1. YAZARLAR

  2. Zvi Bar’el

  3. İsrail'in Suriye inadı yeni bölgesel eksene yarıyor
Zvi Bar’el

Zvi Bar’el

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail'in Suriye inadı yeni bölgesel eksene yarıyor

08 Şubat 2010 Pazartesi 00:45A+A-

Savunma Bakanı Ehud Barak söylemesi gerekenleri söyledi, Suriye Devlet Başkanı bunları anladı veya anlamadı, Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman her zamanki uydurmalarını buyurdu, Başbakan Binyamin Netanyahu ‘bizim barış istediğimizi’ açıkladı ve herşey yolunda. Bu haftaki hengâme bitti. Geriye kalan tek şey medyanın çıkardığı gürültü. Çünkü hatırlamalıyız ki, savaş İsrail’in kışın yaptığı birşey değil.

Fakat gevezelikler yıl boyu sürüyor. Lieberman Esad ailesinin yönetiminin çöküşü üzerine saçmalayabilir, Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e sövebilir ve Ürdün’le dalga geçebilir. Asıl sorun Lieberman değil. Kötülüğün kökünde ‘biz barış istiyoruz’ aldatmacası yatıyor, çünkü İsrail Suriye’yle - Golan’dan çekilme pahasına- barış yapmakla ilgilenmiyor. İsrail’in varsayımına göre, Suriye’yle müzakere için acele etmeye gerek yok; Suriye askeri tehdit oluşturmuyor ve bölgesel konumu, kapsamlı savaş başlatmak için diğer Arap ülkelerinin desteğini toplamasına olanak tanımıyor. Yani Suriye hasar görme ihtimali yaratmadan tehdit edilebilir. Suriye’nin bizzat kendisi de sınırı sakin tutarak bu yaklaşıma ‘katkıda bulundu’ ve sadece roketlerin dilinden anlayan İsraillileri, Suriye’nin tehdit olduğuna ikna etmeye imkân yok. Suriye’nin ‘barışın meyveleri’ için vaat ettiği şeyler de kalitesiz. Suudi Arabistan veya Birleşik Arap Emirlikleri’ne kıyasla, Suriye barış yapmak için hiçbir gerçek ekonomik teşvik sunmuyor.

Fakat Suriye İsrail’in farkında olmadığı değerli bir niteliğe sahip. Şu an sağlanacak barış, İsrail’in Ortadoğu ve dünyadaki stratejik konumunun değişme ihtimali anlamına geliyor. Suriye, bölgede oluşturulmakta olan ve Türkiye, İran, Suudi Arabistan ve Irak’ı içeren yeni eksende kilit bir ülke. Bu eksenin belkemiği Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün’den oluşan eski eksenin yerini alacak olan ekonomi, güvenlik ve diplomasi işbirliği. İran’ın Pakistan, Afganistan ve Irak’ta filizlenen siyasi nüfuzunun, Irak’ta hâlâ var olan muazzam miktarda petrolün ve Türkiye’nin Orta Asya’daki nüfuzuyla İran’dan Avrupa’ya uzanacak doğalgaz hattı üzerindeki kontrolünün yanı sıra, Suudi Arabistan’la Suriye arasındaki yeni bağ ve Suriye’nin Filistin siyasetiyle Hizbullah üzerindeki etkisi, bu ekseni 10 yılda daha zengin ve etkin hale getirebilir. Sadece İsrail değil, başkaları için de çok önemli bir çıkar alanı tesis ediliyor.

ABD de Suriye’nin, İsrail’le barış olsun veya olmasın Washington’ın bölgedeki konumunu korumak için ihtiyaç duyduğu bir ülke olduğunu anladı. Yakın gelecekte bir ABD elçisinin Şam’a gönderilmesi bekleniyor ve Avrupa da Suriye’yle, ekonomi ve bütün Ortadoğu’ya bir giriş noktası konusunda müzakere ediyor.

Bölgeyi Hizbullah’ın füzelerinin ve Hamas’ın denize düşen patlayıcılarının sayımını yapan bir lensle incelemeye alışık olan ve esir askeri Gilat Şalit’in bırakılması anlaşmasında geri verilecek esirlerin sayısını güvenlik tehdididin düğüm noktası olarak gören İsrail, bölgedeki stratejik gelişmeleri gözardı ediyor. İçerikten yoksun olan ‘biz barış istiyoruz’ ifadesi İsrail’in budalalılığını ve miyopluğunu açığa vurmaya yetmiyor: İsrail Suriye’yle, en azından bu yeni eksene bir darbe vurmak için barış yapma şansı karşısında omuzlarını silkiyor.

Bize bir devlet adamı lazım, komedyen değil. İsraillilere, Suriye’yle barışın Şam’da humus yemek anlamına gelmediğini, en az İran’ın nükleer emellerini önlemek kadar önemli bir varoluşsal çıkar olduğunu anlatacak bir lider gerekiyor. Fakat böyle bir lidere sahip değiliz. Şimdilik, “Beni tutun!” diye bağıran bir haydutla idare etmek zorundayız. (İsrail gazetesi, 7 Şubat 2010)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT