Diriliş Postası gazetesi yazarlarının Selahattin Eş, Hamza Türkmen ve Erem Şentürk’le konuşmacı olarak katıldıkları panele Bartınlıların ilgisi büyük oldu. Bilgi-Der adına Cihat Özdemir’in selamlama konuşması yaptığı panelde oturumu Şuayb Mekeç yönetti. Konuşmacılar özetle şunlara değindiler.

Erem Şentürk gazeteyi çıkartma amaçları ve konuyla ilgili şunları ifade etti.

‘’Biz İslam Dünyasının gözden kaçan, Türkiye’de çıkan gazetelerde yer bulamayan haberleri gazeteye taşımaya çalışan, başkaları başka manşetler atıyorken biz Afrikayla, D. Türkistanla, Suriyeyle, Yemenle kısaca islam Dünyasıyla ilgili manşetler atmaya çalışan bir gazeteyiz. Dünyadaki mazlumların bizi ilgilendiren ve bir şeyler yapabileceğimizi umduğumuz konularda kardeşlerimizin seslerine ses katmaya onları buradan duyurmaya çalışıyoruz. Mesela D.Postasında Balkan Ekspresi diye bir bölüm var, Şimal Kafkas duyurularımız var. Medya size bir şeyler verirken siz de medyaya bir şeyler verirsiniz. Bu yüzden sizin kaliteniz ve kaygılarınız bizlerin kalitesi ve kaygısıdır. Bizim sadece sizden aldığımız güce ihtiyacımız var. Diğer gazetelerin ahlakilik sorunu yok, para kazanma dertleri var. Bir haberin ahlakı zorlayan hatta hiçe sayan yönü onların para kazandıkları tarza dönüşebiliyor. Biz bundan beri olmak zorundayız, bizler Müslüman gazeteciler olarak siz Müslüman kardeşlerimize hitap etmeyi küçük te görünse bu konuda aktüel dünyamıza günlük katkı sunmaya, ümmetin dertlerini dert edinmiş bir gazeteyi çıkartmaya çalışıyoruz. Allah bizleri muvaffak etsin.’’

Selahattin Eş bu bağlamda şunları ifade etti.

‘’Kültür yaşam unsurlarının bir araya gelmiş halidir. Allah İslamı izzetli bir din olarak seçmiştir. Eğer değerlerimizin farkına varır İslamın insanlığın dini olabilmesi konusunu ulvi bir görev olarak idrak edersek yani yeniden toparlanırsak bu halimiz değişecek, kültürümüze İslam rengini verecektir. Rabbimiz yolunda atılan adımları asla zayi etmez. Müslümanları bir dönemler yeryüzünün en muteber insanlar kılmış, onlara en güzel medeniyet günlerini lutfetmişitir. Müslüman insan kendi arzularına göre bir dünyaya inanmak onu inşa için uğraşmak zorundadır. Bizi içimizdeki zafiyetin de bize verdiği melül durumumuzda yüzüstü yere devirdiler, kimileri çıkıp sizi kurtaracağım diyerek bize ihanet etti, ayağımıza atalet zincirleri vurdular. Bu yüzden en garip günlerimizi yaşar olduk ama yüce Allah rahmet sahibidir O’nun rahmetinden ümit kesmemeyi emrediyor. Biiznillah cehdedersek yeniden toparlanacağız.

Bundan yüz sene önce bu nevi topluluğu göremezdiniz, o günler bir şey yapmaya kalksanız, size ne oluyor efendiler, başımızda padişah hazretleri var, vüzera var, ulema var derler bize sözümona haddimizi bildirilerdi. Ama bu gün dertlerimizi konuşabiliyoruz, gündem yapıyoruz, okuyor gazete dergi internette yazıp çiziyoruz. Bunu imkan olarak görelim daha çok çalışalım.

Müslümanların vatanı İslamı yaşadıkları her yerdir ve yeryüzü bizim vatanımızdır. Sevgimizi ve dikkatimizi Allah’ın dinine ve nesillerin İslam üzere geleceğine yöneltelim. Bu bağlamda niteliğimizi artıralım. Maslahat beklentisi içinde olan insanlar önce kendileri maslahat ortamlarını oluşturmalılar. Çevremizde merhametli, komşu ilişkilerinde müşfik, çevresine sevgi ve hürmeti çok görmeyen, davet ve tebliği ilkönce yaşayan, hayatıyla gösteren insanlar olalım’’

Hamza Türkmen konuyla ilgili şunları ifade etti;

Hayatımızı düzene koyarken ve kültürümüzü oluştururken şu dört maddeye ilişkin bir serüven yaşamaktayız:

-Nefsimizi arındırmak İslamca vasıflarla mücehhez kılmak zorundayız.

-Çevremizle ilgili bir ilişki içindeyiz, ya onu ıslah etmek veya çevremizle ıslah olmak durumundayız.

-Evrende yaşıyoruz, insani, biyolojik, ictimai, ilmi muhtelif çevre faktörleri de dahil kainatın koşullarına tabiyiz. Biz kendi lehimize olacak hususlarda yaşadığımız alanda üretmek ve ona şekil vermek zorundayız

-Yaratıcıyla ilişkili olmak ve o inancımız her neyse o hedefe müteallik bir hayat tarzı inşa etmek zorundayız.

Allah var ve O bizi yarattı, bize sorumluluk yükledi. Bize kitabı indirdi, aramızdan örnek öncüler seçti. Bizler uzaktan koşarak gelen adam olmalıyız, insanlara kurtuluş yollarını göstermeliyiz. Aktüel olanla düşüncemiz arasında bağ kurarak düştüğümüz yerden yeniden toparlanıp kalkmayı amaç olarak hayatileştirmeliyiz. Bunun kültürünü varetmeliyiz. İmam Şatibi diyor ki, Allah kitapta hayatın reçetesini, uygulama formüllerini belirtmiş, neyi nasıl halledeceğimizin yollarını bize öğretmiştir. Problemlerimizi Kuran’a göre çözümleyelim, ortak aklı inşa edelim, istişareyi yeniden yaşatalım, aramızdaki meselelerde istişareye başvuralım. Geleneği eleştirelim ama onu yıkmayalım ıslah edelim. Doğrularıyla yeniden kendi geleneğimizi kuralım. Gelenek konusu önemli, Kitabımızda sahih gelenekten bahsediliyor. Rasullerin geleneği bize, ümmete hep ışık tutuyor. Kuran bize örnekler aktarıyor, yolumuzun rehberiyet  kriterlerini bu gelenekle bize öğretiyor. Islah işte bu bağlamda karşımıza çıkıyor. Vahiyden kopmuş, fıtrattan kaymış, bozulmuş yapıyı ve şahısları yeniden İslamla buluşturma ameliyesidir. Yoldan çıkanı yola sokma eylemidir. Islah ekolü olarak rahmetli C. Afgani’nin ıslah formülünü detay bölümler de ekleyip  geliştirerek diriliş sürecimizi oluşturmalı kültürümüzün yazılımını vahiy hattında yeniden bina etmeliyiz. Kuran’a, sahih sünnete dönmeli, içtihat kapısını açarak fıkhımızı oluşturmalı, muharref olanı mensuplarını kırmadan dökmeden en güzel tarzda uyararak düzeltmeli sahihleştirmeli, bidat ve hurafelerden dinimizi arındırmalı, emperyalizme küresel şirk sistemlerine karşı çok güçlü ve basiretli tepkiler geliştirmeliyiz, kokuşmayı, istibdadı her türlü vesayeti başımızdan atmalıyız.’’

Etkinlik sonrası soru cevap faslıyla program sona erdi.