1. YAZARLAR

  2. Fatma K. Barbarosoğlu

  3. Abdülmecit, Modern Türkiye Tarihi ve Türk Romanı
Fatma K. Barbarosoğlu

Fatma K. Barbarosoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Abdülmecit, Modern Türkiye Tarihi ve Türk Romanı

18 Kasım 2011 Cuma 00:14A+A-

Abdülmecit CHP'nin neyi olur? Gündem Sultan Abdülmecit'i anma törenlerine kilitlendi. Ne kilitlenme ama!

Söyleyenler kendin bilmez bilenler söylemez hesabı, odununu kapan kapana.

Muazzam bir rol çalma durumu var ortada.

Batılılaşmayı, hayat tarzı olarak idrak eden ve bunu Sarayda yürürlüğe koyan Abdülmecit'e; gardırop batıcılığının hamisi olarak CHP'nin neden karşı çıktığını anlamak güç diyeceğim de... Anlıyorum. Çünkü onlar manevralarını madem hükümet böyle diyor öyleyse karşı çıkalım taktiği üzerinden yapıyor.

Esas AK Parti İktidarına şaşırmamız gerekiyor.1970'li yıllarda hâkim olan Abdülmecit söylemlerini ve eleştirilerini hatırlıyorum da... Yaptığı resimler, dinlediği müzikler, İngiliz Büyükelçiliğinde dans etme girişimleri filan... En sevilmeyen padişah'tı. "Açılımın padişahı" olarak hatırlamayı ve dahi hatırlatmayı uygun gördüler demek ki.

"Modern Türkiye Tarihi"

Tüyap kitap fuarı devam ediyor. Çok satanlar listesine ve fuarda ilgi gören kitaplara ve yazarlara bakınca; Tanzimat modernleşmesinin devam eden damarını daha yakından görüyoruz.

Ne demek istiyorum? Ne demek istediğimi, Modern Türkiye Tarihi'nin yazarı Carter Findley'in satırlarını ödünç alarak cevaplayayım.

"Osmanlıların modern edebi türlerde kaleme aldıkları eserler, başından itibaren eş seçimine odaklandı. Zaten her toplumda doğmakta olan orta sınıf bilincinin gündeme getirdiği ilk sorun görünüşte hep bu olmuştur."(sf.181)

"...Modern edebi türlerin gelişmesi hikâyede bir aşk ilişkisi bulunması yönünde bir beklenti yaratıyordu. Ne var ki en Avrupalılaşmış Müslümanlar bile İslam dininin kadın-erkek ayrımıyla ilgili hükümlerine göre yaşamayı sürdürüyorlardı ve romantik ilişkiler tahayyül etmek için bir şekilde bu hükümleri askıya almak şarttı. Osmanlı okuyucuları açısından bu tip romanlar ne sadece eğlence ne de mevcut gerçekliğin yansımalarıydı. Tam tersine gerçekliğin dönüştürülmesini ima eden eserlerdi bunlar. En hayret verici nokta, görünüşte İslami değerleri ve ataerkil kuralları savunan muhafazakâr yazarların da toplum mühendisliğine katılmalarıydı. Bunların yazdıkları eserler modernliğin sadece siyasetle sınırlı olmadığını ve modernliğe olan İslami yaklaşımların sadece dini hareketlerden kaynaklanmadığını göstermektedir."(sf.185)

Türk modernleşmesinin izini sürmek açısından romanları mercek altına alan Findley'; Ahmet Mithat Efendi'nin Müşahedat romanı ile Fatma Aliye'nin Muhazarat ( Muhâdârat) romanını mukayese ederek çok çarpıcı bir bakış açısı ortaya koyuyor.

Findley, Muşehedat'ı bir iş adamı romanı olarak tahlil ediyor ve Ahmet Mithat Efendi'nin başaran kadın olarak gayri Müslim kadın örneklerini Müslüman kadınlar için rol model olarak sunması üzerinde duruyor.

Findley'in Ahmet Mithat Efendi'nin rol model olarak gayrim Müslim kadınları roman kahramanı yapmasını parantez içine alarak 1970'yil yılların "Hidayet Romanları"na hızlıca bir geçiş yapalım.

Neden geçiş yapıyoruz? Ahmet Mithat Efendi'nin ortaya koyduğu muhafazakâr bakış açısını merkeze almadan, günümüz aile yapısı, kadın- erkek ilişkilerine dair eleştirel bir bakış açısı geliştirmemiz mümkün görünmüyor.

Hidayet romanları, dindar bir aile atmosferi içinde yaşamış dini bütün kızları roman kahramanı yapamadı. "Öteki mahalle"nin kızlarının hidayetini gerçekleştiren ERKEK kahraman, Öteki mahalle kızlarının kalbini "dünyevi ve uhrevi olarak" feth ederek "cihat"ını tamamladı.

Findley Tanzimat'ın erkek romancılarının, Müslüman kadınlara dair bir fikri olmadığı için kadın ile erkeğin mekansal birlikteliğini gayri Müslim kadınlar üzerinden kurduğunu; erkek yazarların zorlanmalarına karşın Fatma Aliye'nin Müslüman kadınları roman kahramanı yapma başarısını şöyle değerlendiriyor: "Başarısının sırrı, bir Müslüman kadının hak ve salahiyetlerini bilmesidir."

Sorunumuz bu gün dahi Müslüman kadınların, kadınların hak ve salahiyetlerini bilmelerine rağmen Müslüman erkeklerin bu salahiyetleri ne kadar kabul ettiği ya da edemediği değil mi?

Müteşebbis Muhafazakâr erkek romanı neden tutmadı?

Müşahedat romanında; Ahmet Mithat Efendi, romanın içine bizzat Ahmet Mithat olarak dâhil olur ve "Siranuş'u iffet ve ismetini kaybetmeden kamusal bir rol oynayabilen, cinselliğinden arınmış başarılı bir kadın olarak inşa eder.(Bu şablon Yeşilçam filmlerinde de bol bol kullanılacaktır. Etnik kimlik yerine pavyona düşmüş "temiz kadın" filmin erkek kahramanı tarafından "kurtarılacak"tır.) Romanın sonunda Ermeni Siranuş Müslüman olur.

C.Findley tekniği güçlü olan Müşahedat romanının ihmal edilmesini, 1890'ların ortalarında patlak veren Osmanlı –Ermeni şiddet olaylarına bağlıyor.

Müşahedat romanının, günümüzün yeni zengin muhafazakâr erkeklerini "anlamak " için çok iyi bir izlek sunduğunu düşünüyorum.

1912-2012/ Ahmet Mithat Efendi'nin ölümünün 100.yılı

AK Parti iktidarı, Ahmet Mithat Efendi'nin ölümün 100.yıldönümünde kapsamlı bir şekilde anma programı düzenlemeli. Ahmet Mithat Efendi muhafazakâr erkeklerin kendilerini görebilecekleri muazzam bir endam aynası. Görmek isterlerse tabi.

Merhum 1912 yılında Darüşşafaka Mektebi'nde ders verirken ruhunu teslim etmiş; yazdıklarıyla geniş halk kitlelerini onca etkilemiş olan "on iki beygir gücündeki yazıcı"nın kabri başında sadece üç beş kişi yer almıştı.

YENİ ŞAFAK 

YAZIYA YORUM KAT