1. YAZARLAR

  2. Leyla İpekçi

  3. Barışı engelleyenlerin taşeronuyuz hepimiz!
Leyla İpekçi

Leyla İpekçi

Yazarın Tüm Yazıları >

Barışı engelleyenlerin taşeronuyuz hepimiz!

21 Eylül 2010 Salı 13:19A+A-

Hakkâri’de mayın patlamasıyla katledilen dokuz kişiden başka, dört yaralıdan biri de 15 aylık Zeynep. İki bacağı sargılar içerisinde. Minicik vücudunun her tarafından kablolar sarkıyor. Hayata bağlanma üniteleri...

Bizler? Barış görüşmelerini sabote eden zalimlerin kimliğini tartışıyoruz. Bıkıp usanmadan... Yine.

Derin devlet, derin PKK, JİTEM, HPG... O yaptı, kesinlikle bu yapmaz. Şudur, odur, ötekidir! Zalimlerin kimliğine bakılmaz, unutuyoruz. Sağduyumuzu katlediyoruz birbirimizin. Belleğini, iyi niyetini, merhamet hissini... İmha ediyoruz tartışıp durdukça.

Zeynep yatakta, ellerinden bağlanmış. Ölümden giderek uzaklaşıp dirime yaklaşsa da, hep yaralı.

Olay yerine giden BDP’li heyet incelemelerde bulunuyor:

İki adet Rus yapımı patlamaya hazır anti-tank mayın, iki adet kalaşnikof kasaturası, bir adet Stilson profesyonel marka minyatür pense, bir adet içi boş damlalık, rulo halinde dışı laklanmış bakır tel, kablo, makas, kibrit, iğne iplik kutusu, kalem pil, elektrikli ateşleme düzeneği, telsiz maşası, paslanmış havan mermisi bulmuş!

Malatya’da tedavi altına alınan Zeynep bebeğin iki bacağı belki fonksiyon göremeyecek. Belki defalarca ameliyat edilecek eğer yaşarsa.. Her tarafından sarkan kablolarıyla, solunum sistemleriyle, serumları, sargı ve bandajlarıyla öylece bekliyor. Bacakları kurtulsa, bazı parmaklarını ve cildini kaybetme tehlikesi var.

Solunum cihazına bağlanmış vicdanımızın... Yara bandıyla sargılanmış yüreğimizin... Alçıya alınmış aklımızın... Bizi henüz yeterince dehşete düşüremeyen sonsuz metaforundan biri olarak: Bir yaralı çocuk daha.

Seraplardan, Ceylanlardan...

Adı dışında bir anısı kalmayan yüzlerce çocuktan...

Bölge halkının yarısı 19 yaşın altında, yüzde kırkı ise 14 yaşın altında. Mayınla, taşla, patlayıcı maddelerle, kalaşnikofla, panzerle, biber gazıyla, kapalı kepenkle, dağ ile daha emeklerken haşır neşir oluyorlar.

Yürümeye başladıkları andan itibaren risk altında canları. Her an yok olabilirler.

İçselleştirdikleri yaşam bu: Yanık yüz. Kopuk kol. En yakınlarının kayıp kemikleri. Ezilmiş organları, gözlerinin önünde. Daha az önce açık alanda oyun oynuyorlardı.

Hayatta kalmanın bedeli.

Zalimin kimliğini tartışıyoruz. Günlerdir. Yıllardır.

Zamanlamalara dikkat çekiyoruz. 1993 yılında Turgut Özal, PKK ile ateşkes pazarlığı yapmıştı, barış görüşmeleri başlayacaktı. Ama suikasttan kurtulan Özal, aynı günlerde kalp krizi geçirip ölüverdi. Ve Bingöl-Elazığ karayolunu keserek silahsız 33 askeri öldürenler barışı kökünden kazıdı.

İki yıl sonra yine PKK ateşkes ilan ettikten kısa bir süre sonra Güçlükonak’ta bir minibüsteki on bir köylü katledildi. Şimdi de Hakkâri’de...

Patlamanın, Finlandiya eski Cumhurbaşkanı Ahtisaari başkanlığındaki heyetin Kürt sorununa ilişkin temaslarda bulunurken... Hükümet ile BDP gizli görüşmelere başlayacakken... Ve eylemsizlik süresinin dolmasına dört gün kalmışken...

Yine hafızasız tarihimize yazıldı barışa döşenmiş mayınlar. Yine unutacağız.

Zeynep bebek eğer yaşarsa, unutmayacak. Fonksiyonsuz bacakları ya da kopmuş parmakları ona unutturmayacak bu şiddeti.

Derin devletin, derin örgütün, derin timlerin, derin ittifakların ‘derin barışı’ onun vücudunda hep kanayacak.

***


“Katil PKK, BDP istifa”

Hakkâri’den bağımsız bazı tanıkların anlattıkları ile bölgedeki haber kaynaklarından yansıyanlar arasında fark olduğunu öğrenmişseniz, bunu kayda geçirmeniz gerekir. İşte cenazelere birinci ağızdan tanıklık edenlerin sorguladıkları:

Cenazeleri morgdan almak için konvoy oluşturmak isteyen BDP temsilcilerine cenazelerini neden kimse vermedi? Cenazeleri tek başlarına alarak gömmeyi tercih edenlerden neden haber birimleri hiç bahsetmedi?

“Katil PKK, BDP istifa” sloganı atanlar kimler? Bu ilk kez mi oluyor? Hükümet aleyhine sloganlar atılmaya başlandığında onların sesi yeterince duyuldu mu?

Halkın ne kadarı kepenk kapatma eylemine kendi rızası ile destek vermekte? Acaba Hakkârililerin kaçta kaçı korkudan oy kullanmaya gidemedi, kaçta kaçı gönüllü olarak gitmedi?

Kürt siyaseti bunların yanıtını iyi tahlil etmek zorunda. Çünkü BDP halkından giderek kopuk hale gelen CHP’lilere benzerse, PKK eylem yaptıkça onlar orta vadede kaybetmeye devam eder.

Ama bu siyaseten değil, vicdanen barış isteyen herkes için çok yazık olur. Barışı engelleyenlerin taşeronu olmaya artık bir son vermeliyiz.

TARAF

YAZIYA YORUM KAT