12 Eylül askeri darbesinin bilançosu Türkiye için çok ağır oldu.

İdamlar, işkenceler, gözaltılar, fişlemeler..

Onbinler, darbenin ağır bilançosu altında ezildi.

Demokrasiyi sağlam temellere oturtmak amacıyla yola çıkan darbe demokrasiye vurulan en ağır darbe oldu.

Maraş olayları, Taksim'deki kanlı 1 Mayıs, siyasi cinayetler, yükselen toplumsal muhalefet, darbenin ayak sesleri oldu.

Darbeden sonra partiler, sokaklar, silahlar, kalemler susturuldu.

Tam 31 yıl sonra susanlar darbenin hesabını sormak için harekete geçti.

12 Eylül referandumu darbeyi adaletin terazisine koydu.

Davanın başlamasına saatler kaldı.

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'yı sanık sandalyesinde görmek isteyenler, davaya müdahil olmak için dilekçeleri ile mahkemenin yolunu tuttu.

Öyle ki onlar için ayrı bir dava süreci yürütülüyor.

Peki Evren ve Şahinkaya Ne İle Suçlanıyor?

Meşru hükümeti feshederek Meclis'i ortadan kaldırmakla suçlanan darbenin mimarları için müebbet hapis cezası isteniyor.

Evren ve Şahinkaya ile ilgili hazırlanan iddianame darbeyi yargılarken, ordunun müdahalesi ile bıçak gibi kesilen olayları da aydınlatıyor.

Taksim'deki kanlı 1 Mayıs, 1978 Sivas olayları, üniversitelerden sokaklara sıçrayan, çok sayıda gencin ölmesine neden olan üniversite olayları ve tezgahlanan daha bir çok kanlı senaryo darbenin suç delilleri..

'Açılamaz' denilen bir davada, Evren ve Şahinkaya sivil mahkemeye hesap verecek.

12 Eylül adaletin terazisinde kendine nasıl bir yer bulacak?

Nefesler tutuldu, şimdi gözler, mahkemenin vereceği kararda..

12 Eylül Mağdurlarından Açıklamalar

"Memleketin çocukları hayali düşmanlarla birbirine kırdırıldı."

Binlerce fidan hayatlarının baharında ya suçunu bilmeden hapislerde yattı ya da idam edildi.

Aynı çorbaya kaşık sallayan kardeşler birbirine düşman edildi.

12 Eylül darbesinin mağdurları o dönemde yaşadıkları acıları TRT Haber'e anlattı.

"Memleketin çocuklarını toy çocuklarını temiz çocuklarını hayali düşmanla birbirine kırdırtacaksınız, onun üstüne saltanat sürecek yıllarca kahraman edasıyla saltanat süreceksiniz. Bunu belki millet affederdi bilmediğinden ama kesinlikle Yüce Mevla'nın affetmeyeceğini biliyoruz."

12 Eylül darbesinin mağduru Muzaffer Üçyıldız o dönemde yaşananları işte böyle özetliyor.

12 Mağduru Celal Bayrak ise o günleri, "Cezaevlerinde gerçekten çok ağır işkenceler gördük biz. En normal olan ne mesela iki kişi sohbet ederken biraz sonra isminiz okunuyordu. Aşağıya iniyordunuz en az on beş asker ellerinde joplar jopun nerden geldiğini bilemiyorsunuz. Biri iniyor biri kalkıyor." sözleriyle anlattı.

İnsanlık Dışı Muamelelere Tabi Tutuldular

Celal Bayrak şöyle devam etti:

"İnsanın hatırlarken bile son derece ürpereceği şeyler yaşadık. Bir Türk askeri değil bir insan bunu yapması mümkün değil. Bunlar anarşist. Nasıl olsa bunlar anarşist içinden fareleri çıkartıyorduk yemekten. Bilerek atılmış ondan sonra böcekler."

Zonguldaklı Çetin Yılmaz da mağdur olan binlerce insandan sadece biri.

12 Eylül mağduru Çetin Yılmaz, "4 Nisan Çarşamba günü Ankara'da 12 Eylül sorumluları hakkında açılan dava var. Ben de bu davanın müdahiliyim. Bu davaya katılacağız." dedi.

Gözaltında gördüğü işkenceden dolayı 1 buçuk yıl sakat kalan Yılmaz cuntacılardan hesap sorulmasını istiyor.

Çetin Yılmaz, "Kenan Evren'in darbeci ve cuntacı bir Cumhurbaşkanı olarak değerlendirilebilmelidir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığından kazandığı avantajları elinden alınmalıdır." dedi.

Yozgatlı Mehmet Torun o dönemde ülkenin kamplara bölünerek darbeye ortam hazırlandığını söylüyor.

O da o günleri şöyle anlattı:

"O dönemde kavga ettiğimiz, birbirimize vurduğumuz, vurdurttukları insanlarla, solcularla arkadaşız. Kardeş gibi geçiniyoruz. Geliyor onlar bizim masamıza oturuyor, biz onların masasına oturuyoruz. Demek ki bir suni kardeş kavgası yarattılar ve bu projeyi uyguladılar, sonunda da ihtilali gerçekleştirdiler."

Darbe mağdurlarının beklentisi, sorumluların 4 Nisan'da sanık sandalyesinde oturup adalete hesap vermesi.

TRT Haber