1. YAZARLAR

  2. Şaban Kardaş

  3. Michael Rubin nereden ko(nu)şuyor?
Şaban Kardaş

Şaban Kardaş

Yazarın Tüm Yazıları >

Michael Rubin nereden ko(nu)şuyor?

12 Haziran 2008 Perşembe 03:32A+A-

Türk siyasetini yönlendirme mücadelesi Ankara'da olduğu kadar, Washington veya Brüksel üzerinden de yürütülüyor.

ABD ve Avrupa'nın Türkiye üzerinde nüfuzu olduğu düşüncesi, ülke içindeki grupları bu aktörlerin politikalarını kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirme, desteklerini arkasına alma çabasına itiyor. Bu mücadelenin Amerika ayağının paralı savaşçıları da genelde Amerikan dış politika yapımında etkisi olduğu bilinen düşünce kuruluşları ve buralarda çalışan Türkiye uzmanları. Bu kuruluşlarda, Türk toplumundaki değişiminin özünü yakalayan yetkin isimler mevcut ve yaptıkları yorumlarla Türk siyasetinin dinamiklerinin anlaşılmasına katkıda bulunuyorlar. Fakat, Türkiye'nin geleceğine ilişkin senaryoların tartışıldığı düşünce kuruluşu toplantıları veya yabancı gazetelerde Türkiye hakkındaki yorumlara, ABD'de gerçekten etkili olup olmadıkları veya gerçekçi bir Türkiye tahlili sunup sunmadıklarına bakılmaksızın, Türkiye'de aşırı değer veriliyor. Washington'daki sığ tahliller Türkiye'de baş tacı edilebiliyor.

Bu isimlerden birisi ise Türk kamuoyunun pek de yabancısı olmadığı Michael Rubin. Ortaya attığı kışkırtıcı kavram ve benzetmelerle ve kulaktan dolma bilgilerle uzman edasıyla gündem belirlemeye çalışan ama ipliği çoktan pazara çıkmış bir hilkat garibesi. Mevcut iktidara muhalif çevrelerin ümitlerini bu türden yarı-cahil karanlık isimlere bağlamış olması ise Türkiye için ayrıca bir ayıp ve endişe kaynağı. Rubin, Türk siyasetinin aktörlerini, Türk demokrasisinin önündeki gerçek tehditleri anlamak bir yana, yazılarını satır aralarına sıkıştırdığı yalan ve spekülatif bilgiler üzerine kuruyor. Cehalet, ideolojik bağnazlık ve demokrasi hazımsızlığının birleştiği bu şahsiyet, kendisinin defaatle yalanlanmış olmasına rağmen ısrarla yalan ve iftiralarını sürdürüyor. Kendisi üzerinden karından konuşmaya meraklı birileri iyi kıyak çekmiş olmalılar ki ipe sapa gelmez onca lafı bir çırpıda söyleyiveriyor; yoksa aklı başında biri kendini bu duruma zor düşürür. Yazılarındaki yanlışlık ve çarpıtmalar saymakla bitmez; fakat iki husus, kendisinden medet uman farklı çevrelerin yeniden düşünmesini gerektiriyor.

Rubin'in Türkiye'nin Kuzey Irak pozisyonunu savunuyor görünmesi ve yerel Kürt liderlerine saldırıları kendisini bazı çevrelere sempatik kılıyor. Unutulmaması gereken şey Rubin ve yoldaşları, 'uzmanlık' hizmetlerini hükümetlere ve kurumlara satan ve bunu yaparken neo-con ajandalarını pazarlayan bir çeteden farksız. Bush yönetimindeki görevlerinden ayrıldıktan sonra yönetimin önde gelen muhalifleri konumundalar ve kalemlerini farklı çıkarlara kiralıyorlar. Amerikan dış politikasını içine soktukları açmazı ve Ortadoğu'ya getirdikleri istikrarsızlığın hesabını vermek bir yana, Bush yönetimini gereğince radikal davranmamakla suçladılar. Şimdi de İran'a yumuşak davrandığı için yönetimi eleştiren ve bir müdahale için kışkırtanlar yine aynı savaş çığırtkanları. Bu ekip Bush yönetimi için çalıştıkları dönemde Ortadoğu konusundaki 'engin' uzmanlıkları nedeniyle Irak savaşı öncesinde Irak masasına ve işgali takiben geçici yönetime alınmıştı. Yani popüler tabiriyle vahşice kadrolaşmışlardı; sonradan anlaşıldı ki Arapça bile bilmeyen bu kişilerin uzmanlıkları bir yana -Rubin'in Türkçe bilmeden Türkiye uzmanı kesilmesi tesadüf olmasa gerek- kendi gündemlerini dayatmışlardı ve bu görevlerine son verilmesinde önemli rol oynadı. ABD'yi savaşa götüren yalanlar dizisinin üreticileri de aynı ekipti. Rubin'i kiralamak isteyenlerin Irak'taki Geçici Yönetim'den neden apar topar ayrılmak zorunda bırakıldığını ve bilgi aktardıkları gerçek patronlarının kimliğini de sormaları gerekir.

Bazılarına ise Rubin'in Türkiye'deki sivil özgürlükleri savunduğu, demokrasi havarisi olduğu ve gericilik tehdidine karşı ABD'yi uyardığı iddiası hoş geliyor. Türkiye'ye az biraz aşina herkesin gülüp geçeceği, Türk demokrasisine tehdidin seçilmiş iktidardan geldiği iddialarını sıralayan, halk iradesine saygı göstermeyen, demokrasinin askıya alınmasına ve sivil idarecilerin demokrasi dışı yollarla sindirilmesine davetiye çıkaran birinin demokratlığı hayli ilginç bir demokrasi tanımına dayansa gerek. Rubin'in liberalliği ise evlere şenlik. Türkiye'de temel özgürlüklerin iktidarca kısıtlandığını söylerken Başbakan Erdoğan'ın muhalifleri susturduğunu iddia edip Putin'e benzetiyor. Türkiye'de gerçekten hak ihlallerine maruz kalanları göz ardı etmek bir yana, Türkiye'yi Putin tarzı yönetme sevdalısı ve Türkiye'nin yönünü Rusya'ya çevirmeye çalışan ulusalcı çevrelerle flört etmekten geri durmuyor. Ve dahası, antisemitizmle savaşı kendine şiar eden bu kişi Türkiye'de Amerikan karşıtlığının ve antisemitizmin bayraktarlığını yapan çevreleri savunuyor. Bu tezatlar yetmezmiş gibi de Türkiye'de artan Amerikan karşıtlığından Erdoğan'ı sorumlu tutuyor -ama bunu yaparken ya gerçek Amerikan-karşıtlarını ve Erdoğan'ın ABD'ye angaje olduğu için maruz kaldığı saldırıları bilmeyecek kadar cahil ya da sinsice gerçekleri çarpıtıyor. Bu komedyanın diğer ayağında ise Türkiye'de ekmeğini ABD ve neo-con düşmanlığından yiyenler Rubin'den medet umup ona sarılıyor. Rubin'in özgürlük aşkına sahiden kananların, Rubin ve benzerlerinin Amerikan dış politikasını ideolojik çıkarları doğrultusunda yönlendirmelerine karşı çıkan saygın uzmanları antisemitizm suçlamalarıyla nasıl sindirmeye çalıştıklarını, bu kişilerin hayatlarını zehir edip akademik dünyada linç kampanyalarına maruz bıraktıklarını da kendisine sormaları gerekir.

AKP hükümetini eleştirme veya Türkiye'nin Kuzey Irak konusundaki görüşünü savunma işini Rubin'e ihale etmek tefeciden para istemekten farksız. ABD'yi sorunlar yumağına bulaştıran ekibin tavsiyelerinin Türkiye'yi nereye götüreceğini düşünmek bile istemiyoruz. Yersizce Rubin'e önem atfedip kendisine danışanlar, dar çıkarları için kendilerini ve ülkeyi soktukları bu aymazlıktan ve gülünç durumdan umarız bir gün Rubin'in Türkiye'nin hassas kurumlarını derhal terk etmesini isteyerek uyanmak zorunda kalmazlar.

Zaman gazetesi

YAZIYA YORUM KAT