1. YAZARLAR

  2. Roni Margulies

  3. Ataları Türk bile olmayan sizler...
Roni Margulies

Roni Margulies

Yazarın Tüm Yazıları >

Ataları Türk bile olmayan sizler...

16 Eylül 2009 Çarşamba 16:55A+A-

“roni efendi, hangi ülkeye ait, hangi ülke için çalışıyor ve para alıyorsanız lütfen o ülke gidin artık, yüzyıllardır ülkemde hakettiği saygıyla yaşayan, sizler gibilerin heran terketmeye hazır olduğu anda canları pahasına savunmaya geçen şanlı orduma, atataları TÜRK bile olmayan sizler gibi kiralık kalemlerin...

bizler ordusuna herzaman güvenen, seçilmiş hükümetlerine saygı duyan, mevcut düzenimiz içinde kurallar ile yaşayan TÜRK MİLLETİ artık sizler gibi kiralık ne olduğu belli olmayan kalemlerin saldırılarından bıktık, sadece size gülüyor ve defouln diyorum TÜRKİYEMDEN ,,,,,, bu ülke insanı ordusu ve seçtiği hükümetle ve kurumlarıyla mutludur bu kurumlar arası ilşkiyi bozmaya çalışan siz ve sizler gibi dış kaynaklı sözüm ona yazarların tuzaklarına düşmeyecektir. Murat”


Murat Bey bana yukarıdaki iletiyi Bursa’daki büyükçe bir tekstil şirketinin internet adresinden atmış. Şirketin adını vermiyorum. Olur a, patron ulusalcı bir mağara adamı olmayabilir, Murat Bey’i zor durumda bırakmış olurum. Bir emekçiyi, ne kadar mankafalı da olsa, patronuna hesap vermek durumunda bırakmak istemem.

Hem Ahmet Altan, Ümit Kıvanç, Murat Belge hem de Namık Kemal Zeybek, Hasan Celal Güzel ve Oray Eğin kuşkusuz eleştirel iletiler alıyordur. Kendilerine sormadım, ama tahminimce “atataları TÜRK bile olmayan sizler” ve “defouln diyorum TÜRKİYEMDEN” cümleleri (veya bu cümlelerin Türkçeleri) yer almıyordur aldıkları iletilerde.

Bu yazarlara gelen eleştiriler, atalarının kimliğini, bu memlekette yaşama hakkına sahip olup olmadıklarını, başka bir yere basıp gitmeleri gerekip gerekmediğini sorgulamıyordur sanırım.

Okuyucum Murat Bey’i ve Oray Eğin’i çok gaza getirip heyecanlandıracak, biliyorum, ama bu yazıyı ben Atina’da yazıyorum.

Dün gece burada İstanbullu İhtiyarlar Yurdu’nda yemeğe davetliydik. Bir Türk, bir Kürt ve ben. Bizi karşılayan Bay Mavropulos, adeta bir tatil köyü kadar güzel olan bu İhtiyarlar Yurdu’nun tamamen İstanbul’dan göçmüş Rumlar tarafından kurulup yaşatıldığını, Yunanistan devletinin hiç katkıda bulunmadığını anlattı. “Ama” dedi, “biz Türkiye’de de devlet tarafından dışlanmaya alışmıştık, burada da aynı şeye alıştık, kendi yaşlılarımıza kendimiz bakarız.”

İhtiyarlar Yurdu’nun sakinleri ve onlara bakanlar ve biz yedik, içtik. Bir masa çarptı gözüme. Yaş ortalaması belki yetmiş, belki de seksen, çoğu kadın. Çocukluğumun Yeşilköy’ünün simaları! Hepsini tanıyor gibi hissettim kendimi.

Masadan bir adam kalktı, yanımıza geldi. Gözlerinde bir gurur pırıltısıyla “Ben” dedi, “şu anda hayatta olan en yaşlı Türkiye millî basketbolcusuyum.” 1949 ile 1954 yılları arasında Fenerbahçe takımında oynamış. Hâlâ Fenerli. Basketbol Federasyonu veya Fenerbahçe Kulübü bu eski oyuncularını ziyaret etmek, onurlandırmak, yardımcı olmak isterse, bende telefonu var.

Yaşlanmak zor iş. Doğup büyüdüğün yerden uzakta yaşlanmak ve ölmek iyice zor olsa gerek.

Ertesi gün, Türkiye doğumlu Rumların düzenlediği, 6-7 Eylül olaylarıyla ilgili bir konferansa katıldık. Saçma ve duygusal bir roman gibi olmaya başladı bu yazı, biliyorum, ama bir baktım, liseden sınıf arkadaşım Hristo Marga! Adımızın ilk dört harfi aynı ya, üç yıl yan yana oturmuşuz sınıfta. Öbür yanımda da Hasan Morkoyun otururdu. İlk kez görüştük Hristo’yla ta 1972’den bu yana.

Ulan, diye düşündüm, bu ihtiyarların İstanbul’dan kaçmak zorunda kalmasına yol açanlarla, Hristo’nun kendini rahat hissedemeyip gitmesine neden olanlarla görülecek bir hesabım var.

Tepem attığı zaman, sevgili vatandaşlarım, bu hesabı şöyle ifade ediyorum:

Ben buradayım, hiçbir yere gitmiyorum. Hodri meydan! Sana ne lan benim atalarımdan! Nerden senin ülken oluyormuş? Ben İstanbul’da Pakize Tarzı kliniğinde doğmuşum, babam da aynı klinikte doğmuş, dedemin babası da Tireli Yusufaçi Ağa’ymış. Üstelik, bunlar da önemli değil. Üç gün önce gelmiş olabilirim Türkiye’ye. Hiç farketmez. Benim nerede yaşayacağıma ne Türkiye devleti karar verebilir, ne de sen.

Murat Bey de, Oray Eğin de, kendini solcu zanneden Kemalist, milliyetçi, Ergenekon hayranı boyacı çocukları ve onların abileri de vız gelir tırıs gider. Ben İstanbullu bir komünistim. Kimliğimin bu iki yanını ne Türkiye devleti değiştirebilir, ne de siz.

Tepem atmadığı zamanlarda ise, çok daha sakin ve ağırbaşlı konuşuyorum. Bakmayın ama nasıl konuştuğuma, sakin ve ağırbaşlı olduğum zamanlarda takıye yapıyorum.

TARAF

YAZIYA YORUM KAT