1. YAZARLAR

  2. Taha Kıvanç

  3. Aydın Doğan'ı ilgilendiren bir tez
Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Yazarın Tüm Yazıları >

Aydın Doğan'ı ilgilendiren bir tez

15 Şubat 2008 Cuma 18:46A+A-

Aman ne hoş! Pepsi Cola Türkiye 'Duygularını göster' diye bir yarışma düzenlemiş; yarışmaya katılacakların fotoğraflarında aranan şartlar arasında biri dikkat çekici: “Türbanlı olmayacak...” Tartışmalarımıza bu ticari katkıya şapka çıkarmamak elde değil. Helâl olsun Pepsi Cola'ya...

“Acaba Pepsi'nin Türkiye temsilcisi kim?” merakına kapılmamı herhalde mazur görürsünüz. Şu sıralarda, hemen her olaya, farklı bir gözle bakmamı gerektiren gelişmelerin ortasındayız. “Acaba o da mı 47'liler diye anılanlardan?” sorusuna cevap aramak üzere yola çıktım. Hayır değilmiş. Pepsi'yi Türkiye'de Jim Zaza diye bir bey temsil ediyormuş... Lübnan'da doğup büyümüş biri Jim Zaza, Amerikan vatandaşı; ancak “Babam, büyükbabam Elazığ'da yaşamış” diye övünüyor. Pepsi yeni dolum tesislerini Elazığ'a kurmuş, bu yüzden...

Son tartışmalarda Aydın Doğan'ın medya organları neredeyse tek ses halinde özgürlüklere karşı çıkıyor ve içimizden bazıları bu yüzden patronu suçluyor. Bir sütunda “Rafineri kurma hakkı vermediler, sigara özelleştirmesinde kendisine zorluk çıkarıldı, Vatan gazetesini almasına Rekabet kurumu itiraz etti” diye sıralanmıştı Aydın Bey'in hükümete ters bakmasının sebebi. Bazıları, bu listeye, “Hilton Oteli arazisine binlerce rezidans inşa etmek istiyor” türü eski iddiaları da ekliyor.

Artık kendisini tanıyorum ya, olan biteni Aydın Doğan'ın çıkar hesaplarından ziyade maaşını ondan alanlara bağlamadan yanayım. Yanayım da, her biri artık emeklilik çağına erişmiş, eli kalem tutan, yıllar ve yıllar boyu demokrat geçinmiş insanların, birdenbire özgürlüklere karşı çıkmasını anlamakta zorlanıyorum.

Hürriyet'te Oktay Ekşi ve Tufan Türenç ayrı kategori; ama Ertuğrul Özkök sözgelimi, ya da Mehmet Y. Yılmaz, bunca zaman 'özgürlükçü' postu altında saklanmış birer kurt olabilirler mi?

Hasan Pulur ve Nail Güreli ayrı kategori; ama yayın yönetmeni Sedat Ergin'den başlayarak pek çok Milliyet yazarını 'gündüz insan / gece kurt' fasilesi arasına nasıl yerleştiririz?

Bir dostumun tezi ilginç geldi bana: “Ak Parti ile MHP, ülkede yüzyılı aşan bir sürekliliğe sahip birer siyasî çizginin günümüzdeki izdüşümleri. Her iki partiye egemen olan kadrolar 1960'lı ve 1970'li yıllarda üniversitelerde de mücadele veriyorlardı. Peki, üçüncü çizgi nerede bugün? 1960'lar ve 1970'lerde onlar da faaldiler, ama bugün siyasette esamileri okunmuyor.”

Dostum, 1960'lar ve 1970'lerde ideolojik mücadele veren üçüncü çizgi (sol) mensuplarının siyasî alanda güçsüzlüklerine işaret ettikten sonra, “Onlar mücadelelerini bugün medyada veriyorlar” diye indirdi yumruğunu...

Bu konuyu konuştuğumuz günün gecesi televizyonda 'Hatırla Sevgili' dizisini izledim. Sinan Cemgil ve arkadaşları Nurhak dağlarında savaşa savaşa öldüler, dizinin benim izlediğim bölümünde. Tam da dostumun tespitine esas teşkil eden dönemi yansıtıyordu o bölüm. Sol adına ölümü göze alarak, can vererek mücadele edilmişti o dönem.

Başarılı olamadılar. İstedikleri türden bir ülkeye dönüşmeye direndi Türkiye. O dönemde sol fraksiyonlarda yer almışlar sonraki yıllarda savruldular, kimi medyada buldu kendini... Şimdilerde gazete çıkarıyor, televizyon ekranlarında haber sunuyorlar...

“Acaba” dedi dostum, “Ak Parti'yi iktidarda görmek, Abdullah Gül'e 'Cumhurbaşkanım', Tayyip Erdoğan'a 'Başbakanım' diye hitap etmek zorunda kalmak içlerinde ne tür fırtınalar estiriyordur?”

Kıskançlık, çekememezlik en insani duygulardandır. Fikrî kıskançlık, ideolojik çekememezlik ise çok daha derin izler bırakır insan psikolojisi üzerinde. Ertuğrul Özkök her fırsatta kendisinin Paris'te geçirdiği 'solcu' dönemini anlatır ya, o günlerde kendisiyle ilgili kimbilir nasıl siyasi hülyalar kuruyor, ne rüyalar görüyordu. Kurduğu hülyalar nerede, kendisi nerede bugün. Herhalde kapitalist hülyalar değildi gördüğü, oysa bugün kapitalist hayatı yaşıyor; gördüğü siyasi rüyaları ise bir başka kadro gerçekleştirmiş durumda.

Tez bu. Dostum tezini destekleyen pek çok ayrıntı anlattı, buraya taşımama gerek yok.

Aydın Doğan'ın kendisi veya onun adına yükü üstlenmiş kızları ve damatları çatışan ideolojik nesilden değiller. Aydın Bey'in yaşı o nesilden olamayacak kadar büyük, çocuklarının yaşları da olamayacak kadar küçük... Ancak onların sahip oldukları medyanın gücünü kullananlar, dostuma göre, içlerinde güdük kalmış ideolojik bagajlarla hareket ediyorlar.

Pepsi Cola'nın Türkiye operasyonlarında üst düzey görev yüklenmiş olanlar arasında Ertuğrul Özkök'gillerle akran olan var mıdır acaba?

Açılan yarışmaya koydukları şart bu merakı hak ediyor doğrusu...

Yeni Şafak gazetesi

YAZIYA YORUM KAT