Bugün dünyada Batılılar’ın ‘’İslami terör’’ dedikleri bir eylem türü varsa bunun başlıca nedenlerinden biri, İsrail’in Filistin’deki politikalarıdır.

Avrupa’nın 2. Dünya Savaşı’ndaki sorumluluğu nedeniyle görmezden geldiği bu politikalar, İslam aleminde büyük öfke va rahatsızlığa yolaçıyor.

Buna Batı medyasının yanlı yayıncılığı, Amerika’nın korumacılığı eklenince tepkinin düzeyi ciddi biçimde tırmanıyor.

Amerika, Bush’un ardından Hüseyin Obama’yı başkan seçerek önemli bir paradigma değişimi yaptı.

Obama’nın seçimi sadece derisinin renginden önemli değil, Amerika’nın sadece hard power dediğimiz silah gücüyle istediği düzeni sağlayamayacağı gerçeğini görmesi açısından önemli.

Obama, Birleşmiş Milletleri yeniden devreye sokarak, başta Rusya olmak üzere tüm ülkelerle diyalog kanallarını açarak farklı bir yöntem izleyeceğini gösterdi.

Ancak bu İslam alemini kesmek için yeterli değil.

İslam dünyası Washington’dan İsrail’in eylemlerine karşı kararlı bir tavır bekliyor.

Birleşmiş Milletler’in dün kabul ettiği karar, İsrail’in yeni dünya gerçeği ile tanışması anlamına geliyor.

İsrail büyük bir vurdumduymazlıkla yeni yerleşim merkezleri kurmaya devam eder, Gazze’de Filistinlilere büyük acılar yaşatırken, Batı’nın ve Washington’un sessizliği, İslam dünyasının tepkisini yükseltiyor.

Washington, Irak Savaşı, Afganistan işgali gibi kararları sonucu tamamen karşısına aldığı İslam dünyasını İsrail’i mantıklı bir yola so

kamadan sadece Obama ismi ile kazanamaz.

İsrail’in Türkiye’nin gördüğü gerçeği görüp Filistinlilere yönelik bir demokratik açılım gerçekleştirmesi gerekiyor.

Batı, İsrail’e şımarık çocuğu muamelesi yaptığı sürece böyle bir tavır değişikliği gerçekleşemez.

Türkiye bu noktada devreye giriyor.

Hem NATO ve Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa Birliği müzakerelerini sürdüren bir ülke olarak Batı’nın vicdanının sesinin temsilcisi, hem de İslam dünyasının bir üyesi olarak bu dünyanın öfkelerinin sesi haline geliyor.

Türkiye’nin bu tavrı, İslam dünyası gençliğinin tepkisini şiddete başvurmadan gösterip sonuç alabileceğinin bir göstergesi oluyor.

Birinin İsrail’e yeter demesi gerekiyor ve bölgede soyunduğu yeni rolle bu pozisyona en uygun ülke Türkiye.

Irak, Suriye, Ermenistan açılımıyla birlikte İsrail’e karşı böylesi kararlı bir tutum takınmasını bu çerçeve içinde okumak gerekir diye düşünüyorum.

Kendine güvenen bir Türkiye bu bölgenin çatışma ortamından çıkıp çağdaş dünyanın bir parçası olması açısından kilit bir öneme sahiptir.

Elbette bu açıdan kendi içinde barışı sağlaması şart.

Abdullah Öcalan’ın PKK’nın Irak ve Avrupa kadrolarına barış için Türkiye’ye gelmeleri çağrısı yapması, Amerika’nın PKK yöneticilerini uyuşturucu kaçakçısı ilan etmesi, Irak yönetiminin PKK’ya karşı takındığı tavrı bu gelişmeler ışığında okumak ve büyük resmi görmek önemli.

Bahçeli ve Baykal’ın göremediği resim de tam bu.

STAR