1. YAZARLAR

  2. Hamdullah Öztürk

  3. Kur'an ve insan
Hamdullah Öztürk

Hamdullah Öztürk

Yazarın Tüm Yazıları >

Kur'an ve insan

24 Temmuz 2011 Pazar 18:05A+A-

"Kur'an'ın ilk muhatapları..." girişiyle başlayan cümleler her zaman çok soğuk geldi.

Elimizde tuttuğumuz, öpüp başımıza koyarak okumaya başladığımız ve sonra yine öperek yerine koyduğumuz kitabın yakınlığını bizden alıyor sanki o cümle. Nüzulün başlangıcından bugüne kadar geçen zamanı aşılamaz bir engel gibi yerleştiriyor araya.

Hâlbuki her birimizin Kur'an'a ilk muhatap olduğu bir zaman var. Evet, o bizim zamanımız. Ve bizler içinde yetiştiğimiz kültür gereği minik ellerimizi, çok büyük bir saygı ile uzatıyoruz "Kelam-ı Kadim'e".

Biliyoruz ki bu kitap, bizi geldiği yüce âlemlere yükseltmek üzere tenezzülen gelmiştir. Onun rehberliğinde dünyayı, yaratılışı, olayları ve kendimizi okuyarak gerçek insan olma ufkuna yürüyebiliriz.

O yüzden Kur'an'ın muhatabı insandır. Hangi zamanda ve zeminde gelmiş olursa olsun, Kur'an muhatabını alır ve insanlığın mertebelerinde yükseltmeye başlar.

Zannediyorum Kur'an'ı anlama hususunda zaman, dil ve kültürdeki farklılaşma gibi problemleri aşma iradesi ortaya koyan ve bu konuda gerçekten çok çalışan insanlar bir yerde hata yapıyorlar. Zannediyorum kaydını bir kere daha koyarak, o hatanın, anlama iradesine karşılık, kendi yakınlığını hissettirerek, anlaşılma ihsanında bulunacak mutlak iradeye nazar etmemekten kaynaklandığını ifade etmek istiyorum. Anlama ve anlaşılma ilişkisi, bir insanın kâğıtlar üzerine yazılmış cansız satırlarla arasındaki tek yönlü bir ilişki gibi algılanıyor.

Kur'an bir söz mucizesiyse, ezeli kelam, ilm-i muhitten süzülerek gelmişse ve o sözün sahibi Âlemlerin Rabbi olduğu gibi aynı zamanda bize şah damarımızdan daha yakınsa, neden O'nun yakınlığını unutarak zamanı aşılmaz bir mesafe gibi düşünelim ki?

Evet, açıktır ki, Allah insanı yeryüzünde halife olarak yaratmıştır. Doğuşundan, hilafete yürüyüşüne kadar olduğu gibi, halife olarak nezaret vazifesini ifa esnasında da insanın rehberi Kur'an'dır.

"Kur'an'ın ilk muhatapları" cümlesi, bence, Kur'an vasıtasıyla insanların nasıl değişebildiğini ve etrafını da şekillendirerek dünyayı nasıl değiştirebildiğini göstermesi bakımından müstesna bir örnektir.

Hem kendimizi değiştirebilmek hem de halife olabilme yolunda önümüze çıkan engelleri aşarak yürüyebilme pratiğini Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem) ve onun güzide ashabının hayatından alırız.

Kur'an, Hz. Âdem'den başlayarak insanlık tarihini çeşitli örneklerle önümüze nasıl seriyorsa, aynen öyle de, şimdiki muhatapların kendi zamanları ile ilk muhataplar arasında geçen zamanı ve olayları okumasına rehberlik eder.

Bize düşen, irade göstermek ve o yolda ciddiyetle çalışmaktır. Eğer üzerimize düşeni yapmakta kusursuz olabilirsek bize şah damarımızdan daha yakın olan zamanın sahibi ve yaratıcısı, inşaallah yakınlığını bize de hissettirir. Kur'an vasıtasıyla gönül gözümüze marifet sürmeleri çeker.

İlk nüzul anından günümüze kadar geçen zamanı engel olarak görenlerin yanında, Ramazan ve Kadir Gecesi gibi Kur'an'la hususi alakası olan zamanları, biz de yakınlığın inkişaf anları görebiliriz. Daha bir ihlâslı, daha gayretli ve turnayı gözünden vurmak üzere ele geçmiş özel fırsatlar sayabiliriz.

Zaten Âlemlerin Rabbi, "İsteyin, icabet edeyim!" demiyor mu? Daha da ötesi, kıymetimizin isteklerimizden geldiğini ifade ederek "İstemezseniz ne ehemmiyetiniz var?" demiyor mu?

Gelin biz de Kur'an ayını şah damarımızdan daha yakın olan Rabb'imizin yakınlığını hissetmek ve onun kelamının kapılarını bizlere açması için gayret etmekte değerlendirelim.

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT