1. YAZARLAR

  2. Sami Suruş

  3. Türkiye ve Irak Kürtleri: Siyasetin aciz kaldığını petrol yapabilir mi?
Sami Suruş

Sami Suruş

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye ve Irak Kürtleri: Siyasetin aciz kaldığını petrol yapabilir mi?

09 Haziran 2009 Salı 11:30A+A-

Irak gibi gergin bir ülkede petrol zenginliği, anlaşmazlıklar, çekişmeler ve savaşlar çıkarmanın temel kaynağı oldu.

Geçen dönem boyunca siyasi etkenlerin kendi petrol zenginliklerine sahip olma haklarından beslenmelerini engellediği Irak Kürtleri, Irak anayasası doğrultusunda petrol çıkarma ve pazarlamakta başarılı olmaları sonrası petrolden farklı şekilde yararlanmakta kararlılar. Burada anlaşmazlık noktası, petrol zenginliğini sadece kendi ekonomik güçlerinin gelişmesi için değil, aynı zamanda bölge ve dünya ile uyum kurmak ve Türkiye gibi bir devletle ortak kalkınma programlarına girerek yeni köprüler atma yönünde kullanma amaçlı Kürt girişimlerinde ortaya çıkıyor. 2011 yılıyla birlikte büyük miktarda doğalgaz üretimi için bir şehir kurulması hazırlıkları devam ediyor. Erbil'in güneydoğusundaki Hurmale'de gaz projesinin toplam değeri 8 milyar dolara varırken aralarında Türk, Avusturya ve Macaristan şirketlerinin de bulunduğu Avrupa şirketlerinden ve Birleşik Arap Emirlikleri şirketinden oluşan bir konsorsiyum faaliyetlerini sürdürüyor. Proje, Kürt doğalgazının Türkiye topraklarıyla -Azerbaycan'dan Avrupa'ya doğalgaz taşıyan- Nabucco boru hattı kanalıyla Avrupa'ya pazarlanmasını hedefliyor.

Her halükârda Kürtler ile Türkler arasındaki ilişkiler klasik ve modern dönemi içinde büyük oranda sorunlar gördü. Taraflar arasındaki ilişkilere hükmeden tarihî güvensizlik havası, Türkiye'de yasaklı PKK savaşçı gruplarının Irak'ın Kürdistan dağlarına konuşlanması krizinin yanı sıra taraflar arasında Irak'taki Kürt federasyonuyla ilgili siyasî anlaşmazlıklar, Türkmen azınlığına yönelik tutum, Kürtlerin Irak hükümetiyle çekiştiği Kerkük sorunu bu sorunlardan. Aslında taraflar siyasî ve diplomatik araçlarla bu sorunları aşmak için büyük çaba harcadı. Ayrıca Washington bu hususta somut bir rol oynadı. Fakat bu çabalar ve roller geçen yıl boyunca Türk-Kürt ilişkilerinde belirginleşen sükûnete rağmen pratikte somut bir sonuç getirmedi. Dikkat çekici bir hızla alana giren petrol bu sorunları çözmek için değil, Ankara ile Erbil arasında siyasetin aciz kaldığı bir yolla işbirliğinin parlak bir geleceğini inşa etmek için hazırlanıyor. Bu bağlamda Kürt bölge hükümetinin Doğal Kaynaklar Bakanlığı'nın iki petrol alanında halihazırdaki üretim kapasitesinin gelecek yıl içinde 200 bin varilden 450 bin varile ve 2012'de ise 1 milyon varile çıkarma planı yapması petrolün bu bağlamdaki gücünü artırıyor. Doğalgaz açısından ise hazırlıklar üretim ve pazarlama miktarının 2014 yılında günlük olarak 1,5 milyar metreküpten 3 milyar metreküpe çıkarma yönünde sürüyor. Bu durum Irak Kürt bölgesinin bölgedeki en büyük doğalgaz üreticilerinden birine dönüşmesini garanti ediyor.

Kendi içinde sürekli olarak dikenli bir Kürt çıkmazı yaşayan Ankara'nın, petrolüyle zengin Kerkük'ün Irak Kürtlerinin kontrolüne bırakılmasının Kürtlerin kendi bağımsız devletlerini ilan etmelerine destek olacak ekonomik dinamikler sağlamasından endişelendiği biliniyor. Ayrıca Türkiye böyle bir gelişmenin, hatta Kürtlerin Irak'ta büyük petrol zenginliğine ve paralara sahip olmasının Kürtler nezdinde ayrılıkçı eğilimleri teşvik etmesinden de endişe ediyor.

Bu yüzden Türkiye geçen üç yıl boyunca Irak anayasasının 140'ıncı maddesini reddetti. Bu madde Kerkük'te nüfusun kendi şehirlerinin Irak Kürdistan bölgesi haritası içine alınması konusundaki tercihlerinin bilinmesi için bir referandum yapılmasını öngörüyor. Aslında Irak hükümetinin Kerkük sorununun anayasa yoluyla çözülmesi konusunda geçen üç yıl boyuncaki yavaşlatmasının en önemli etkenlerinden biri de bu maddeye yönelik Türk muhalefetiydi.

Irak Kürdistan'ında inşaat, köprü ve yol yapımı, elektrik ve gıda maddeleri sektörlerinde faaliyet gösteren 400 Türk şirketinin çalıştığı doğru. Ayrıca Irak Kürdistan'ıyla olan Türk ticaret hacminin geçen bir yıl içinde 3 milyar çıtasını aştığı da bir gerçek. Fakat dahası Kürtler taraflar arasındaki ticaret ve ekonomik ilişkileri petrol ve gaz sektörünün dışında gelecek yıl 5 milyar dolara yükselterek ve daha fazla Türk şirketini Irak Kürdistan'ında petrol ve gaz sektörlerinde yatırım için teşvik ederek Türkiye ile esaslı ticari ortağa dönüşmek istiyorlar. Zira Türkiye Kürtlere göre ABD güçlerinin Irak'tan çekilmesi durumunda kendi hususiyetlerini savunma noktasında ABD'nin yerini alabilecek bölgesel devlet. Ayrıca Türkiye, Kürtlerin ekonomik ve ticarî çıkarlar kanalıyla Avrupa'yla bağlantılarını güçlendirmeleri için olumlu etkene dönüşmeye uygun.

Sözün özü, dağların zirvelerinden inmelerinin üzerinden yirmi yıl geçmeyen Kürtler ekonomik, ticarî ve kültürel işbirliği kanalıyla Türkiye ile bütün ayrılık sebeplerini ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu durumun bir yandan kendileri, Irak ve Türkiye için, diğer yandan Ortadoğu bölgesinin doğusunda güvenlik, istikrar ve demokrasi için bir kazanım oluşturduğuna kanaat getiriyorlar.

Londra'da Arapça yayımlanan El Hayat gazetesi, 7 Haziran 2009

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT