Kendi resmini karikatürize ediyor. Kendine yakışan, sahibine ait olan sadır oluyor tüm çizim ve yorumlarda.

Başını Danimarka’nın çektiği çirkinlik sonrası yaygın hale gelen, sevgili Peygamberimize ve Müslümanlara yapılan saldırılar ortaya koyuyor ki Avrupa ortaçağ zihniyetinden kurtulamamıştır.

Geride kalan şu altı yıllık süreçte akla ziyan İslâm düşmanlığı içine girdiler. Müslümanlara karşı içlerinde hortlayan bu ruh haleti ile o denli bayağılaştılar ki gözlerini bürüyen bu kin ve öfke anında içlerinde ne varsa döktüler ortaya.

Bu gelişmeler, söylemler ve tekliflerden bir kısmını hatırlayalım;

Danimarka’da Jyllands Posten ilk kez peygamber efendimizle ilgili karikatürleri çizdi. Ardından Müslümanlarca başlatılan boykot çağrısına karşı atak Amerika ve Almanya’dan geldi. Bu ülkelerde de “Danimarka malı alın” çağrısı yapıldı.

Danimarkalı milletvekili Louise Frevert Müslümanları “kanserli tümör”e benzetti.

İtalya’da Kuzey Birliği Milletvekili ve Reformlar Bakanı Roberto Calderoli, 16’ncı Papa Benediktus’un derhal harekete geçerek ’İslâm dünyasına karşı Haçlı Seferleri başlatması’ çağrısında bulundu. Bunu yaparken 16. ve 17. yüzyıla atıfta bulundu. İçlerindeki vahşet ruhu hortlamıştı bir kez. Yeniden yakalım, yıkalım, katledelim çağrısını yapıyorlardı.

Fransa Müslüman göçmenlere hayatı zehir etti, etmeye devam ediyor.

Hollanda, Almanya “vicdan testi” uygulaması başlatarak niyetleri sorgulamaya vardırdı işi. Almanya’da “şüpheli görülen Müslümanlara pranga takalım” diye yasa teklifi sunuldu.

Hollanda'da, Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders Kur'an'ın yasaklanmasını istedi. ABD'nin Colorado eyaletinden Cumhuriyetçi milletvekili Tom Tancredo, Kabe’ye saldırı tehdidini ortaya attı.

Avustralya’da eski Tek Ulus Partisi lideri Pauline Hanson, Federal Parlamento’ya Müslüman göçmenlerin ülkeye alınmaması teklifini sundu. Seçim kampanyasında hedefinin Müslümanlar olacağını da söylemeyi ihmal etmedi.

Arada gözden kaçırdığım ülkeler, siyasiler mutlaka olmuştur. Son küstahlık ise İsveç’ten. Bir İsveç gazetesi Peygamber Efendimizin karikatürünü çizmiş. Yukarıda da dediğim gibi kendilerini çizmişler.

Medya ve siyasilerin işbirliği içinde yürüttükleri bu iğrenç kampanya ve propagandalarla yaymaya çalıştıkları İslâm düşmanlığındaki çıkış noktaları terörle mücadele. Terörle mücadeleden çıkara çıkara Müslüman düşmanlığını, müslümanla mücadeleyi çıkarabilmişler. Tüm dünyayı ekonomik girişimleriyle, silahlanmalarıyla, işgal ve sömürüleriyle ülkelerindeki yabancı uyruklu vatandaşlara karşı çağdışı uygulamalarıyla tehdit edenler hedef saptırmak için “İslâmafobi” kampanyasına giriştiler.

Aylardan beri süren kampanyanın bu son halkasında da haçlılar kendi suretlerini çizmiştir. O karikatürlerde biz kendilerini görüyoruz.

Göreceli iyilik, yüzeysel güzellikleri kazıdığınızda altından haçlı lejyonerlerin vahşi yüzü çıkıyor apaçık. İnsanlar bulunduğu kıtadan, coğrafyadan dolayı medeni olamıyor. Medeni olmanın yolu insana ve dahi hayvana ve çevreye verilen değerden, insan ilişkisinden, insan hukukuna, inanç ve değer yargılarına tahammülden geçiyor. Bu manada daha çok yol kat etmeleri gerekiyor.

Benim Peygamberim köpek leşini değerlendirirken bile güzellikleri gören, ölmüş köpek cesedinde bile “ne güzel dişleri var” diyerek ders veren bir önderdir. Hakaret etmek için yarışa girdikleri peygamberimden alacakları çok ders var.

 

Vakit gazetesi