
Batının “hukuk" anlayışı söz konusu İsrail olunca helvadan puttur
Uluslararası hukukun çifte standartçı niteliğine dikkati çeken Av. Mustafa Doğan İnal, "İsrail’in işlediği savaş suçları ve insan hakları ihlalleri sistematik olarak meşrulaştırılırken, Filistin halkı cezalandırılıyor." diyor.
İsrail’in savaş suçları, Filistinlilerin sürgünü ve uluslararası hukukun çöküşü
AV. MUSTAFA DOĞAN İNAL
Uluslararası hukuk, evrensel bir adalet sistemini temsil etmesi gerekirken, özellikle İsrail ve Filistin söz konusu olduğunda tamamen çifte standartlarla işletiliyor. İsrail’in işlediği savaş suçları ve insan hakları ihlalleri sistematik olarak meşrulaştırılırken, Filistin halkı cezalandırılıyor.
Son olarak, Donald Trump’ın Gazze’deki Filistinlileri zorla Mısır ve Suudi Arabistan’a sürme planı, uluslararası hukukun tamamen yok sayıldığının en son örneğidir. Bu plan, zorla yerinden edilme, etnik temizlik ve insan hakları ihlalleriyle dolu olup, hem İsrail’in hem de Batı’nın Filistinlilere yönelik politikalarının bir devamıdır.
1. İsrail’e Tanınan Ayrıcalıklar: Batı’nın Çifte Standardı
Uluslararası hukukun temel ilkeleri, İsrail’in politikaları karşısında işlevsiz bırakılmıştır.
• İsrail, hastaneleri, mülteci kamplarını ve sivil bölgeleri bombalıyor ve bu açık bir savaş suçu olmasına rağmen Batı, bunu “İsrail’in güvenlik hakkı” olarak savunuyor.
• Rusya’nın Ukrayna’yı işgali karşısında Batı hemen yaptırımları devreye sokarken, İsrail’in Gazze’yi yok etmesine ses çıkarmıyor.
• İnsan hakları ihlalleri ve etnik temizlik İsrail için meşrulaştırılırken, Filistinlilerin en temel hakları bile Batı tarafından yok sayılıyor.
Bu çifte standartlar, uluslararası hukukun yalnızca Batı’nın çıkarlarına hizmet eden bir araç haline geldiğini gösteriyor. Eğer hukuk gerçekten evrensel olsaydı, İsrail işlediği savaş suçları nedeniyle çoktan yargılanıyor olurdu.
2. Trump’ın Gazze’deki Filistinlileri Mısır ve Suudi Arabistan’a Sürme Planı: Uluslararası Hukukun Açık İhlali
Donald Trump’ın Filistinlileri zorla sürgün ederek Gazze’yi boşaltma planı, uluslararası hukuka ve insan haklarına tamamen aykırıdır.
Bu plan, Roma Statüsü’ne göre insanlığa karşı suç, Cenevre Sözleşmesi’ne göre savaş suçu kapsamına giren bir zorla yerinden edilme politikasıdır.
A. Zorla Yerinden Edilme ve Etnik Temizlik
• BM Soykırım Sözleşmesi ve Roma Statüsü uyarınca, bir halkın zorla göç ettirilmesi etnik temizlik ve insanlığa karşı suç kapsamına girer.
• Dördüncü Cenevre Sözleşmesi’nin 49. Maddesi, işgal altındaki topraklardan sivil nüfusun zorla sürgün edilmesini yasaklar. İsrail işgalci bir güç olduğu için, Filistinlileri zorla Gazze’den çıkarması uluslararası suçtur.
B. Mülteci Haklarının Açık İhlali
• 1948 BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 13. Maddesi, bireylerin kendi ülkelerini terk etmeye veya geri dönmeye zorlanamayacağını belirtir.
• Trump’ın planı, Filistinlilerin zorla mülteci statüsüne düşürülmesini öngörüyor, bu da uluslararası hukuka tamamen aykırı.
• Gazze halkı, 1948’den beri ikinci defa zorla yerinden edilmeye maruz kalıyor. 1948 Nakba sırasında yüz binlerce Filistinli İsrail tarafından sürgün edilmişti. Şimdi aynı suç tekrar işleniyor.
C. Bölgesel Dengeyi ve Egemenlik Haklarını Tehdit Etmesi
• Trump’ın Filistinlileri Mısır ve Suudi Arabistan’a göndermeye zorlaması, bu ülkelerin egemenlik haklarını da ihlal ediyor.
• Mısır ve Suudi Arabistan bu planı kabul etse bile, bu durum bölgesel istikrarsızlığa yol açar ve büyük bir mülteci krizine neden olur.
• Filistinlilerin zorla sürgün edilmesi, İsrail’in işgalini kalıcı hale getirme girişimidir.
3. Filistinlilerin Zorla Yerinden Edilmesine Sessiz Kalan Batı, Uluslararası Hukuku Çökertiyor
Batı, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesine sessiz kalarak uluslararası hukukun çöküşüne neden oluyor.
• BM’nin ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) İsrail ve ABD üzerindeki etkisizliği, bu kurumların meşruiyetini tamamen sarsmıştır.
• Filistin halkına yönelik işlenen suçlar cezasız kalırken, Batı’nın “hukuk” söylemi sadece güçlü devletlerin çıkarlarını koruyan bir araç haline gelmiştir.
• Eğer uluslararası hukuk gerçekten adil ve evrensel olsaydı, Trump’ın planı açık bir savaş suçu olarak mahkemeye taşınırdı.
4. Sonuç: Batı’nın “Hukuku” Meşruiyetini Kaybetmiştir
Donald Trump’ın Filistinlileri zorla sürgün etme planı, Batı’nın uluslararası hukuku bir “helvadan put” gibi şekillendirip işine geldiği zaman yok saydığının en net kanıtlarından biridir.
• Eğer uluslararası hukuk Filistinlileri korumayacaksa, bu hukuk yalnızca emperyalist bir araçtır ve hiçbir ahlaki temeli yoktur.
• İsrail’in işlediği savaş suçlarına göz yumulması, Trump’ın zorla sürgün planına sessiz kalınması ve Batı’nın çifte standartları, hukukun artık güçlülerin elinde bir silaha dönüştüğünü gösteriyor.
• Gerçek adalet istiyorsak, İsrail’in işlediği savaş suçları için yargılanması ve Filistinlilerin haklarının uluslararası hukuk çerçevesinde korunması gerekir.
Aksi takdirde, Batı’nın “uluslararası hukuku” meşruiyetini tamamen kaybedecek ve sadece güçlünün hukukuna hizmet eden bir araç olmaktan öteye geçemeyecektir.
HABERE YORUM KAT