiz kaldı.

Peki, MHP ne yapmak istiyor? Anketlere göre MHP son yılların en yüksek oy oranına ulaştı. Bu aşamada gidilecek bir seçim MHP'yi iktidar ortağı yapabilir. Üstelik iktidar partisinin ekonomide ve açılımda durumu toparlaması gelen oyları da götüreceği için MHP 'kontrollü bir gerilim' stratejisini uygulamaya koydu.

Aynı zamanda Meclis'teki kavga Balyoz ve Kozmik Oda'yı da unutturdu. Türkiye tarihinin gördüğü en kanlı darbe planı bir anda gündemden düştü.

Meclis'teki kavganın bir başka sonucu da Meclis'in tıkanması. Çünkü o akşamdan sonra gruplar bir biriyle bırakın bir araya gelmeyi karşılaşmamaya çalışıyor.

Oysa AK Parti'nin Meclis'e getirmeye çalıştığı bir Anayasa paketi vardı. Ve mutlaka MHP'nin de desteği gerekiyordu. Kavgayla bu alternatif de ortadan kalktı.

AK Parti'nin getireceği Anayasa değişikliğine hayır demek MHP için siyaseten sıkıntı doğurabilirdi. O zaman kapıyı kapatmaktansa şimdi kapatmak daha az zarar vermiş olacak.

Tabii şunu da hatırlatmak lazım. AK Parti ile MHP arasında ipler demokratik açılımla koptu. Bahçeli önce 'dağa çıkmaktan' bahsetti. Sonra da iktidarı 'ihanet ve hainlik'le suçladı. Demokratik açılımla ilgili kapalı oturumu 'Dışarı çıkıp açıklarım' diyerek sabote etti.

Ayrıca büyük kongre öncesi AK Parti'yi de tehdit etmişti. Yani MHP ile AK Parti'nin arası neredeyse bir yıldır açık. Son kavgayla da 'Meclis'i çalışamaz' hale getirip hükümeti seçime zorluyorlar.

Tabii başta parti kapatmayı zorlaştıran düzenlemeler olmak üzere gerekli anayasal değişiklikler yapılamaz, bu esnada da AK Parti'ye yönelik bir kapatma davası gelirse siyaset kazanı yeniden kaynar. Kartlar yeniden dağıtılır.

BDP açısından da seçim için zemin uygun. Hem DTP'nin kapatılmasının hem de KCK operasyonunda yapılan 'kelepçe' işgüzarlığının kendilerine oy getirdiğini görüyorlar. Gerilim her şekilde BDP'ye yarıyor.

Bu tablonun en çok zorlananı AK Parti. Hem iktidar olmanın sorumluluğu var hem de zemin kaygan. Meclis'in yükseltilen tansiyonu en çok iktidarı zorlayacak. Kavgasız, gürültüsüz bir çalışma ortamı bulunamayabilir.

Bu yüzden AK Parti'nin acil olan Referandum Yasası ile Kamu Güvenliği Müsteşarlığı'nı çıkarttıktan sonra Meclis'i rölantiye alabilir. Vekiller daha çok seçim bölgelerinde bulunabilir. Bu konuda parti koridorlarında farklı senaryolar var. Ama kavganın şimdiden iktidar partisinin iradesini sarstığı söylenebilir... 

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT