1. YAZARLAR

  2. KENAN ALPAY

  3. Amerika-PKK İttifakına Karşı Türkiye’nin Seçenekleri
KENAN ALPAY

KENAN ALPAY

Yazarın Tüm Yazıları >

Amerika-PKK İttifakına Karşı Türkiye’nin Seçenekleri

12 Mayıs 2017 Cuma 10:17A+A-

Türkiye ve Amerika arasındaki ilişkilerin hızla krize doğru sürüklendiği üzerinde neredeyse geniş bir ittifak var. Diplomatik münasebetler, üst üste bir araya gelen heyetler ve yapılan tafsilatlı beyanlar derinleşen krizin önünü almakta yetersiz kalıyor. Çünkü Irak ama hassaten Suriye politikasında Amerika’nın aldığı askeri ve siyasi pozisyon Türkiye ile taban tabana zıtken adeta PKK’yı dar-uzun bir bölgede kanton ve tampon bir karakol olarak tahkim etmeye endekslenmiş bir durumda.

Obama yönetiminin yürüttüğü Suriye politikasını Trump’ın Türkiye lehine ciddi bir şekilde değiştireceğine dair beklentilerin ne kadar temelsiz ve tutarsız olduğu son haftalarda iyiden iyiye netleşiyor. Her yönüyle ırkçı-ayrımcı ve de özellikle İslam-Müslüman düşmanı Trump’ın salt ‘iş adamı’ kimliği ve yerleşik düzenle yaşadığı çelişkiler dolayısıyla Türkiye’nin bölge tezlerine destek vereceğine ilişkin söylemler büyük bir boşluğa tekabül ediyor ancak. Dahası sahipleri nezdinde ileri düzeyde bir hayal kırıklığı hitap ettikleri kesimlerin dünyasında ise mevcut öfke ve nefreti arttırıyor sadece. Öfke ve nefreti arttıran sebeplerden belki de en önemlisi Amerika Devleti’nin bölgedeki yıkım ve katliamları bir nebze olsun hafifletmekten imtina edip PKK-PYD üzerinden kaosu büyütmek üzere stratejileri yürürlüğe sokmasıdır.

Yüzüne Gül, Arkadan Hançerle

16 Mayıs’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika’ya yapacağı ve Başkan Trump ile iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceğine dair görüşmelerde bulunacağı gezi öncesinde Türkiye farklı bir adım attı. Genelkurmay Başkanı Org. Akar, MİT Müsteşarı Fidan ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın’dan müteşekkil üst düzey bir heyet Washington’da Amerikan yönetimiyle temaslar kurdu.

Temasların en önemli hedefi Amerika’nın PKK-PYD’yi silahlandırma politikalarına son vermeye, Suriye ve Irak’ta Türkiye aleyhine oluşturulan PKK-PYD koridoru stratejisinden vaz geçmeye ikna etmekti. Fakat beklenen olmadı. Aksine Türkiye heyetiyle teamüllerin dışına çıkıp kısa bir görüşme de yapan Trump tam da o saatlerde PKK-YPG’nin Rakka operasyonu için ağır silahlarla donatılması için gerekli olan kararı imza ediyordu. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster PKK-PYD’nin nasıl teçhiz edileceğine dair kararı önce Türkiye heyetine ardından da tüm dünyaya ilan etti.

PKK-PYD’yi silahlandırmaya ilişkin Amerikan yönetiminin aldığı kararın arkası hızla geldi. Albay Dorrian silahların dağıtımına aşamalı olarak başladıklarını ilan etmekte gecikmedi. Fakat bu işler olurken bildik hikâyeler diplomatik dille yine piyasaya sokuluyordu. IŞİD’e karşı Türkiye’yle yakın işbirliği kadar Amerikan silahlarının asla Türkiye aleyhine kullanılamayacağına değin bir dizi teminat ilan edildi acilen. Türkiye’den yükselen tepkilerle eş zamanlı olarak Amerikan yönetimi adına konuşan sözcülerin yetki düzeyi artıyor ve bir o kadar da güven telkin ediliyordu. Mesela son açıklamalardan birini yapan Amerikan Savunma Bakanı MattisTürkiye’nin bütün endişelerini gidereceğiz. Türkiye’yle çok yakın çalışacağız” gibi vurgularla itiraz ve tepkileri önlemeye çalışıyordu.

Amerika’nın yürüttüğü PKK-PYD’yi olabildiğince geniş bir bölgede tahkim etme stratejisinin Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgelerinden ibaret olmadığı aşikâr. Münbiç ve Rakka gibi neredeyse hiç Kürt nüfusunun bulunmadığı bölgelere PKK-PYD’yi hâkim kılma yönünde derinleşen askeri harekâtlar lafı edilen güvencelerin masallardan ibaret olduğunu güçlü bir biçimde teyid ediyor zaten. Kaldı ki Amerika piyadesi ve lejyon birliği gibi hareket eden PKK-PYD’nin kendi güçlerini kat kat aşan hedefler ilan edişi üzerinde dikkatlice durmak icap eder.

Seferberliğin Ortak Paydaları

Bu bağlamda PKK-PYD’nin kurduğu bir dizi demokratik-federal meclislerden birinin Eş Başkanı olan Hediye Yusuf, The Observer’e yaptığı açıklamada hedeflerini şöyle izah ediyor: “Akdeniz’e ulaşmak bizim kuzey Suriye için hedefimiz ve yasal hakkımız.” Bu hedefin Akdeniz’e açılan ticaret rotası için Amerika hesabına ilan edildiği besbelli. Ancak Hediye Yusuf, Suriye’nin sanılandan epeyce geniş bir bölgesini “terörden ve teröristlerden temizlemek” üzere PKK-PYD’nin hazırda beklediğini ifade ediyor. Rakka’dan sonra İdlip hatta Deyr-uz Zor’u da ‘cihatçı isyancılar’dan temizlemek üzere Amerika’yla birlikte harekât planlamaları yapılmış.

Mevcut gelişmeler Türkiye ve Amerika arasında ciddi bir ayrışma, gerilim ve yakın gelecekte çok boyutlu bir krizi işaretliyor. Krizin mahiyeti PKK-PYD’ye verilen silahların ileride Türkiye’ye karşı kullanılma ihtimalinden daha derin, daha geniş ve daha yıkıcı sonuçlar doğuracak cinsten. Amerika ve Rusya’nın Suriye üzerinden Türkiye’ye karşı boğucu bir abluka uyguladığı ortada.  Amerika da Rusya da hiçbir surette güvenilir değil. İsrail ve İran’ın pozisyonu da zerre kadar farklı değil. Peki, nasıl bir çıkış yolu bulunacak?

Türkiye’nin tek başına askeri harekâtlar düzenlemesi yüksek riskler içeriyor muhakkak. Ancak askeri harekâtları devreye sokmaksızın bırakın düşmanlarını hiçbir müttefikini ‘ikna’ etmesi mümkün değil. İçeride PKK’ya karşı yürütülen operasyonların başarısı önemli bir kazanım. Ancak sınırın ötesinde yaşanan kronik açmazlar mevcut. Her ne kadar geçtiğimiz haftalarda Şengal ve Karaçok bölgelerine düzenlenen kapsamlı hava akınları Amerika ve Rusya’yla gerilime sebep olduysa da güçlendirilmiş ve uzun erimli bir seçenek olarak devreye sokulması gerekebilir.

Fırat Kalkanı son buldu ama ilan edilen hedeflerin oldukça gerisinde kaldı. İlaveten Türkiye en saçma ve zararlı politikasından yani Rusya ve Amerika’nın terör örgütü saydığı direniş örgütlerinden uzak durmaktan hızla vazgeçmelidir. Ahrar-uş Şam’dan Tahrir-uş Şam’a değin tüm direniş örgütlerini güçlü bir biçimde destekleyip koordine etmeden Türkiye’nin bu boğucu ablukayı yarması mümkün gözükmüyor. Sadece PKK ve IŞİD’in değil Esed rejimi, İran, Rusya ve Amerika’nın da ölümcül tuzaklarını boşa çıkaracak ilk hamlelerden biri de İslami direniş örgütlerini ortak bir seferberliğin parçası kılabilmektir.

Yeni Akit

YAZIYA YORUM KAT

3 Yorum