1. YAZARLAR

  2. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

  3. Okuyucularla Hasbihal
SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

Yazarın Tüm Yazıları >

Okuyucularla Hasbihal

16 Mart 2018 Cuma 09:54A+A-

Bu satırların sahibinin uzuuuun yıllardan beri, bir âdet halinde  ‘Okuyucularla Hasbihal..’ sohbetleri yaptığımı, bu kalemi takib edenler bilirler. Ancak, son birkaç aydır bu geleneği durdurdum.. Çünkü, ya, yorum yazan veya soru soranlar belli kişiler haline gelmeye başladı, ya da sadece İran, Kürd Meselesi vs. gibi konulardaki yorumlarla sınırlı kaldı. Ve bazan da eleştiri adâbının sınırlarının zorlandığı görüldü.  

Ancak, birçok yorumlarda dile getirilen görüşlerin paylaşılacak derecede önemli olduğ da ortadaydı. Bu yüzden, bu sohbetleri yeniden başlatmak ihtiyacı doğdu. Umarım, yukarıda zikrettiğim mahzurlarla tekrar karşılanmaz. Ayrıca, yorum yazanlar, isimlerini yazmaktan kaçınmak gibi bir yüreksiz tavır sergilemekten de vazgeçip isim ve soyadlarını doğru olarak yazarlarsa, daha sağlıklı bir tavır sergilemiş olurlar.

Bu hatırlatmadan sonra ‘Okuyucularla Hasbihal’e geçebiliriz.)

*
(14 Mart tarihli ve ‘Cumhûr’un başkanının cumhurdan kopması mı isteniyor’ başlıklı yazı etrafında..)

  • -Ramazan / 14 Mart 2018, Erdoğan'ın bozkurt işareti yapmasını eleştireceğinize "büyükşehir belediyesi MHP’nin elinde olan Mersin'de" diyerek adeta bir hikmet bulmuşsunuz bozkurt işaretine.
    Madem rüyada görseydiniz inanmazdınız, o zaman kendisinin milliyetçi bir çizgiye kaydığını söylemek daha uygun olmaz mıydı?
  • *SEÇ:…

-İsmail / 15 Mart 2018, Yahu illâ "Yuh" mu çekmeli eleştirmek için?
‘Yanlış yapmak hakkı’ diyor.. Sonra da ‘rüyamızda görsek inanmazdık diyor, eleştirmiş oluyor. Yazar olarak böyle bir yöntem benimseyemez mi biri yani? Sonuçta, ne yanlışa doğru diyor, ne doğruya yanlış diyor. Eleştiri dozunu/sertliğini de bırakın da kendisi belirlesin..
Selahaddin ağabeyin sık sık haksız düzeyde eleştirildiğini düşünüyorum..

  • -Ferideddin / 14 Mart 2018, Evet dünya artık korkular dünyası olmuş, sosyal medyada bir şey yazıyorsun hemen gelip seni canlandırıyorlar. Yargılama falan yok, olağanüstü hal gerekçesiyle istediklerini içeri atıyorlar.
  • -bekir ziya / 14 Mart 2018,Binali Bey kurtbaşı işareti yaptiginda yadirgamistim, simdi de yadirgadim. Bu tür hareketlere de hic mi hic gerek yoktur.

(İslam’ın güncelleştirilmesi konusundaki son tartışmalar etrafında..)

 

-Celal el’amedi / 12 Mart 2018,Evet burada yanlış olan 8 mart gibi laik kesim tarafından ayyuka cikarilan bir zemini basamak yapıp belli bir kesime mesaj vermektedir. Nureddin hocanın ifadelerinde bazı eksiklikler olsa da bu zemine kurban edilmemeliydi. Sonra özerk olması gereken ulema ve diyanet sınıfını etki altına almak ta tehlikelidir.
Risalei nurdan 'Kuranin her asırda tazeliğini koruyor' iktibasi/hakikatı teori değil hakikattir. Bunun için tefsir usulu ve ulûmu kuran kaynaklarına bir göz atmanıza fayda vardir.
Ayrıca akgündüzü c.başkanının ifadeleri karşısında tatlı sert ifadelerle boşa çıkarma girişimi siritiyor.

*SEÇ: Yazıda, Tayyib Bey'e de sorum var, başkaları da 'korkmayın..' dediğinizde 'birileri de işte korkmuyoruz..' diye görüşlerini aktardıklarında n'olacak diyorum.
Akgündüz'ün görüşlerinde de kendi içinde tenakuz var demek, ona saygısızlık mı? Hele de 'tadlı sert ifadelerle onu boşa çıkarma çabası sırıtıyor' sözünüzde ‘sırıtan’ başka bir şey daha yok mu?
Sonra, filan kişinin ifadelerinde eksiklikler olduğunu söylediğiniz gibi, onların yazılmasını niye karşı cebhenin eline bırakıyorsunuz.. Ona da yazın, itirazlarınızı.. Ama ‘sırıtıyor..' gibi kelimeleri kullanmadan, sınırları koruyarak..
'Nâss konularında ictihada yer yoktur..' sözü, daha çok, Mecelle'nin hükümlerini korumak için dile getirilmişti. Kaldı ki, Mecelle bir kutsal metin değil.. Kur'an'daki hükümlerinin yorumlanmasına, tefsirine gelince.. Akgündüz'ün sözlerinden altını çizdiğim satırlarında, hükümlerin büyük bir kısmının tefsirinin kimlere bırakıldığını bir daha okuyunuz..
Risale-i Nur'dan bazı aktarımları teorik olarak ifade etmek ne redddir , ne tahfiftir; siz teoriden neyi anlıyorsunuz ki?

O söz, sadece pratiğe nasıl geçirileceğine dair bir nazarî muğlaklık olduğuna işarettir. Ama, pratiğe geçirilmek istendiğinde görüldüğü gibi hemen itirazlar yükseliyor; Tefsir usûlü, ve ulûm-i Kur'an'a bakılması gibi tavsiyelerle.. Tavsiyeleriniz için yine de teşekkürler.. Kendiniz de unutmayız, o tavsiyeyi ve hangi ehil bilinen kimlerin nelerden ne mânâlar çıkardıklarını görünüz..

 -Akın MORÇOL / 12 Mart 2018, Emevi ve Abbasi Saltanatlarının oluşturduğu paradigmanın Din Anlayışı ve muktesebatı ile Din Allaha has kılınamaz ve İslamı da Asrın İdrakine söyletemeyiz.
Merhum Âkif ne güzel söylemiş; “Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhâmı / Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı”
Aslında "Güncellenmesi" gereken fıkıh yada içtihadlar değil, kafalar ve zekaların güncellenmesi gerekiyor; daha doğrusu Kur'an ile formatlanması; aksi durumda bu tartışmalar sürüp gider.Bu da çok zor ve zaman alan bir süreçtir tabii ki.

  • -pirifani / 11 Mart 2018, dine karsi din ne demekmis musahhas olarak ogrenmek isteyen, bahsettiginiz iki yazari okuyabilirler. bazi cemaatlerle aralarinin iyi olmasi ve kitablarinin satilmasi herseyi izah ediyor. davudoglu kitabinda alimleri tabakalara ayirdigi bolum pek yaman. Kuran’ı âlimler bile anlamaz. âlimler bile onceki tabakanin âlimlerini anlamaz. İslam’in pavluslari kitabinin eksik kalmis bolumu, bu zat olsa gerek.
  • -Hayreddin / 11 Mart 2018, Ahmet Akgündüz’ün yazısını buldum ve okudum. Herhangi bir çelişki yok; gayet tutarlı ve doğru bir şekilde konunun esaslarını özetlemiş. Tayyib beyi korumak ve kollamak refleksiyle herkesin çelişki içinde olduğunu söylemek ise gerçekten bir talihsizlik. Tayyib beyin infiale yol açan sözü “İslam güncellenmeli...” idi ve bu sözün kapsamına nassla sabit fıkhi hükümlerden itikadi hükümlere kadar pek çok şey de girebilir. Akgündüz ise, “mevrid-i nass’ta içtihada mesai yoktur” (Nass ile hükmü belirlenmiş konularda içtihada yer yoktur) ilkesini hatırlattıktan sonra, ulemanın içtihadına kalan konularda zaman içinde şartların değişmesiyle içtihadların da değişebileceğini söylüyor. Doğru olan da bu değil mi? Hal böyle ilken, ‘eleştirenler de çelişki içinde..’ demek, hakikatın anlaşılmasına hizmet eder mi? İyi ki, sultana karşı hakikatı haykıran ilim adamlarımız da var. Elhamdülillah. Yazar taifesinden de bu yiğitliği beklemek en tabii hakkımızdır.
  • *SEÇ: Bir günlük yazının sınırları içinde o çelişkileri göstermeye çalıştım. Yok diyorsanız, o da sizin görüşünüz.. Güncellenme konusundan neyi anlıyorsunuz?
    Akgündüz de tefsir ve yorumu başkalarına bırakmıyor mu yazısında..
    'Yazar taifesi' dediğiniz kimseler de başkaları kadar görüşlerini ortaya koymak hürriyetine sahibdirler herhalde.. Ama illâ sizin gibi düşünmek zorunda değildir, kimse..
    'Sultana karşı hakikati haykıran ilim adamları'nın, 21. yüzyılın siyasî müceddidi ilanına da bir itirazınız olmayacak mı? Müceddid ise.. Herhalde müceddidlere dinî olan ve olmayan gibi konularda özel alanlar açmıyorsunuzdur, laik anlayışla...
    Ayrıca, Tayyib Bey'e, tıpkı kemalist-laikler gibi 'sultan' yakıştırmasında bulunmanız hoş bir şey olmasa gerek..
  • -Hanefi / 10 Mart 2018, Cumhurbaşkanı üzerinden başlatılan bu tartışmada cumhurbaşkanının sözlerini onun Kur'an'da nasla sabit olan hükümleri kast etmediği şeklinde savunmaya geçenler, kendilerini komik bir duruma düşürdüklerinin farkında mıdırlar.!!! Varsın cumhurbaşkanı bu sözlerinden Kur'an'da nasla belirtilen hükümleri kast etmemiş olsun, ne olacak? Yarın o hükümler devlet nezdinde uygulamaya mı geçirilecek. Neticede bu ülke laik bir ülke ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı Mursi'nin cumhurbaşkanı olduğu yıllarda Mısır'a yaptığı bir ziyarette Mısır için de laikliği önermişti. Bu öneri de Kur'an'anda nasla belirtilen hükümlerin uygulamadan kalkmasını gerektiriyor zaten!!! Tüm bunlar ortadayken bu kadar tiyatroya ne gerek var?!

-bir gurbetci / 11 Mart 2018, Bu yaptığınız tesbit doğru olsa da Türkiye'nin laik bir ülke olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz.
Mısırın laik olmadığı da sadece kanunlarda yer almamasiyla açıklanamaz.
Ne diyordu amerikanın Irak Valisi: ‘Irakta benim onayimla şeriat ilan ediliyor.’
Bu hayatın acı gerçeklerini görmek gerek.
Şeriatın gelmesi için şeriata tâbi olacak bir halk lazım.
Bu halkın ne kadar da olsa yüzde 99’u müslüman olması hepsinin şeriatı kabul edeceği gerçeğini göstermiyor.
Mısır’da gördük ki selefi Nur Partisi en önde, Mursi’yi sattı.

  • --Abdurrahman / 10 Mart 2018, Erdoğan, “İslamcı olanlar atılıyor, İslamcı olmayanlar getiriliyor” deniliyor. Bir siyasi partinin çalışmalarında, İslamcı olmak ya da olmamak şeklinde bir ayrım yapmak zaten yanlış. Biz tekkeye mürit aramıyoruz ki.' demişti.
    Tekkeye mürit aramıyan siyasilerin, dini otorite gibi vaazlar vermesini nereye koyacağız!
  • -bingollu / 10 Mart 2018, Bir anlığına bu sözleri kılıçdaroğlu'nun söylediğini varsayalım?
    Yine aynı şeyleri yazar mıydınız? Cevabı ben biliyorum.
    Yazmazdınız aksine adamın... neyse
  • *SEÇ12 Mart 2018: 'aynı sözü , muhalefetten filanca söylese..' diyorsun..
    Hangi muhalif diye sorarım, önce.. Elbette sadece söze değil, sözün sahibine de bakarım.. 'Bu değerlerin içinde olan birisi mi, yoksa bu değerlere karşı savaş açan yüzyıllık bir çizgi içinden birisi mi?' diye?
  • -Akın MORÇOL / 10 Mart 2018 Güncelleme Üzerine..
    Nimetten (Kur'an) uzaklaşmış,dağılmış,parçalanmış,zillete düşmüş Ümmetin Çocukları olarak yeniden İzzete,Dirilişe,Yükselişe,hikmete erişmek için Kur'an'la inşa olup,her türlü hurafe,bid'atlerden,zihinsel ve eylemsel kirlilikten arınarak kendimizi güncelleyip, ıslah /ÖZE DÖNÜŞ İnkılabına ihtiyacımız var..Haydi BİSMİLLAH..
  • bekir ziya / 10 Mart 2018,Keske bu konu N.Y. vesile edilerek gundeme gelmeseydi. Bu acidan sıkıntılı olmus ve 2. bir aciklama yapmak durumunda kalinmistir. Daha guncel meselelerde aciklanmayan gorusler, kadinlara daha fazla ozgurluk soz konusu olunca gundemlesmis ve hic iyi olmamistir. Kadinlara ozgurluk adi altinda yapilan pozitif(!) ayrimciliklar hem bosanmalari hem de kadin cinayetlerini tetiklemistir. Bunlari gormeden her aykiri konusani mahkum etmeye calismak ilerde Batililarin dustugu cukura bizi de dusurecektir.

( 3 Mart  tarihli ve ‘Sapıklık sınır tanımıyor diye çaresiz miyiz?’ başlıklı yazıyla ilgili..)

  • -YUSUF OTAKÇI / 03 Mart 2018 Selamlar,
    1-Akıllları belden yukarıya çıkmayan bazı müptezeller, bu gün gündemde olan tacizler, istismarlar, cinsel yanlışlar konusunda -kendi ayıplarını, hayat tarzlarını normal göstermek için- başkalarını, özellikle dinî duyguları ağır basanları eleştirmeye çalışıyor. Bunların amacı toplumun ahlâkını korumak değil, "biz ıslah edicileriz" diyen bozguncular.

    2- Afrin'de 8 askerimizin şehadeti sırasında bazı kimseler "bu ölüler neden az, biraz daha fazla olsun ki; vatandaş öfkeden isyan etsin, hükumete baş kaldırsın" modunda idiler. Hatta bu amaç için, silah alıp Afrin'de mehmetçikleri şehit etmeye gidecek kadar kendilerini kaybettiler. Tamam savaş olmasın, kimse canından / malından olmasın. Ancak meselâ "TSK sivilleri öldürüyor" diyenlere; hattâ CHP m.vekili Bozkurt'un 16 Nisan referandumu sırasında "..bunların sülalesini denize dökeriz.." tehdit, tahriklerine karşı da Akit tv'ye uygulanan yaptırımlar uygulandı mı.

    3)İsminin baş harfi ve soyadının tamamını yazarak bahsettiğiniz şahıs için "..ki sizin yetiştiğiniz aile ve kültür atmosferine de aykırıdır." sözünüzde belirttiğiniz gibi o artık Maykıl Ceksin gibi çıktığı yumurtadan çok uzaklarda, beyaz Türkler arasında. Yetiştiği toplum kesimlerini aşağılasın ki, sığıntı olarak durduğu yerdekiler ona değer versin.

    -Akın MORÇOL / 19 Şubat 2018, Kitabın ortasından bir analiz.. Evet kavmiyetci cereyanların manyetik alanına düşülüyor.. En çok da kürtcü müslüman tipolojisi bu alana düşüyor, farkında bile olmadan..
  • -Ramazan / 19 Şubat 2018, Boyle bir değerlendirmeyi hiç beklemiyordum sizden. Ne zamandan beri Kızılelma ilayi kelimetullah olmuş? Hani Erdoğan Afrika gezisinde laikliğe de davet ediyordu o da mı ilayı kelimetullah?
  • *SEÇ:/ 19 Şubat 2018, O sözü, Kızılelma'ya ben yakıştırmıyorum.. Bizzat cumhurbaşkanı söylüyor.. Böylece de bir sembol kelimeden kendisinin ne anladığını ortaya koyuyor. böyle bir sahiblenme doğru mudur, o ayrıca tartışılabilir. Ancak siyasetçilerin tasarrufları bizim istediğimiz gibi olmaz. Nicelerimiz de , 'Bismillah ya Allah, Allah'u Ekber'i birileri sahiblendiler diye, o ibareyi söylemez hale gelmişlerdi.. Ama, 15 Temmuz'dan sonra hemen herkes onu sahiblenince, eski sahibler de büyük kitlenin içinde eridiler.
    Mısır'da 5 yıl öncelerde yapılan o konuşmanın yanlışlığını böyle bir kelimeyle değil, uzuuun bir makaleyle bizzat kaleme almış birisine bunu sormanız ilginç.

    *
    -Mustafa / 19 Şubat 2018, Nasıl bir ilayi kelimetullah ki zulmün yüz kat daha fazla olduğu Doğu Guta'yı görmezden gelip Afrin'e girmeyi tercih ediyor.?
  • Türkiye Şam’a girsin demiyorum ama hükümete yakın çevreler Doğu Guta'yı yeteri kadar gündemleştirmiyor bile. Bir de sınırlarını korumak şu "uluslararası hukuk" o kadar muğlak ki Filistin topraklarını işgal eden İsrail'e bile yeni işgal meşruiyeti veriyor.

*SEÇ: Doğu Guta dediğiniz, Şam'ın yüzbinlerin yaşadığı bir semtidir ve Türkiye'ye yüzlerce km mesafe uzaklıktadır. Türkiye, kendi sınırındaki 10-15 km. derinliğe bile ancak, kendisine yönelik saldırıları etkisiz hale getirmek hakkının uluslararası hukuktan kaynaklandığına dayanan bir devlet refleksiyle gidebilirken ve bütün Batı dünyası da karşısına dikilirken, sizin Türkiye'den Afrin'e değil de Doğu Guta'ya müdahale edilmesini istemeniz!!? Kaldı ki, Doğu Guta Mes’elesini dünyaya duyurmaya çalışan devlet olarak Türkiye’den başka kim var ve bu konuda defalarca Putin’le görüşme yapmadı mı ve yapmıyor mu Erdoğan?..

-Erhan / 19 Şubat 2018, Cumhurun başı ‘tek millet’i anlatırken, o kitlelere, ısrarla, ‘türk, kürd, arab, laz, çerkez, boşnak, arnavut, gürcü, roman’ vs..hepimiz tek milletiz!.’ derken Türk milletini mi kastediyor, İslam milletini mi? İslam milletini kasdediyorsa, bir insanın soyu nasıl onu müslüman yapıyor? Bu ülkedeki gayr-ı müslimler nasıl o milletin içine giriyor? Cumhurun başının kasdettiği "hepimiz Türk milletiyiz"dir. Bu tarife her şey uyuyyor. Dindarı, laiki gayr-ı müslimi vesairesi... hepsi Türk. Bundan dolayı yazı başlığının dediği gibi milliyetçiliğin manyetik alanındayız maalesef

-SEÇ: Siz Erdoğan’ın konuşmalarını dinlemiyorsunuz galiba.. O gayrimuslimlerin , Hristiyanların ve Yahudilerin de ayrı birer millet olduğunu, Müslümanların da ayrı bir millet olduğunu  daha geçenlerde Kk’ya karşılık verirken dile getirmedi mi?

-ömer altın / 19 Şubat 2018 , Fransız devrimi ile ortaya çıkan ulus devlet anlayışı AB de ikinci dünya savaşından sonra son bulmuş.AB oluşmaya başlamış. Rusyada gorbaçovla başlamış şimdilerde bitmiş. İslam coğrafyasında özellikle komşu ülkelerimizde yeniden ulus devlet fikri empoze edilirken. ta 2019 da yapılacak başkanlık seçimi için şimdiden bu süreçte ittifaka ne gerek vardı. akabinde afrinle özdeşleştirilmeye çalışılan semboller ve söylemler neyin nesi. ümmet kültürüyle yoğrulmuş osmanlı bile diriliş,payitaht vs. dizilerle türk ırkını merkezine alan bir ulus inşası görünümü verdirilmektedir.Türkiyenin ev Ümmetin tek kurtuluşu ümmet vahdetidir. Ak partinin tek reçeteside budur. ittifakın zamanlaması ve sonrası endişe vericidir.

  • (14 Şubat tarihli ve Sokak kabadayısı ağzıyla konuşmak başlıklı yazı..)
  •  
  • -mehmet kural / 15 Şubat 2018,Ana muhalefet partisinin liderliğini yapan bir kişinin alternatif politikalar üretmek yerine seviyesizliği tercih etmesi başarısız lığının sonucudur.iktidarın net tavrı ve eylemleri var.tüm terör örgütlerine ve hamilerine karşı savaşırken CHP terör örgütlerine yakınlığını sona erdirememektedir.
  • -Berat / 14 Şubat 2018, Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri elbette normal karşılanacak sözler değildir. Ancak Erdoğan'ın "Serseri mayın gibi ortalıkta dolanıyor. Kime bulaşacağı belli olmuyor. Türkiye'nin bunca sorunu varken bu namus ve şeref fukaralarına yanıt vermek, vakit harcamak bana zül geliyor" şeklindeki sözlerine mukabil söylendiği gayet açıktır. Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu ve partisine yönelik namus ve şeref yoksunu olarak nitelediği bu sözleri görmeyip, sanki Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri defacto bir şekilde söylemiş gibi göstermek etik-adil olmasa gerektir. Bu bağlamda ya her iki siyasi figürü de sokak kabadayısı olarak göstermek, ya da bu konuda susmak daha adil olurdu diye düşünüyorum. Wesselam...
  • *SEÇ: / 15 Şubat 2018, KK'nın ağır eleştirilerini, (Erdoğan'ın, "... Türkiye'nin bunca sorunu varken bu namus ve şeref fukaralarına yanıt vermek, vakit harcamak bana zül geliyor" şeklindeki sözlerine mukabil söylendiği gayet açıktır) diyorsunuz..
    Bu sözleri o şekilde söylemişse ona da yakışmaz. Ancak , benim dinlediğim son konuşmasında Erdoğan, 'sende eğer siyasî ahlâk varsa..' diye şartlı bir cümle ile sert eleştiriler yapıyordu..Ve eleştirilerini de, KK'nın İstanbul İl başkanlığı'na getirdiği bir kadınla, partisinin yönetimine getirdiği bir başka kadının sosyal medyada yazdıkları cümlelerde yer alan ve müslümanların temel değerlerine savaş mahiyetindeki sözleri üzerine yapıyordu..
    KK ise, öyle 'siyasî ahlâk' gibi bir sınırlama veya frenleme yapmaksızın, ve cumhurbaşkanının ismini de zikrederek 'şeref ve haysiyeti olmayan' diye saldırıyordu.
    Anlaşılıyor ki, gerilimi tırmandırmak istiyordu.
    Evet söylediğiniz gibi, ikisinin uslûbunun da eleştirilmesi istenebilir. Ve Erdoğan da hatasız ve eleştirilemez değildir ve yeri geldiğinde, usûlünce ve uslûbumca onu da eleştiririm. Ama, şahsen, benim aslî inanç değerlerimi paylaşan birisi ile, benim değerlerime ideolojisiyle temelden düşman olan bir kimseyi bir tutup, ikisine birden aynı sertlikte eleştiri yapacak olursam, o zaman da zulüm yapmış olurum. Aynı değerleri paylaştığım insanı eleştirirken, müşfik olmanın gerekliliğini unutmam elbette..
    Kaldı ki, ötekine de kendi kullandığı ifadelerin bir kısmını bile almayarak, sadece bu ağır hakaret sözleriyle siyaset yapılmasının ülkeye bir fayda getirmeyeceğini söylemekle yetinip onun gibi ağır sözleri kullanmamışımdır.
  • -bekir ziya / 11 Şubat 2018, Abdulhamid evet, belki bircok hatalar.da yapmis bir padisahti fakat bugun baktigimizda kendisinin hallinden sonra koskoca devlet kusa donmus, Ummeti Muhammed 100 yillik bir esarete ducar olmustur. Sonuclari itibari ile bakmak bile yapilan isin vehametini gozler onune seriyor. Su da var ki, curuyen bir bedeni, tek basina iyilestirmesi de mumkun degildi. Ordu, siyaset, burokrasi, sermaye; curumusken yikim kacinilmazdi. Buna Sunnetullah diyoruz.
  • (10 Şubat tarihli ve 2. Abdulhamid yazısı üzerine..)
  • -Halid Yaran / 10 Şubat 2018, Âkif, Said Nursi ve Elmalı'nın samimiyet ve istikametleri ortadadır bir bildikleri var ki sultana karşılar.
  1. Şubat tarihli ve ‘İran ve Türkiye neyin peşindeler?’ başlıklı yazı etrafında..)

-memet kural / 10 Şubat 2018, tarihigerçekleri yansıtmaya çalıştığı bu makaleden istifade ettik.Kavgaya fesad ve iç savaşlara değil,ilahi rahmet birlik ve dayanışmaya ihtiyacımız var.

-Muhammed Akif Zengin / 09 Şubat 2018, İran'dan birşey çıkmaz.o kadar.

-Hacı Hüseyin ALTIN / 09 Şubat 2018,tamam da kardeş, türkiye osmanlıdan beri nerede duruyor. türkiye yok nato'suyla, yok ab'siyle şusuyla busuyla abd-yahudi ittifakının kullanım alanında değil de islam devleti olarak mı yönetiliyo acaba. daha şurada 5-10 yıldan beri ancak makulü yakalamaya çalışıyo. iran acem rüyası görüyo tamam, biz ne rüyası görüyoruz.

-Yasir / 09 Şubat 2018, Benim vicdanım diyor ki: "İran asla İsrail kadar tehlikeli değil, ama müslümanlar için Israil'den küçük, İran'dan büyük başka bir tehlike de yoktur." Şiilerin elbette muttakileri de vardır ama çoğunun gözünde Sünni bir müslümanın gayrı müslim birinden farkı yok, hatta daha tehlikelidir.

-kadir / 08 Şubat 2018,"iran israilden dah tehlikeleli" veya "suud israilden daha tehlikeli" veya " başkası israilden daha tehlikeli" oldukça, müslümanların sıffınleri devam edecek, cemel vakası tekrar edilecek ve hiç bir zaman müslümanlar bir karış toprağa hakim olamayacaklar. buna karşılık hep "yaşasın israil", "yaşasın siyanizm" ve "yaşasın ABD emperyalizmi" var olacak...allah müslümanları şii olmaktan, sünni olmaktan, vehhabi olmaktan, selefi olmaktan, tarikatçı olmaktan kurtarsın.
allah müslümanlara sadece MÜSLÜMAN olmayı nasip etsin.

  • -el-murabıt / 09 Şubat 2018, ‘Özellikle arab ülkelerinde Müslüman halklara aşılanmaya çalışılan şu kanaat son derece zehirleyici: ‘İran, İsrail’den daha da tehlikeli!.’ SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL :
    Bu sadece arab ülkelerinin değil topyekun ümmetin kanaati ve zehirleyici değil, bilakis uyandırıcı ve sarsıcı.
  • Kur’an bize, (Maide Sûresi- 8. Âyette), ‘Bir kavme, bir topluluğa olan kininiz, sizi onlar hakkında zulme sevketmesin..’ ihtarını yapıyor. SELAHADDİN E. ÇAKIRGİL

    Amenna ve saddakna. Lakin zalimi görmeyip, zulme direneni zalim olarak görmek!.. (...) Kin kimden, zulüm kimden farkedemiyor musunuz?

İran'ı temize çıkarma, mazur görme veya ona yönelen nefrete utangaç tavırlarla set çekme çabaları boş. Ümmet Hama kıyamında Humeyninin zalime verdiği desteği aşikar olarak görememişti, ama şimdi herşey gözlerinin önünde vuku buluyor ve mızrak çuvala sığmıyor. Daha önce İrana aldandık ama müslüman aynı delikten ikinci kez sokulmaz. Hizbullah siyonist devletle çatışırken de Suriye ihvanı kalbi destek ve dualarını esirgememişti; ama riyakar yüzlerindeki maskenin düşmesinin vakti bugüneymiş. İran muhipleri Hayıflanmaya devam edebilir, çünkü bu ümmet bu fitne ehline bir daha asla güvenmeyecektir. Rasulün zevceleri mü'minlerin anneleridir madem, hangi fıtrat annesine küfredene zelil ve rezillere daha fazla tahammül edebilir ki?

*SEÇ: Siz de devam ediniz öyleyse..

-Zahid Zahid / 08 Şubat 2018, Safiyyüddin Sünnîdir.. ama Safevi devletinin kurucusu değildir.. Erdebil tekkesi şeyhidir.. devletleşme ve siyasi otorite iddiasında ilk bulunan şeyh Cüneyd'dir.. Safeviler türkmen..

  • *SEÇ: Şeyh Safiyuddin 'ben devlet kuruyorum' dememiştir, tıpkı Osman Gazi'nin bugün bile Sultan veya Padişah olarak anılmayışı ve amma, onun Osmanlı devletinin kurucusu olduğunun kabulü gibi.. Çünkü , her iki isim de bulundukları sosyal çevrede fiilen devlet gibi bir sosyal düzen ve otorite kuracak etkinliği sağlamıştı. Şeyh Safiyudddin de sıradan bir tekke şeyhi değil, bir sosyal otoriteyi de temsil ediyordu.
  • -Salih Taşkaya / 08 Şubat 2018, ‘İran, İsrail’den daha da tehlikeli!. algısı sadece Arap halkında olan bir düşünce değil hemen hemen bütün sünni coğrafyalarda İran hakkındaki düşünceler genelde ve haklı olarak olumsuz oluyor. Araplarda bu düşüncenin son yıllarda daha baskın olmasının sebebi son 7 yıldır süren Suriye direnişindeki İranın tavrıdır. NOT: 1947de kurulan Siyonist işgalci İsrail devleti bile kurulduğundan bu güne kadar İranın sadece Suriyede katlettiği müslüman kadar insan katletmemiştir onun için arap halklarının böyle düşünmesi çok doğal bir durumdur. Nasıl israilin içinde yahudi olup işgale ve siyonizme karşı çıkan insanların olması İsrailin katil bir devlet olduğunu değişitirmiyorsa, İrandada azınlıkta olsa rejimin suriyedeKİ katliamlarına karşı çıkması İranın katil bir devlet olduğu gerçeğini değiştirmez..
  • -Abdurrahman / 08 Şubat 2018, Mevcut durumda iranın israilden daha az tehlikeli olduğunu iddia etmek, ya irandan çıkar elde etmenin yada akıldan mahrum olmanın tezahürüdür.
  • *SEÇ: Bir yazıya eleştiri yazmak, her okurun hakkıdır, ama, üstü kapalı veya açık olarak bir takım itham ve töhmetler vurmak veya akıldan mahrumiyet suçlamalarında bulunmak mıdır, eleştiri.. 'İran İsrailden daha az tehlikeli değildir' dediğinizde, sizin mantığınızla, siz de İsrail’den çıkar sağlamış veya akıldan mahrum mu sayılmalısınız?
  • -Muhammed hanif / 08 Şubat 2018, Selamünaleyküm  Selahaddin ağabey, sizi uzun süre Vakit (şimdiki Akit) Gazetesindeki yazılarınızdan beri takib ediyorum. yazılarınızı takip etmeye çalışıyorum. İran konusuna Gelecek olursak burada kesinlikle size katılmıyorum Suriye'de ve Irak'ta oluk oluk akan kanın sorumlusu İran haşdi Şabi Hizbul Şeytan ta kendileridir Neden 1 tane Hizbul Şeytan guantanamo'da.
    hocam Irak'ta en saldırgan  Mehdi ordusu felluce'de Amerika'ya karşı direnen insanların belini kıran kendileri idi Ve daha sonra yönetimi de hediye olarak ABD onlara verdi Afganistan'da ahmedinejat kendi ağzıyla Taliban'ın başarısızlığı ABD bize borçludur dedi Suriye'de rejimin düşmemesi yüz binlerce insanın öldürülmesi tecavüze uğrayan katleden ülkelerinden çıkarılan Müslümanların sebebi İran dır Hizbul Şeytan dır kesinlikle rafizi İran Hizbul Şeytan haşdi Şabi bizden değiller Biz onlardan biriyiz
  • -fikri. / 08 Şubat 2018, Selahaddin abi eninde sonunda sende bunu göreceksin, kabul edeceksin. İran İsrail'den daha tehlikeli. İslam'ın kalbine sokulmuş bıçak gibi, parçalayıcı. Döktüğü Müslüman kanı İsrail'i geçti. ABD ve Rusya gibi emperyalistlerle çıkara dayalı ilişkileri bile İsrail'den daha riyakar.
  • *SEÇ: İran’ın bugünkü aslî ve derin yöneticilerinin bana göre çok yanlış bulduğum uygulamalarına bakarak, 80 milyonu bulan bütün bir toplumu sionist İsrail rejiminden daha tehlikeli ve zararlı görmek, tam da İslam düşmanlarının şeytanî güçlerin istediği ve onların oyununa gelindiğinin tezahürüdür. Israrşa bizim gibi düşünmeyen ama kendilerini İslama nisbet eden kimselerle ortak olduğumuz konuları çoğaltmak, ortak olmadığımız konularda onları bıkmadan-usanmadan ikaz etmek inancımızın bir gereğidir. Yoksa, her mezhebin, tarikatın ve hattâ aynı tarikat içindeki küçük grupların birbirini tekfir etmesi ve imha etmeye kalkışması kaçınılmaz olur.
  • -Süleyman Yiğitoğlu: Burada yorum yazanlar niçin isimlerini açıkça yazmazlar.. Arkadaşlar, bu kadar fikir açıklamaktan bile bu kadar korkuyorsak ve bunu da tevazu ile izah etmeye kalkışırsanız, kendinizle, Müslümanların eleştirdiğiniz aşırı tedbirlilikle aynı duruma düşmüyor musunuz?
  • *

YAZIYA YORUM KAT