1. YAZARLAR

  2. Muhammed Nureddin

  3. AKP'nin Kürt açılımı yerlerde sürünüyor
Muhammed Nureddin

Muhammed Nureddin

Yazarın Tüm Yazıları >

AKP'nin Kürt açılımı yerlerde sürünüyor

30 Ağustos 2010 Pazartesi 00:38A+A-

ABD işgalinin ardından Kuzey Irak’ta bir Kürt federe bölgesinin ilan edilmesi, Sykes-Picot anlaşmasının bıçaklarının 1916’da çizdiği bölge haritasındaki ilk köklü değişim olmuştu. Federasyon bağımsız bir Kürt devleti kurulması anlamına gelmese de, bölünme yönünde bir adımdı.
Federasyon, özerk yönetim veya ayrılma gibi kronik sorunlar için çözüm olabilir. Zira hiçbir halk başka bir halka, istemediği halde ortak yaşam dayatmasında bulunamaz. Arap ve Müslüman ülkelerin sorunu, etnik, dinsel ve mezhepsel oluşumlara eşit davranan sivil devletler inşa edememelerinden kaynaklanıyor. Bu ülkelerde, iktidara baskı yapmak, ayrımcılığa başvurmak veya çekişmeleri çözmek için güce başvuruluyor. Fakat ne güç kullanımı, ne de faşist ve ayrımcı rejimler sorunları çözebildi. Bu nedenle zulme uğrayan gruplar şeytana başvurdu. Bir kısmı başarılı, bir kısmı başarısız oldu; bazıları da hâlâ harekete geçmeye hazırlanıyor.
Irak’ta da federasyon bir dönüm noktasıydı; Kürt bölgesi, federasyon tanımına rağmen bağımsız bir devletti. Türkiye’de de şartlar pek farklı değil. Dahası, Türkiye’deki Kürtlerin durumu Irak’taki Kürtlerinkinden daha kötü. Türkiye Kürtleri, Mustafa Kemal Atatürk’ten başlayarak iktidara gelen bütün yöneticilerin en çirkin kimlik yok etme operasyonlarına maruz kaldı. Sivil hükümetler askeri vesayetin rehini oldukları ve askerden sadece ricada bulunabildikleri için Kürt sorununu çözmekte açık ara başarısız oldu. Çözümün anahtarı, askerin ve rejimin eklemlerine hükmeden veya derin devlet olarak bilinen ideolojinin elinde kaldı.
Irak’ta federasyon ilanının ardından, Türkiye’deki Kürt yetkililerden ‘Diyarbakır’dan Kerkük’e Kürtlerin bir olduğuna’ dair yeni kavramlar duyar olduk. PKK’nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan, bağımsız Kürt devleti çağrısı yapıyordu. Bu amaçla, bazen kesintiye uğrasa da 1984’ten bugüne dek devam eden silahlı intifadayı başlatmıştı. Sonraki dönemlerde Öcalan geri adım attı ve demokratik bir Türkiye cumhuriyeti çağrısı yaptı.
Bu talepler bağlamında, hükümetin veya diğerlerinin lanse etmeye çalıştığı gibi Kürtler iki akıma ayrılmadı. Öcalan’ın söylemi Barış ve Demokrasi Partisi’ninkinden farklı değildi. Son dönemdeyse Türkiye Kürtleri özerk yönetim taleplerine yoğunlaşmaya başladı. Öcalan ve BDP özerk yönetimi tek çözüm olarak görüyor. Bu da hükümetin açılım planının ölümü anlamına geliyor. Kürtler açısından ana dilde eğitim hakkı, özel üniversiteler ve hatta Öcalan’ın tutukluluk şartlarının iyileştirilmesi yeterli değil. Tek bir talep var: Özerk yönetim.

Hiç kimsenin istemediği bir trajedi yaşanabilir
Kürt sorunu bugüne kadar kullanılan araçlarla çözülemez. Tıpkı Irak Kürtlerinin özerk yönetimden federasyona doğru yürümesi gibi, görünen o ki Türkiye Kürtleri de aynı yolu izlemekte kararlı. Aradaki farklardan biriyse, Irak’ın birkaç asırdır güçlü bir merkezi devlete sahip olmaması. Dahası, Irak’ta federasyon kurulması başta ABD olmak üzere etkin süper güçlerin desteğiyle alınmış uluslararası bir karardı.
Türkiye’de Kürt halkının kimliği konusundaki inkârcı ideoloji sürüyor ve hükümetin etnik, dini ve mezhepsel bağlamda herkese eşit davranan bir devlet kurulması yönündeki icraatları kesinlikle yeterli değil. Türkiye’de derin devletin gölgesinde Kürtlerin yolu, Irak Kürtlerinin yolundan daha zor. Bu nedenle Türkiye’yi hiç kimsenin istemediği bir trajedi bekliyor. Çözüm aramak ve daha fazla kan akmasını durdurmak öncelikle Türk devletinin, sonra da Kürtlerin sorumluluğu. (Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi Haliç, 29 Ağustos 2010)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT