1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. Amasya’da Gazze için eller semaya açıldı
Amasya’da Gazze için eller semaya açıldı

Amasya’da Gazze için eller semaya açıldı

​​​​​​​GÖK-BİR Platformu öncülüğünde teravih namazı çıkışı Gazzeli müslümanlar için düzenlenen basın açıklaması ve dua programı Akşemsettin Camii önünde gerçekleştirildi.

30 Mart 2024 Cumartesi 00:01A+A-

Siyonistlerin Gazze’ye yaptığı soykırım yaklaşık 6 aydır devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Zalim Siyonistler Han Yunus’un batısındaki El-Mevasi bölgesinde bir ailenin barındığı sığınmacı çadırına saldırı düzenleyerek  aralarında çocukların da bulunduğu 12 kişiyi topluca öldürdü. Gazzeli Müslümanlar Ramazan ayında hem saldırılardan dolayı güvenli bir yere sığınmaya çalışırken aynı zamanda açlıkla imtihandan geçiyorlar. Soykırımı lanetlemek ve Gazzeli müslümanlara yapılan zulmü unutturmamak için Amasya Gönüllü Kuruluşlar Birliği (GÖK-BİR) Platformuna bağlı STK temsilcileri ve Amasya halkı Gazzeli müslümanlar için bir araya geldi.

Gazze’yi Gündemden Düşürmemeliyiz

Tekbirler ve sloganlarla başlayan programının açılış konuşmasını yapan Amasya İHH Başkan Yardımcısı Fatih Akgül, Gazze’de yaşananların gündemden düşmeye başladığını ama katliamların hala devam ettiğini vurgulayarak kardeşlerimize yapılan zulmü unutmamak, unutturmamak adına eylemler yaptıklarını, yarın rabbimiz katında mazeretimiz olacak eylemleri çoğaltmak gerektiğini belirtti.

Gazze’de Her Yönüyle Bir Soykırım Yaşanıyor

Açılış konuşmasının ardından söz alan Amasya Diyanet-Sen Şube Başkanı Mehmet Topal, Gazze’de her yönüyle bir soykırım yaşandığına, uluslararası hukukun çiğnendiğine, insanlığın küresel diktatörlüğe ve zulme karşı bir devrim gerçekleştirmeye ihtiyacı olduğuna dair basın açıklamasını okudu.

İşgal rejiminin “soykırım” politikasının yanı sıra Filistin topraklarında, uluslararası hukukun “savaş suçu” saydığı fiillerin tümünü üstelik binlerce kez işlediğini belirten Topal,  “Gazze’deki soykırım ve savaş suçları işgalci Siyonistlerin yanı sıra onlarla aynı safta duran emperyalist güçler tarafından birlikte icra ediliyor. Ama ne yazık ki bugün “uluslararası hukuk” adı verilen sözde hukuk sistemi de onların tahakkümü altında.” dedi

Batı Emperyalizmi Bu İşgalin Bizzat İçinde

Batı emperyalizminin işgal rejiminin savaş suçlarından yargılanmasına ve soykırım ile suçlanmasına hiçbir şekilde destek vermediğini vurgulayan Topal, “Batının Siyonist işgalcilere sınırsız destek vermelerinin asıl ve en önemli sebebinin kendilerinin de bilfiil bu savaşın içinde olmalarıdır. ABD başta olmak üzere Batı emperyalizminin başını çeken bütün zulüm rejimleri Gazze’de işgal rejimiyle birlikte bilfiil savaşıyor.” dedi.

Okunan basın açıklamasının ardından Akşemsettin Camii İmam Hatibi Ahmet İnan’ın Filistinli ve tüm mazlum coğrafyalardaki Müslümanların kurtuluşu için yaptığı duayla program sona erdi.

20240329-amasya-1.jpg

20240329-amasya-2.jpg

20240329-amasya-3.jpg

20240329-amasya-4.jpg

20240329-amasya-5.jpg

20240329-amasya-6.jpg

20240329-amasya-7.jpg

20240329-amasya-8.jpg

Basın Açıklamasının Tam Metni:

Siyonistler Kadar ABD ve Batı Emperyalizmi de Gazze’deki Soykırıma Ortaktır

On bir ayın sultanı olan Ramazan ayına bizleri ulaştıran rabbimize hamd ediyoruz. Bir taraftan Ramazan ayına ulaşmanın sevincini yaşarken diğer taraftan içimiz yanıyor. Gazze’de kardeşlerimize yapılan katliamlar devam ediyor. İşgal ordusunun, halkı aç ve susuz bırakıp yardımların ulaşmasını engelleyerek insani bir felakete yol açtığı Gazze Şeridi'ne 7 Ekim 2023'ten bu yana düzenlediği saldırılarda şehid olanların sayısı 32 bini geçti. 

İsrail işgal rejiminin Gazze’de her yönüyle bir soykırım savaşı sürdürdüğü çok açıktır. Bu konuda herhangi bir şüpheye mahal yok. İşgal rejiminin şu an Gazze bölgesini kıskaca alan “aç bırakma” politikası da başlı başına bir soykırım uygulamasıdır. Üstelik savaşlarda halkları toptan imha etmek veya teslim olmaya zorlamak için kullanılan en vahşi silahtır. 

İşgal rejimi “soykırım” politikasının yanı sıra Filistin topraklarında, uluslararası hukukun “savaş suçu” saydığı fiillerin tümünü üstelik binlerce kez işledi. 

En başta hastanelerin, sağlık kurumlarının, sağlık görevlilerinin ve araçlarının hedef alınması bir savaş suçudur. İşgal rejimi Gazze’ye yönelik insanlık dışı savaşının başlangıcından beri hastaneleri ve sağlık kurumlarını öncelikli hedef olarak gördü. Aralarında doktorların da bulunduğu çok sayıda sağlık görevlisini kasten öldürdü. Çok sayıda sağlık personelini esir alıp işkence etti. 100’den fazla ambulansı kasten hedef alarak imha etti. 

Basın mensuplarının öldürülmesi de savaş suçu sayıldığı halde siyonist işgal güçleri Gazze’deki vahşi katliamlarının ve insanlık dışı uygulamalarının dünya kamuoyuna yansıtılmasını engellemek için gazetecilere karşı planlı şekilde saldırılar düzenledi. Bu yüzden Siyonistlerin Gazze’ye yönelik soykırım savaşlarında öldürülen gazeteci sayısı İkinci Dünya Savaşı’nda öldürülen gazeteci sayısını geçti. 

İbadet mekanlarının vurulması da savaş suçudur. İşgal güçleri Gazze’de 1000’den fazla camiyi ve üç kiliseyi tamamen yerle bir etti. 

Güvenli bölge ilan edilen yerlerin vurulması da savaş suçu sayılmaktadır. Siyonist işgal rejimi, insanları tuzağa düşürmek amacıyla bazı yerleri “güvenli bölge” ilan ederek sonra oralara saldırı düzenleme taktiğinden bundan önceki savaşlarda da birçok kez yararlanmıştı. Gazze’ye yönelik son soykırım savaşında ise bu taktiğe daha sık bir şekilde başvurdu. Nitekim geçtiğimiz salı günü, Han Yunus’un batısındaki El-Mevasi bölgesinde bir ailenin barındığı sığınmacı çadırına saldırı düzenlenerek  aralarında çocukların da bulunduğu 12 kişi topluca öldürüldü. Oysa bu ailenin barındığı çadırın yer aldığı bölge işgal güçleri tarafından “güvenli bölge” ilan edilmişti. 

Ama Batı emperyalizmi işgal rejiminin savaş suçlarından yargılanmasına ve soykırım ile suçlanmasına hiçbir şekilde destek vermiyor. Bunun tek sebebi Siyonist işgalcilere sınırsız destek vermeleri değildir. Asıl ve en önemli sebebi kendilerinin de bilfiil bu savaşın içinde olmalarıdır. ABD başta olmak üzere Batı emperyalizminin başını çeken bütün zulüm rejimleri Gazze’de işgal rejimiyle birlikte bilfiil savaşıyor. 

Bu itibarla Gazze’deki soykırım ve savaş suçları işgalci Siyonistlerin yanı sıra onlarla aynı safta duran emperyalist güçler tarafından birlikte icra ediliyor. Ama ne yazık ki bugün “uluslararası hukuk” adı verilen sözde hukuk sistemi de onların tahakkümü altında. Bugün insanlığın küresel diktatörlüğe ve zulme karşı bir devrim gerçekleştirmeye ihtiyacı var.

Bütün İslam ümmetine sesleniyoruz: Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir. Kudüs İsra ve Miracın gerçekleştiği yerdir. Ümmetin geleceği ve onuru için Filistin halkının yanında yer almak her Müslüman erkek ve kadına farzdır.

Bugün burada Gazze’de kardeşlerimize yapılan zulmü unutmamak, unutturmamak adına toplandık. Gazze’yi gündemimizden düşürmeyelim. Bugün bize düşen Gazzeli kardeşlerimizin izzetli direnişlerinin yanında olmaktır. Onların ortaya koyduğu mücadeleden dersler çıkarmaktır. Batının ve modern kültürün esiri olmaktan kurtulmaya çalışmaktır. Bizlere hayat verecek islamın değerlerine sımsıkı sarılmaktır.

Birbirine sabrı tavsiye eden ve cihadı bir şiar olarak benimseyen, teslim olmayı reddeden Filistin halkına selam olsun. Binlerce şehid veren, evlatlarının binlercesi tutsak alınan, yaralanan, tutuklanan, evlatlarını katliamlara, evlerin bombardıman edilmelerine ve toprak gaspına kurban veren Filistin halkına selam olsun.

HABERE YORUM KAT

1 Yorum