Filistin sorunu üzerine son günlerde yaşanan hareketlilik, İsrail ve bazı Arapların iki planı hayata geçirme çabasının göstergesi. İlki Gazze'de Hamas'ı devirmek; ikincisi de, Abbas'a son derece adaletsiz bir anlaşma dayatmak

Şu günlerde Filistin sorunuyla ilgili Araplar arasında ve uluslararası çevrelerde yaşanan hareketlenmeler, gelecek süreçte uluslararası işbirliği ve en azından Arap suskunluğu veya rızasıyla hayata geçirilmeye hazırlanan iki tehlikeli planı gözler önüne seriyor.
İlki, geniş kapsamlı ölüm ve yıkım operasyonlarına karşı Arapların sessiz
kalacağının garantiye alınması sonrası, abluka altındaki Gazze'ye yönelik zalim İsrail saldırısı üzerine kurulu. Bu planla, başta Hamas'ın bazı siyasi ve askeri liderlerinin tasfiyesi, örgütün ve diğer direniş gruplarının gücünün felce uğratılması olmak üzere birçok hedef gerçekleşecek. Özellikle de, İsraillileri yataklarından eden füzeler
meselesi çözülecek. Bu arada Hamas'a yönelik halk baskısı artacak, abluka altındaki Gazzelilere yapılanların sorumluluğu örgüte yüklenecek. Komşu ülkelerin kendileri için İsrail'den daha tehlikeli gördüğü hareketin altyapısı da parçalanacak.
Ancak, savaş açılması daima kolay olsa da, bitirilmesi veya sonuçlarının tahmin edilmesi zordur. İsrail medyasının, 'İstihbarat ve Terör Bilgi Merkezi' kaynaklarına dayandırdığı ve Hamas'ın askeri ve sayısal gücünü artırdığını savunan haberler bu bağlamda geliyor. Baba ve oğul Bush da, Irak saldırısıyla işgalini meşrulaştırmak için bu yola başvurmuştu.
Hamas yönetiminin düşürülmesi İsrail'in talebi olabilir. Ancak bu talep, tahtlarını kaybetmekten endişelenen ve İsrail'in güvenliğini kendi istikrarlarının ve ABD'yi hoşnut etmenin bir yolu olarak gören bazı Arap hükümetlerinin eğilimleriyle de örtüşüyor.
İkinci plansa daha tehlikeli; İsrail'le Filistin Yönetimi arasında, Filistin halkının mültecilerin dönüş hakkı, Kudüs, 1967'de işgal edilen toprakların kalanı ve daha önce Oslo'da elde edilemeyen her şeyle ilgili kalan umutlarını bitirecek son anlaşmanın hazırlanması. Bu meseleleri İsraillilerle birlikte düzenlemek için gizli ve açık oturumlarda bulunan kişiler, bizzat Oslo Anlaşmaları'nı düzenleyenler. Özellikle de Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas ve müzakerelerde Filistin heyetine başkanlık eden Ahmed Kurey... Abbas Olmert'le açıkça görüşüyor, Kurey'se İsraillilerle nihai ilkelere dair anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlanacak gizli görüşmeleri yürütüyor.
Mısır'ın Şarm el Şeyh kenti de imza mekânı olacak...
Görünen o ki, Arap çevreleri bu toplantıyı, özellikle Filistin ve Irak'ta başarısızlıklarla dolu başkanlık dönemini bitirmeden önce George W. Bush'a hediye olarak sunmak istiyor. Zira 'Oslo'nun adamları', Camp David'ten beri Araplarla İsrailliler arasında imzalanan en kötü belge olacak bu anlaşmayı yapmak için Arap ve Amerikan baskılarına hız verilmesini istiyor. Anlaşmadaki ödünlerin boyutuysa, bütün tahminlerin üzerinde olacak. Fakat İsrailliler Camp David'den bu yana bütün istediklerine ulaşmak için Araplara baskı yapmayı alışkanlık edindi ve imza atanların meşruiyeti bulunmadığını ancak pazarlık yapılacak ve Arapları boyun eğmeye zorlayacak bir kartın her zaman olacağının farkındalar. Araplar İsraillilerin bütün yaptıklarına rağmen Arap girişiminde ısrar ederken, İsraillilerin ölü doğan bu girişime saygın bir yanıt bile vermediğini hatırlatmak yeterli.
Filistin'in gasp edilmesinin 60. yıldönümünde, Filistin sorunu ve Filistin halkı için hazırlananlar tasavvur edilenden daha büyük. Arap hükümetleri 1948'de bir şekilde işbirliği yapıp İsrail'in kurulmasına destek verdiyse, bugün de birçoğu bir şekilde Filistin halkından, davasından ve haklarından geriye kalanın soykırımdan geçirilmesinde işbirliği yapıyor.
(Katar gazetesi Vatan, 15 Nisan 2008)

Radikal gazetesi