1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. ABD Emperyalizminden Medet Ummaya Makul Sebep Üretmek!
ABD Emperyalizminden Medet Ummaya Makul Sebep Üretmek!

ABD Emperyalizminden Medet Ummaya Makul Sebep Üretmek!

Aydın Engin, Cumhuriyet gazetesinde bugün yayınlanan “Bülbül Sarraf’ı Beklerken” başlıklı yazısında, bu davayla alakalı uzun süreden beri karın ağrıları çeken Türkiye Solu’na nefisleri tatmin edecek bir tüyo vermiş!

30 Kasım 2017 Perşembe 14:46A+A-

HAKSÖZ-HABER

Her ne kadar yazısının ana derdi bu olmasa ve “günışığına çıkacak kirli çamaşırların ebelik edeceği mesleki heyecanla” yanıp tutuşmasına rağmen, şuuraltında varolan rahatsızlığa da değinmeden geçememiş. Ne de olsa serde anti-emperyalistlik var.

Neymiş? İran’a ambargoya “karşı oy” kullanan AKP onurlu ve sahiden barışçı bir dış politika izleseymiş, nükleer silah üreten İsrail, Çin, ABD gibi bütün ülkelere itiraz etmeliymiş! Gerçi ölü gözünden yaş beklenmezmiş ama AKP eleştirisini sadece “rüşvet aldı, avanta vurdu, vergi kaçırdı, İran ambargosunu bile vurgun fırsatına dönüştürdü” sınırları içinde tartışmanın ötesine geçmek gerekliymiş!

Zarrab davası elbette pekçok yönden tartışılabilir, tartışılıyor da. Elleri bu işlerde kirlenmiş olanların günahları da. Lakin, mahkeme salonunu “muhteşem bir New York manzarasına hakim olduğu ama maalesef drapeli sarı perdelerle çevrili pencereleri duruşma esnasında jaluzilerle kapatılacağı için salondakilerin bu manzaradan mahrum kalacağına” dair tasvirlerle haberleştiren; emperyal ve hukuk tanımaz bir güce olan hayranlığını açık etmekten çekinmeyen, “düşmanın defi” için o güçten medet ummanın anti-emperyalistlikle çelişmeyeceği konusunda kendisini ikna edebilme kabiliyetleriyle donanmış sol medyayı da yakından ve ibretle takip etmekteyiz.

Aydın Engin’in söz konusu makalesi:

‘Bülbül’ Sarraf’ı Beklerken...

Bu mesleğin en berbat sorunlarından birinin tam göbeğindeyim.

Bugün Rıza Sarraf nam delikanlı nihayet “Amerikan kadısı”nın karşısına dikilecek. Hollywood filmlerinde gördüğümüz gibi savcı soracak, avukatlar soracak, yargıç soracak bülbül (ya da bülbülleşmiş ya da bülbülleştirilmiş ya da bülbül kesilmiş) Sarraf cevap verecek...

Bütün bu işler bugün olacak. Ama bu “bugün” Amerikan bugünü. Arada sekiz saat fark var. Oturum Amerikan akşamüstünde bitecek. Ancak Cumhuriyet’in çalışkan karıncası Şebnem Arsu bu haberi bize en erken 23.30, hadi bilemediniz 23.00’te aktaracak.

İyi hoş da bu gazetenin en son baskısı bile gece saat 23.00’te rotatifte dönmeye başlayacak. Garibim Aydın Engin ise bu Tırmık’ı en geç 18.00’de yazıişlerine teslim etmek zorunda...

Gel çık işin içinden...

“E sen de Sarraf’tan başka bir konuda yazsana” mı dediniz?

Demeyin...

Epeydir gündemi AKP Reisi’nin belirlemediği; tersine gündemi değiştirmek için canını dişine taktığı ve bunun nafile çaba olduğu günler yaşıyoruz. Sarraf davası “İran devletinin hizmetinde olmayı bir cihat ödevi olarak gördüğü”nü o dönemin İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat’a bizzat yazıp iletmiş bön bakışlı bir delikanlının davası olmaktan çoktan çıktı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hakkında ABD’ye nota verecek kadar önemsediği bir delikanlıdan söz ediyoruz.

Dahası Türkiye’de kaçınılmaz siyasal sonuçları olacak bir davadan söz ediyoruz.

Ben başka bir konuda Tırmık yazıp günü kurtarmaya kalksam tuşlarını parmaklarımla dövdüğüm şu bilgisayar bile itiraz eder...

***

AKP iktidarının dış politikada izlediği çizginin ayrıca AKP elebaşılarının iktidar nimetlerinden olabildiğince ve alabildiğince yararlanmasının aynalarından biri Sarraf davası...

Öyle ya... ABD, Sarraf ve onun önündekileri, arkasındakileri neyle suçluyor? ABD’nin isteğiyle ve BM’nin onayıyla konan ambargoyu delmekle.

Peki, ambargo niye kondu?

İran nükleer programını ilerletip atom silahları üretemesin diye?

O günlerde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin geçici üyesi olan Türkiye bu ambargo dayatmasına karşı oy kullandı.

Neden?

İran’a ambargo konmasın diye.

Oysa onurlu ve sahiden barışçıl bir dış politika çizgisi ambargoya itiraz etmek yerine nükleer silah üreten bütün ülkelere (Mesela İsrail’e, Çin’e, ABD’ye) de ambargo konsun diye önerse dünyaya nizamat verenlerin ezberleri pek güzel bozulmaz mıydı?

Ütopik mi buldunuz?

Bence ütopik filan değil onurlu ve ilkeli ve sahiden barışçı bir dış politika çizgisi olurdu...

“Sen de ölü gözünden yaş bekler gibi AKP’den onurlu, ilkeli ve hele barışçı bir dış politika mı bekliyorsun” diyebilirsiniz.

Hayır beklemiyorum. Ama AKP eleştirisini sadece “Rüşvet aldı, avanta vurdu, Off-shore hesaplarından vergi kaçırdı, İran ambargosunu bile vurgun fırsatına dönüştürdü” sınırları içinde tartışmanın ötesine geçmenin de önemli olduğu kanısındayım...

***

Biliyorum, karman çorman bir Tırmık oldu.

N’apayım, aklım ABD mahkemesinde ötecek Sarraf’ın diyeceklerinde...

Günışığına çıkacak kirli çamaşırların ebelik edeceği mesleki heyecanda...

   

 

HABERE YORUM KAT