1. YAZARLAR

  2. Yaser ez Zeatira

  3. Tunus ve Mısır sonrası adaylar
Yaser ez Zeatira

Yaser ez Zeatira

Yazarın Tüm Yazıları >

Tunus ve Mısır sonrası adaylar

15 Şubat 2011 Salı 00:22A+A-

Köklü değişimler değil, gerçekçi reform amaçlı halk hareketliliği büyük bir petrol ülkesi de dâhil birçok ülkeyi kapsayacak. Reform çağrılarına yanıt verilmemesi insanları köklü değişim talebini benimsemeye sevk edebilir.

Arap dünyasında birçok insan Tunus ve Mısır'da yaşananların tekrarlanacağı bir sonraki aday ülkeyi sorguluyor ve cevap bazen analiz şeklinde geliyor, bazen de temenniler şeklinde. Burada sorgulayanlar uyruklarına göre ve bazen siyasi tutumlarına göre farklılık arz ediyor. Analizi temennilerle karıştıranlar da bu yazının dışında değil.

Öncelikle bazı rejimlerin halkına verdiği ödünlere dikkat çekmek gerekli. Bu ödünleri çoğu kimse birkaç hafta öncesinde yani Tunus devrimi öncesinde tasavvur edemezdi. Bu ödünlerin başında Yemen rejiminin muhalefete verdiği ödünler geliyor. Bir dizi değişim veya reform da cabası. Bu bağlamda analizi temennilerle karıştırma olasılığını inkâr etmemekle birlikte Yemen'in adayların başında olabileceğini düşünüyoruz. Kanımca Yemen, Tunus ve Mısır'dan önce bir yamaya değil, köklü değişime adaydı. Zira bizler ülkeyi bölünmenin eşiğine getiren bir rejim karşısındayız. Bu rejim sadece Arap ülkelerinde değil, dünyanın bütün ülkeleri arasında en kötüsü sayılan yolsuzluk sebebiyle vatandaşlarını fakirleştirdi.

Aslında devlet başkanının görev süresini uzatmama ve görevi oğluna bırakmama yönündeki sözleri muhalif güçler tarafından ciddiye alınmamalı. Zira bu başkan daha önce de başkanlık için aday olmayacağı vaadinde bulunmuş ve ardından geri dönüp aday olmuştu. Burada bazı arkadaşlarımla iki konuda bahse girdiğimi hatırlıyorum. İlki Yemen devlet başkanının aday olmayacağı sözü ve ikincisi Libya liderinin oğlunun siyaseti bırakacağı sözü. Her iki konuda da bahsi kazanmıştım ve bu tür vaatlere inananların olmasını garipsemiştim. En azından Tunus ve ardından Mısır devrimleri öncesinde.

Şimdi halihazırdaki şartların gölgesinde vaatlerin doğru veya yalan olduğunu kesin söylemek zor görülüyor. Zira bu vaatler içerideki halkçı hareketliliğe ve ardından yerel, bölgesel ve uluslararası şartlara dayanacak. Fakat rejimin yıllardır kullanılan aynı araçlarla değişim için kendi haline bırakılması, gelecek yeni başkanın öncekinin nüshası olacağı anlamına gelir. İktidar partisi de ülkede her şeye egemen olan aynı parti olacaktır. Yani muhalefet güçleri vaatler ne boyutta olursa olsun kapsamlı değişimde ısrar etmeyi sürdürmeliler. Başta Müslüman Kardeşler hareketi olmak üzere muhalif güçler tereddüt ve korku duvarını kırarlarsa bu değişimi yapabilirler.

Değişime aday ikinci ülke ise Libya. Burada rejim bazı alaycı açıklamaların yanı sıra son haftalarda sessizliklerini satın almak için insanlara bazı rüşvetler vermeye çalıştı. Bu rüşvetler susmanın değil, kınamanın sebebi olmalı. Çünkü ödenen paralar albayın ve ailesinin değil, çoğunluğu Libya halkının istifade etmediği maceralarda harcanan ülkenin parası. Libya'da Tunus ve Mısır sonrası insanları sokağa çıkamaz kılan felaketler olması oldukça garip bir durum. Ortada vatandaşlarına Avrupa'nın en zengin ülkelerindekine benzer ekonomik şartlar vermesi gereken kaynaklara sahip bir ülke var. Bu ekonomik şartlar gerçekleşmedi. Sınırlı bir grup, iktidarı ve serveti elinde tutuyor ve insanlar zor şartlarda yaşıyor. Adalet, özgürlük, çok sesliliğin yokluğu ve ayan beyan görülen yönetimin babadan oğula geçmesinin işaretleri de önemli.

Geçmişte rejim insanlara devrim, milliyetçilik ve özgürlük satıyordu. Bu çevrelerden çıkmak ve adının terör dosyalarından silinmesi için bütün bu ağır bedelleri ödemesi sonrası insanların bu içinde yaşadıkları şartlara karşı sessiz kalmasının haklı gerekçesi kalmadı. Bu doğrultuda insanlar gelecek dönemde harekete geçebilir. Tabii tıkanıklığı giderecek bir dizi reformlar olursa başka. Bu reformlar da büyük oranda pek beklenmiyor.

Bu iki devletten sonra aday listesine giren başka ülkeler de var. Korkunç servetine rağmen sefalet içindeki Cezayir bu ülkelerden. Belki de doksanlı yıllardaki şiddet endişesi hızlı patlamayı engelliyor. Köklü değişimler değil, gerçekçi reform amaçlı halk hareketliliği büyük bir petrol ülkesi de dâhil birçok ülkeyi kapsayacak. Reform çağrılarına cevap verilmemesi insanları köklü değişim talebini benimsemeye sevk edebilir. Ürdün gazetesi El Düstur, 14 Şubat 2011

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT