1. YAZARLAR

  2. Adem Yavuz Arslan

  3. Balyoz çok baş yaracak!
Adem Yavuz Arslan

Adem Yavuz Arslan

Yazarın Tüm Yazıları >

Balyoz çok baş yaracak!

09 Nisan 2010 Cuma 20:52A+A-

Çinliler'in meşhur bir bedduası var: "İlginç günlerde yaşayasın!"

Bu bedduayı yaparken kimi kastettiler bilmiyoruz ama bizim ilginç günlerde yaşadığımız kesin.

Bir yandan Anayasa tartışmaları, bir yandan da darbe soruşturmaları gündemi esir almış durumda. Kısa zaman aralıklarıyla öyle çarpıcı gelişmeler yaşanıyor ki, bırakın analiz etmeyi takip etmek bile imkânsız.

Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Genelkurmay Başkanı'nın ittifakla 'bugüne kadar karşılaştığımız en ciddi olay' dediği Balyoz'a ilişkin soruşturma bizzat başsavcı tarafından askıya alındı.

Dosyanın akıbeti meçhul. Fakat Başsavcı soruşturmayı neden askıya aldığıyla ilgili öyle bir açıklama yaptı ki, 'herhalde dili sürçtü' diye düşündük. Ne de olsa bu konuda tecrübesi var!

Başsavcı Engin gözaltına alınacak olanların general olması nedeniyle sürecin askıya alındığını söyledi. Öyle bir söz ki neresinden tutsanız elinizde kalıyor. Herhalde 'özrü kabahatinden büyük' lafı bu durumlar için söylenmiş.

Demek ki bundan sonra sanıkların gözaltı kararı alınırken mevkiine, statüsüne ve kariyerine bakılacak. Ya da Saldıray Berk veya Hıfzı Çubuklu gibi isimler ifade vermeye bile gitmeyecekler ama hiçbir şey olmayacak.

Bu arada Dursun Çiçek'in gözaltı listesinde olmasının bu kararda etkili olduğu yorumlarını da not etmek şart.

Yargı cephesinde bu gelişmeler olurken komutanlar arasında ilginç bir söz düellosu başladı. Tekrar tutuklama kararı çıktıktan sonra GATA'ya yatan Çetin Doğan sürekli konuşuyor. Ama konuşurken de farkında olmadan bir itirafta bulunmuş oldu. Bugüne kadar 'Balyoz belgesi yok' diyordu, şimdi belgelerin varlığını teyit etti.

Dünkü Hürriyet'in manşeti tartışmaya yeni bir boyut kazandırdı. İddiaya göre Başbuğ, kurmay başkanı olduğu dönemde Doğan ve ekibinin darbe planı yaptığını üstlerine rapor etti. Yine iddialara göre bu konu Başbakan, Başbuğ ve Cumhurbaşkanı zirvesinde masaya geldi.

Genelkurmay cılız bir yalanlamayla haberi inkâr etti. Ama Ankara kulislerine yansıyan, haberin doğru, imzanın da 'ıslak' olduğu yönünde. Kaldı ki bugüne kadar 'yalanlanan' birçok belge gerçek çıktı!

Gelişmeler de böyle bir belgenin varlığını teyit eder mahiyette. Şöyle ki, Balyoz yayınlandığı andan itibaren Karargah, Çetin Doğan'a kefil olmamıştı. İhtiyat payı hep bırakıldı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın kesin ifadeleri ise 'ellerinin sağlam' olduğunu gösteriyordu.

Bu belgeye göre Başbuğ o dönemde darbecileri ihbar etmiş denebilir. Ama gelinen noktada farklı bir Başbuğ portresi var. O gün darbecilere karşı olan Başbuğ, bugün 'mesleki dayanışma' adına illegal işlere bulaştığı iddia edilen personelini korumak için çaba sarf ediyor. Hatta bunun için neler yapıldığını 'sağır sultan bile' duydu.

Özetle, Balyoz soruşturması gündeme balyoz gibi inmeye devam edecek.  

CHP neden Cumhurbaşkanı'na oynadı? 

CHP lideri Baykal keskin bir u dönüşü yaptı ve düne kadar 'kapağını dahi açmayız' dediği pakete 'yargıyla ilgili maddeler ayrılırsa destek veririz' noktasına geldi. 

'CHP toplumdaki büyük beklentiyi gördü ve esastan karşı olmanın siyaseten bir sonuç getirmeyeceğini fark etti' diyecektik ki işin arkasında başka bir planın olduğu kulislere yayıldı.

Biraz komplo teorisini andırıyor ama olur mu olur... Uzunca zamandır anayasa paketini mahkemeye taşımaya hazırlanan CHP işin içine cumhurbaşkanını da kattı. CHP istediğini yaptıramazsa Cumhurbaşkanı hakkında vatana ihanet tartışması başlatabilirler. Hatta hangi yargı mensuplarının ve bazı onursal başkanların 'vatana ihanet' tezini işleyeceği bile belli.  

Zaten CHP yönetimi, her şekilde AYM'ye gitmeyi kafasına koyduğu için kavga etmek yerine taktik stratejiler geliştiriyor denebilir. 

O emri kim verdi? 

Haberini dün manşetten verdik. Geçen yıl Çukurca'da 7 askerimizi kendi mayınımızla şehit vermişiz. Jandarma kriminal ve Van Savcılığı olayı teyit etti. Zaten ortaya dökülen ses kayıtları da olayı tartışmalı hale getirmişti. 

Ne kadar tedbir alırsanız alın, terörle mücadelede birtakım yol kazaları olabilir. Fakat 27 Mayıs 2009 tarihli olayın zamanlaması düşündürücü. Çünkü Cumhurbaşkanı 'tarihi fırsat'tan bahsediyor. Başbakan ilk kez DTP'ye randevu veriyor. Kamuoyunda terörün bitmesi umudu yeşeriyorken patlayan mayın her şeyi tersine çevirdi.

Olayı soruşturan savcının raporunda can alıcı noktalar var. Ama en temel soru belki de sorulamamış. Şöyle ki; güçlendirilen mayını kendi askerimizin yerleştirdiği bilindiği halde içinde askerlerimizi taşıyan araç neden güzergahını değiştirdi? 

O güzergah değişikliği emrini kim verdi?

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT