
"Zirve Katliamı Küçük ve Ersöz'ün Kararı"
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Zirve Yayınevi cinayetinin dünkü duruşmasına tanık Erhan Özen'in ifadeleri damgasını vurdu.
Özen, 3 kişinin öldürüldüğü katliamın azmettiricisi olduğu belirtilen Varol Bülent Aral'ın Ergenekon sanıklarıyla irtibatına dikkat çekti. Emekli generaller Veli Küçük ve Levent Ersöz ile emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in 2004'te Sarıyer Kalender Orduevi'nde bir araya geldiğini söyleyen Özen, Malatya'daki katliamın ve Hrant Dink cinayetinin burada kararlaştırıldığını ileri sürdü.
Zirve Yayınevi'nde 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili davanın 29. duruşması dün Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Duruşmada tanık olarak dinlenmesi beklenen Erhan Özen, Çorum Yarı Açık Cezaevi'nden, Orhan Kartal ise Sivas Cezaevi'nden getirildi. Mahkeme heyeti, tanık olarak ifade vermek isteyen Orhan Kartal ve Erhan Özen'i dinledi. 1997 yılında askerlik görevini yaptığı sırada JİTEM'e katıldığını iddia eden Özen, Balıkesir'de komutanı olan Hakan Korkmaz aracılığıyla örgüte dahil olduğunu, Van ve Hakkari bölgesinde görev yaptığını söyledi. Özen, "Komutanımın teklifini kabul ettim. Hakan Korkmaz'ın Ercan Kireçtepe ve Levent Bektaş'la irtibatı vardı. Hakan Korkmaz, beni ilerleyen zamanda Muzaffer Tekin ve Turhan Çömez'le tanıştırdı. 2005 yılı sonuna kadar birlikte çalıştık." dedi.
1997-2005 arasında JİTEM'de çalıştığını söyleyen Erhan Özen, Malatya ve Hrant Dink cinayetleriyle ilgili 2004 yılından itibaren bir operasyon kararı alındığını ileri sürdü. JİTEM'de görev yaptığı sürede Veli Küçük, Levent Ersöz, Muzaffer Tekin, Turhan Çömez gibi isimlerle birlikte çalıştığı ve kod adları Yusuf ile Şiran olan kişiler aracılığıyla irtibat sağladığını söyledi. Özen, "2004 senesinde Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve Levent Ersöz, Sarıyer Kalender Orduevi'nde bir araya gelip Malatya'daki misyonerlik faaliyetleri üzerine görüşme yaptı. Bu toplantıda bölgede misyonerlere dönük bir operasyon kararı alındı. Bu görüşmenin ardından bölgede operasyon hazırlıkları başladı. O dönemde İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da Veli Küçük ve ekibinin faaliyetlerine destek verdi. Muzaffer Tekin özellikle de Hilmioğlu ile sık sık görüşüyordu." iddiasında bulundu.
Ak Parti ve Gülen cemaatine komplo
Malatya'nın JİTEM kodlamalarında ikinci operasyon bölgesi olarak geçtiğini anlatan Erhan Özen, 2005'te Muzaffer Tekin, Yusuf ve Şiran ile birlikte Malatya'ya geldiklerini ve görüşme yapıldığını, kendisinin ise arabada beklediğini söyledi. JİTEM'den ayrılma nedenini ise şöyle anlattı: "JİTEM'in İstanbul'daki faaliyetlerine de katıldım. 28 Şubat'taki provokatif olaylara benzer faaliyetler planlanmıştı. AK Parti ve Gülen cemaatini zor durumda bırakmak için çirkin faaliyetlerin içine girildi. O tarihten itibaren derin yapıyla ilişkimi azalttım. Bir seferinde eşim tesettürlü olduğu için onu planlarına alet etmek istediler. Tıpkı Fadime Şahin vakasında olduğu gibi. Ben kabul etmedim. Bu tekliflerinden sonra örgütten uzaklaşmaya başladım."
Erhan Özen, JİTEM'deki faaliyetleri ile ilgili ve katıldığı somut operasyonlarla ilgili bilgi vermek istemedi. Şunları söyledi: "Üç, dört, altı kişilik hücre yapılanmaları şeklinde çalışılıyor. Bu grupların kendi üzerindeki kişileri tanıma şansı olmuyor. Bülent Varol Aral'ın adını Muzaffer Tekin, Şilan ve Yusuf'tan birkaç kez duydum.'' Verilen aranın ardından mahkeme heyeti tutuksuz yargılanan Bülent Varol Aral'ın tutuklanmasına karar verdi. Varol daha önce de tutuklanmış ancak ardından tahliye edilmişti.
Savcı Zekeriya Öz'den şikâyetçi olmam istendi
Ümraniye Cezaevi'nde kaldığı süre içerisinde kendisi ile irtibata geçmek isteyen farklı kesimlerden insanların bulunduğunu aktaran Erhan Özen, bunlardan birinin HSYK üyesi Ali Suat Ertosun olduğunu kaydetti. Ertosun'un cezaevinde Selçuk Durçek isimli adamıyla kendisine haber gönderdiğini söyledi. Özen, "Ertosun benden Zekeriya Öz'ü ve Mehmet Ali Pekgüzel'i HSYK'ya şikâyet etmemi istedi." dedi. Kendisinin konuyu Üsküdar Savcılığı'na şikayet etmek istediğini belirten Özen, ancak cezaevi tarafından buna izin verilmediği ve savcılığa yazdığı dilekçesinin kendisine iade edildiğini aktardı. Bu şekilde bir şikayette bulunduğu takdirde kendisine 'sorun yaşayacağının' söylendiğini belirtti. Özen, aracı Selçuk Durçek'in, 'korsan' kararnamelerle göndeme gelen Ertosun'a "Ali abi" şeklinde hitap ettiğini söyledi.
Ben bu filmin yönetmeniyim, arkamda Veli Küçük var
Malatya 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada dinlenen ve bir başka suçtan tutuklu bulunan Orhan Kartal, dünkü duruşmada tutuklanan Varol Bülent Aral'la 2008 yılında Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevi'nde aynı koğuşta kaldıklarını ve cinayetlerle ilgili kendisinin planlayıcı olduğunu anlattığını söyledi. Aral'ın kendisine, arkasında bulunan gücün Veli Küçük gibi isimler olduğunu söylediğini iddia eden Orhan Kartal, şöyle konuştu: "Kendisi Malatya'daki cinayetleri işlemeleri için bulduğu gençleri psikolojik olarak hazırladıktan sonra, Adıyaman'a gönderildiğini ve burada planlı olarak Kalaşnikof tüfek yakalatıp cezaevine girdiğini ve cinayetler işlendiğinde cezaevinde olmasının planlandığını anlattı. Daha sonra Sivas E Tipi cezaevine nakledildiğimde, bu dava kapsamında (Varol Bülent Aral) yargılandığını öğrenince bildiklerimi anlatmak istedim. Kendisi, Veli Küçük'le bağlantısının olduğunu söylüyordu. Muzaffer adında birinden de bahsediyor, 'Ben bu filmin yönetmeniyim' diyordu.''
(Eşref Akgün - Göksel Geçin / Zaman)
İŞTE AYRINTILAR:
KALENDER ORDUEVİ'NDE MİSYONERLERE DÖNÜK OPERASYON KARARI ALINDI
Aral'ı şahsen tanımadığını aktaran Özen, ismini Muzaffer Tekin'in konuşmalarından duyduğunu söyledi. 2004 senesinde Muzaffer Tekin, Veli Küçük ve Levent Ersöz'ün Sarıyer Kalender Orduevi'nde bir araya gelip, Malatya'daki misyonerlik faaliyetleri üzerine görüşme yaptığını kaydeden Özen, bu toplantıda bölgede misyonerlere dönük bir operasyon kararı alındığını ifade etti. Toplantıda, suikast tarihinin tam belirlenmediğini söyleyen Özen, ancak bu görüşme ardından bölgede operasyon faaliyetleri için hazırlıkların başlatıldığını iddia etti.
"İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ, VELİ KÜÇÜK VE EKİBİNİN FAALİYETLERİNE DESTEK VERDİ"
O dönem İnönü Üniversitesi rektörünün de Veli Küçük ve ekibinin faaliyetlerine destek verdiğini savunan Özen, Muzaffer Tekin'in bölgedeki üniversite yöneticileriyle özellikle de İnönü Üniversitesi'nin rektörü ile sık sık görüştüğünü kaydetti.
"JİTEM'E ASKERDE KATILDIM"
Kendisinin, JİTEM yapılanmasına askerde iken dahil olduğunu belirten Özen, süreci şöyle anlattı:
"Balıkesir Edremit'te askerlik görevimi yerine getiriyordum. Komutanım Üsteğmen Hakan Korkmaz, bana, kendileri için çalışma teklifinde bulundu. Ben de kabul ettim. Hakan Korkmaz, Ercan Kireçtepe ve Levent Bektaş ile irtibatı vardı. Hakan Korkmaz, beni, ilerleyen zamanda Muzaffer Tekin ve Ergenekon sanığı Turhan Çömez ile tanıştırdı. 2005 yılı sonuna kadar birlikte çalıştık. Türkiye'nin her yerine gidip geliyorduk. Bizi Yusuf ve Şiran kod isimli iki kişi ile grup yaptılar."
"MALATYA, JİTEM'İN 2. ÜS BÖLGESİ"
Malatya'nın, JİTEM'in 2. üs bölgesi olduğunu belirten Özen, grup olarak bu şehre sıkça geldiklerini ve haber elemanlarından bilgi aldıklarını ifade etti.
Bilgi aldıkları yerler arasında çeşitli mekanların bulunduğunu söyleyen Özen, "Bir keresinde MHP'ye bağlı ülkü ocağına bilgi almak için girdik." dedi.
Kendisinin, JİTEM'in gayri resmi elemanı olduğunu belirten Özen, maaşını İstanbul Jandarma Komutanlığı'ndan Yusuf Kod adlı grup komutanı vasıtasıyla elden aldığını ifade etti. Görev yaptığı süre zarfında 2. Ordu Komutanı Hasan Iğsız'ın kendi komutanları ile irtibatlı olduğunu belirten Özen, Iğsız'ın, Malatya ve çevresinde misyonerlik faaliyetleriyle ilgili çalışmalarının bulunduğunu iddia etti.
"28 ŞUBAT BENZERİ EYLEMLER PLANLIYORLARDI"
JİTEM adı altında çalıştığı yapının İstanbul'daki faaliyetlerine de katıldığını söyleyen Özen, örgütün 28 Şubat'taki provokatif olaylara benzer faaliyetler planladığını kaydetti. AK Parti ve Gülen cemaatini zor durumda bırakmak için çirkin faaliyetlerin içine girildiğini belirten Özen, o tarihten itibaren derin yapıyla ilişkisini azalttığını söyledi. Özen, planlanan olaylardan birini şöyle anlattı:
"Eşim tesettürlü olduğu için onu planlarına alet etmek istediler. Gülen cemaatinden çok tanınmış biriyle eşim birlikte basılacaktı. Tıpkı Fadime Şahin vakasında olduğu gibi. Ben kabul etmedim. Bu tekliflerinden sonra örgütten uzaklaşmaya başladım."
"ALİ SUAT ERTOSUN, ERGENEKON HAKİMLERİNİ HSYK'YA ŞİKAYET ETMEMİ İSTEDİ"
Ümraniye Cezaevi'nde kaldığı süre içerisinde kendisi ile irtibata geçmek isteyen farklı kesimlerden insanların bulunduğunu aktaran Özen, bunlardan birinin HSYK üyesi Ali Suat Ertosun olduğunu kaydetti.
Ertosun'un, cezaevinde Selçuk Durçek isimli bir adamı vasıtasıyla kendisine haber gönderdiğini aktaran Özen, "Ertosun, benden Zekeriya Öz'ü ve Mehmet Ali Pekgüzel'i HSYK'ya şikayet etmemi istedi" iddiasını dile getirdi.
Kendisinin, konuyu Üsküdar Savcılığı'na şikayet etmek istediğini belirten Özen, ancak cezaevi tarafından buna izin verilmediğini ve Savcılığa yazdığı dilekçesinin kendisine iade edildiğini aktardı. Bu şekilde bir şikayette bulunduğu takdirde 'sorun yaşayacağı' ifadeleriyle tehdit edilen Özen, tekrar şikayet teşebbüsünde bulunamadı. Selçuk Durçek'in Ali Suat Ertosun'a 'Ali abi' şeklinde hitap ettiğini aktaran Özen, yaşadığı olaydan sonra Ümraniye Cezaevi'nden naklini istediğini kaydetti. Özen ayrıca Durçek ile Ertosun'un mektup vasıtasıyla haberleştiğini ve kendisinin bu mektupları gördüğünü de kaydetti.
"MAHKEME 3 ARALIK 2010 TARİHİNE ERTELENDİ"
Özen'in dinlenmesi ardından mahkeme heyeti karar vermek için duruşmaya ara verdi. Aranın ardından kararları açıklayan mahkeme Başkanı Eray Gültekin, Kayseri Jandarma Bölge Komutanlığı'ndan Zirve Yayınevi cinayetinden önce misyonerlikle ilgili seminer/brifing gibi bir çalışma yapılıp yapılmadığının sorulmasına ve tanık Erhan Özen'in JİTEM'de çalıştığını iddia ettiği yıllar içerisinde kullandığı hata ait HTS dökümünün çıkarılmasına karar verdi.
Duruşma sonunda ayrıca, başka bir suçtan tutuklu bulunan Zirve Yayınevi cinayeti azmettiricisi Varol Bülent Aral'ın, görülmekte olan davadan ötürü tutuklanmasına karar verildi. Mahkeme, 3 Aralık 2010 tarihine ertelendi. Duruşma çıkışında müdahil avukatlardan Erdal Doğan, yaptığı açıklamada, "Zirve Yayınevi cinayetinin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Kafes davası ile birleştirilmesini bekliyorduk. Bundan sonraki süreçte eğer yeni deliller çıkarsa İstanbul bakmalı." dedi.
OLAY 2007'DE GERÇEKLEŞMİŞTİ
Malatya'da, 18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde çalışan Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçaklanarak öldürülmüş, zanlılardan Salih Gürler (20), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker (19) ve Abuzer Yıldırım (19) olay yerinde yakalanmıştı.
Üçüncü katın penceresinden kaçmaya çalışırken düşerek yaralanan Emre Günaydın, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'ndeki tedavisinin ardından çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı. Tutuklu sanık Emre Günaydın'ın, olaydan yaklaşık 2 yıl sonra cezaevinde cumhuriyet savcısına verdiği ifadenin ardından, olayın azmettiricileri olduğu gerekçesiyle Bülent Varol Aral ve Zirve Yayınevi çalışanı olduğu belirtilen Hüseyin Yelki tutuklanmıştı. Yelki ve Aral, daha sonraki duruşmalarda tahliye edilmişti.
HABERE YORUM KAT