1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Diliniz KABA, Vicdanınız TAŞ
Diliniz KABA, Vicdanınız TAŞ

Diliniz KABA, Vicdanınız TAŞ

Toplumsal tecrübeyle sabit ki; taciz ve dezenformasyon konusunda sizin elinize kimse su dökemez. Çünkü dünden bugüne bu ülkede tacizin mağduru Z. D.’den, taciz mekânının adı Kabataş’tan ibaret değil.

05 Mart 2015 Perşembe 06:28A+A-

Kenan Alpay / Haksöz Haber

Taksim Gezi Parkı’nda başlayıp Hükümeti bildik yöntemlerle devirmeye dönüşen ve sonradan Y Kuşağı’nın isyanı olarak nitelenen olaylara ilişkin kaleme aldığımı ilk yazımın başlığı ‘Ağaç Sevgisi’ Psikolojik Harekâtı’ydı (3 Haziran 2013).

Kim ne derse desin Gezi’de mücessemleşen ruh hali, bütün söylem ve aktörleriyle tam tekmil bir darbe seferberliğiydi. Arkasına yedeklediği sol, ulusalcı ve liberal aktörlerle tipik bir Kemalist provokasyon olduğu ayan beyan ortadaydı. Lakin “çevre duyarlılığı, ağaç sevgisi, yeşil tutkusu, küresel sermaye karşıtlığı, despotizme başkaldırı, yeni nesil seküler hayat tarzının ölümüne müdafaası” gibi parlak sloganlar son derece profesyonel yöntemlerle mistik perdeleme unsurları olarak kullanıldılar.

Söylem Düzeyindeki Hegemonya

Bugün için bile ilk yapılması gereken iş şudur: Gezi olaylarının ideolojik arka planı, aktör ve kurumlar düzeyindeki kurucu unsurlarının kapsamlı bir envanterini çıkarmaktır. İkincisi olayların gelişim seyrini kronolojik olarak sarahate kavuşturmaktır. Üçüncüsü propagandaların oluşturduğu puslu havayı dağıtarak ortaya çıkan yıkım tablosuyla Gezi’yi temsil eden örgütlerin deklare ettiği taleplerin mukayesesini yapmaktır. Son olarak Kabataş’ta yaşanan taciz ve Dolmabahçe camiinde yaşananların bütün bu yaşananlar içindeki yerini/ağırlığını tayin ve tespit etmektir.

Kemalisti, sosyalisti, liberali, feministiyle her biri ajitasyon ve propaganda uzmanı olan iktidar sınıfları toplumu sürekli defans/savunma pozisyonunda kalmaya mecbur edecek kadar güçlü ve donanımlı imkanlara sahipler. Seküler kibrin ortaya çıkardığı özgüven patlaması öylesine pişkin ve çirkef bir frekanstan yayın yapıyor ki ülkenin ve toplumun asli sahipleri bize karşı hep hesap sorma, daima özre mecbur tutma makamındalar.

Yazının Devamı >>>