1. YAZARLAR

  2. Osman Atalay

  3. Halep, Mezbahadan Daha Kötü
Osman Atalay

Osman Atalay

Yazarın Tüm Yazıları >

Halep, Mezbahadan Daha Kötü

01 Kasım 2016 Salı 18:09A+A-

Halep’in kuşatma altındaki insanlarının çaresizliği suya ekmeğe muhtaç haldeki durumu 1992 Bosna Savaşı’nda Saraybosna ve Srebrenitsa kuşatması altındaki insanların çaresizliğini hatırlatıyor.

Yıllar sonra BM ve UCM’nin günah çıkaran demeç ve suçluları cezalandırma kararını hatırlayınca bugün BM, İnsan Hakları Örgütleri ve AB Parlamentosu’nda birçok yetkilinin Halep’in maruz kaldığı kuşatma ve bombardımanın bir savaş suçuna işaret etmeleri acaba neyi değiştirecek?

Ban Ki Mun, BM Genel Sekreteri giderayak görevi bırakırken Halep’te tahrip gücü yüksek bombalarla hastanelere ve sivillere saldıranların savaş suçu işlediklerini söyledi.

Halep’te hastaneler, klinikler, ambulanslar ve sağlık çalışanlarının sürekli ateş altında olduğunu belirten Mun, “Mezbahalar bile Halep’ten daha insani” diyerek, “Bu konuda açık olalım. Bu ağır silahları ve bombaları kullananlar ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar. Savaş suçu işlediklerini biliyorlar. Bir mezbahayı düşünün. Halep mezbahadan daha kötü” ifadelerini kullandı.

ABD, Halep’teki saldırıları nedeniyle Rusya’yı barbarlıkla suçlamıştı. Rusya, hastanelerin vurulmasıyla ilgili ABD’yi eleştirdi:  “Ortadoğu dahil çatışmalı bölgelerde, ABD ve müttefikleri tarafından sürdürülen istikrarsızlaştırma politikalarının sonucu olarak maalesef bu tür kabul edilemez kazalar yaşanıyor. Amerika ve müttefikleri tarafından yapılan saldırılarda hastaneler yerle bir oluyor.”

Suriye rejiminin Halep’te muhalif güçleri kuşattığı bölgelere 19 Eylül’den bu yana Rusya ile birlikte artırdığı hava saldırılarında 500’e yakın kişi hayatını kaybetti, ölenlerin 150’si çocuk... 2000’den fazla insan yaralandı.

Suriye ve Rus jetleri eylül ayından bu yana muhaliflere yönelik operasyonlarında Halep’i bomba yağmuruna tutuyor. Kentte taş üzerinde taş kalmadı. Bu şiddet şüphesiz en çok Halep’in çocuklarını vuruyor.

Bombaların altında can vermeyenlerin çoğu ağır depresyonda, kimi de intihara teşebbüs ediyor. Avusturya merkezli SOS Çocuk Köyü yardım kuruluşunun, acil yardım koordinatörü Katharina Ebel, Halep’te son bombardımanlar nedeniyle halk su, yiyecek ve ilaca ulaşmakta daha büyük zorluk çektiğini, bombaların altyapıyı da hedef aldığı için suyun bile karaborsaya düştüğünü, Haleplilerin çoğunun, şehir içinde evini terk ederek camilerde ve okullarda yaşam savaşı verdiğini aktardı.

Savaşın en büyük mağdurları hiç şüphesiz ki çocuklar... Çoğu depresyon geçiriyor  ve geceleri kâbus görüyor. Babalarını kaybeden çocuklar özellikle çok daha ciddi bir travma içerisindeler.

Ciddi kurumların yürüttüğü raporlama çalışmalarında Suriye dışında 306 bin Suriyeli çocuğun mülteci olarak doğduğu tespit edilmiş durumda.

Suriye ve civarındaki ülkelerde bulunan 2,8 milyon Suriyeli çocuğun okula gidemediğine, geçen yıl onlarca okul ve hastanenin saldırıya uğradığı tespit edilmiş.

4,8 milyon Suriyeli mültecinin büyük bölümü, Türkiye ve diğer komşu ülkelerde, sadece sekizde biri ise Avrupa’da bulunuyor.

En sıkıntılı durum ise sağlık personelinin yarısının Suriye’yi terk ettiği ve hastanelerin sadece üçte birinin çalışıyor olması. Doktor başına düşen hasta sayısının eskiden 600 iken bugün 4 bine ulaşmış durumda olduğudur.

2013’tekine kıyasla iki kat daha fazla insan kuşatma altında ya da erişilmesi zor yerlerde yaşıyor.

“Yardım ulaştırılamayan ve yardıma muhtaç insanların en az iki milyonu çocuk ve bunların 200 bini kuşatma altında.”

UNICEF, Suriye’de beş yıldır süren iç savaşın, 2,4 milyon çocuk mülteci ürettiğini bildirdi.

UNICEF’in verileri savaşta çok sayıda çocuğun öldüğü şeklinde, fakat kesin bir rakamın verilememiş olması da düşündürücü bir durum.

Örgüt bugün yayınladığı raporda, Suriye ve civarındaki ülkelerde 8,4 milyon Suriyeli çocuğun insani yardıma ihtiyacı olduğunu, uluslararası yardım planlarının yetersiz kaldığını belirtti.

6 yıldır süren savaş sırasında 3,7 milyon çocuk doğdu. Bu rakam Suriyeli çocukların üçte birini oluşturuyor.

Suriye’de savaşın en büyük mağduru çocuklar ve kadınlar olurken, Ban Ki Mun’un giderayak yaşananların insanlık suçu olduğunu itiraf etmesi tek başına hiçbir anlam ifade etmez. Sadece ikiyüzlülük ve timsah gözyaşlarına benzer.

BM’nin yeni genel sekteri Antonio Guterres’in ise Ban Ki Mun’un hatalarına düşmemesi ve Suriye için elinden gelen her şeyi yapması gerekiyor.

 

YAZIYA YORUM KAT