1. YAZARLAR

  2. M. Emin Yıldırım

  3. Hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!
M. Emin Yıldırım

M. Emin Yıldırım

Yazarın Tüm Yazıları >

Hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!

14 Mart 2009 Cumartesi 13:19A+A-

Son vahyin ilk muhatapları olan sahabe neslinin her duyduklarında, çok farklı duygulara kapıldıkları sûrelerden birisi de, hiç şüphesiz Tekvîr Sûresi idi.

Bu sûrenin 9. ayetine gelindiğinde ister okuyan olsun, ister dinleyen olsun gözyaşlarına hâkim olamaz; çoğu zaman kelimeler boğazlarda düğümlenir, bakışlar geçmişte yaşanan acı olaylara kilitlenir ve İslâm’ın dirilten mesajının kendilerine nasıl bir değer kattığı itiraf edilirdi. Bu sûrenin 9. ayetinde suçsuz ve günahsız bir şekilde sadece gelenek böyle istedi diye, diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna, amel defterlerinin açıldığı gün; “Bi eyyî zenbin kutilet / Hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!” bu büyük cürümü işleyenlerin, ne hallere gireceği anlatılır.
Tabiî bu ayetler o günün sosyal bir acısını anlattığı için, ilk muhatapları inanılmaz bir düzeyde sarsıyordu. Çünkü o ilk muhataplar içerisinde, birçokları böyle büyük bir cürümün ya bizzat failleri, ya da bizzat şahitleriydi. Bizler yine Kur’an’dan o günün insanının, kız çocuğu sahibi oldukları zaman nasıl bir hale girdiğini de öğreniyoruz. Nahl Sûresi 58 ve 59. ayetlerde insanı dehşete düşüren o tablo şöyle ebedileştirilir: “Onlardan birine kız çocuğu müjdelendiği zaman, öfkelenmiş olarak yüzü kapkara kesilir. Kendilerine verilen müjdenin kötülüğünden (!) dolayı kavminden gizlenirdi. Şimdi o adam ne yapsın? Doğan kız çocuğunu aşağılık duygusu ile yanında mı tutsun, yoksa toprağa mı gömsün? Bakın, nasıl kötü bir hüküm veriyorlar.”
Peki, neden bu insanlar böyle yapıyorlardı? Kız çocuklarının onlara ne zararları vardı? Tabiî bunun onlar açısından güya makûl (!) bazı sebepleri vardı. Mesela; onlara göre kız çocuklarının aile bütçesine katkıda bulunamayacak olması, savaşlarda aileyi ya da kabileyi savunmak yerine, savunulacak bir duruma düşecek olması ve en önemlisi de savaş esnasında esir alınarak pazaryerlerinde cariye olarak satışa çıkarılması, bunun da ailenin veya kabilenin onurunu zedelemesiydi. Bu sebeplerden dolayı kendilerine verilen müjdenin aşağılatıcı (!) etkisi ve kız çocukları sahibi olmalarından kaynaklanan aşağılık duyguları, onlara ne yapacaklarına dair verecekleri kararı zorlaştırıyor ve bu durumdan duydukları utanç, kavimlerinden gizlenmelerine sebep oluyordu.
Sizce bu ayetler ve bu ayetlerin konusu olan sosyal olaylar, sadece Kur’an’ın nüzul olduğu zaman ve mekân ile mi sınırlıdır? Bugünün dünyasında yaşayan bizlerde “Bi eyyî zenbin kutilet!” ilahi fermanın muhatapları değil miyiz? Acaba Allah (c.c.) amel defterleri açıldığı zaman Miladi 6. yüzyılda çölün ortasında yaşayan Araplara bu soruyu sordurttuğu gibi, 21. yüzyılın her türlü teknolojik imkânlarının bolluğu içerisinde adeta sarhoş olan insana da bu soruyu, diri diri öldürdüğü çocukları tarafından sordurtmayacak mı?
Acaba çocuklarını okullarda yarış atı gibi koşturup, sadece okul, dershane, kurs deyip, dünyevi istikbal uğruna ahiretlerini imha eden, okulunu, işini, eşini düşündüğü kadar bunların zekâtı oranında dinlerinin selâmetini düşünmeyen ana ve babalar; bu soru ile karşılaşacaklarını hiç düşünmüşler midir?
Acaba çocuklarını toplumun ve geleneğin telkinlerinin neticesinde Allah’a kul edecekleri yerde, “el ne der?” kaygısı ile yetiştirip, bedenlerinden önce şahsiyetlerini öldürenler, çocuk yaştaki kızlarını istemediği evliliklere zorlayanlar ve daha burada sayamayacağımız onlarca telafisi mümkün olmayan meseleler ile çocuklarının dünya ve ahiretlerini karartan ebeveynler, bu soru ile karşılaşacaklarını hiç düşünmüşler midir?
Acaba kürtaj adı altında katledilen ceninlerden bu duruma sebep olanlar böyle bir soru ile karşılaşacaklarını hiç düşünmüşler midir? Dünya Sağlık Örgütü'nün 2005 raporundan öğrendiğimiz kadarı ile dünyada her yıl 50 milyon kadın kürtaj oluyor; yani her yıl 50 milyon cenin dünyaya gelmeden katlediliyor. Her gün 200'ün üzerinde kadın, karnındaki çocuğu aldırmak isterken hayatını kaybediyor. Sizce bu bu acı olayların bir hesabı olmayacak mı?
Acaba sadece Allah’ın emri gereği başlarını örttükleri için onların eğitim haklarını ellerinden alanlar, onları okullara ve üniversitelere sokmamak için seferber olanlar ve onların bulundukları salonları terk edenler, bu soru ile karşılaşacaklarını hiç düşünmüşler midir?..
Yapılan bir araştırmaya göre başörtüsü yüzünden eğitim hakları ellerinden alınan kızlarımız şöyle sonuçlarla karşı karşıya kalmışlardır: “Kişiliğimin zedelendiğini ve parçalandığını hissettim. Kendimi hakarete uğramış hissettim. Başımı her açtığımda büyük bir utanç duydum. Günahkâr olduğumu düşündüm. Kendime olan saygımı kaybettim...” Tüm bunlara sebep olanlar, bu soru ile karşılaşacaklarını hiç düşünmüşler midir?
Acaba tonlarca bombalar yağdırarak her gün hanelerden feryat ve figanların yükselmesine sebep olanlar; Filistin’de, Gazze’de, Kudüs’te, Irak’ta, Halepçe’de, Hama’da, Humus’ta, Çeçenistan’da ve dünyanın dört bir tarafında katledilen mazlum ve mustazaflar, geride kalan yetimler, dullar, sakatlar, hastalar... Tüm bunlara sebep olanlar bu soru ile karşılaşacaklarını hiç düşünmüşler midir?
“Bi eyyî zenbin kutilet / Hangi suçtan dolayı öldürüldüğü sorulduğu zaman!”
Kur’an ne kadar canlı bir hitapmış böyle...

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT