1. HABERLER

  2. BASIN AÇIKLAMASI

  3. Zevahiri’den Filistin ve Suriye Mesajı
Zevahiri’den Filistin ve Suriye Mesajı

Zevahiri’den Filistin ve Suriye Mesajı

El Kaide Lideri Dr. Eymen El Zevahiri İsrail’in Filistin topraklarını işgalinin 65. yılı münasebetiyle konuştu.

06 Haziran 2013 Perşembe 15:18A+A-

El Kaide Lideri Dr. Eymen El Zevahiri, Filistin’in İsrail tarafından işgalinin 65. yılında yaptığı konuşmasıyla İslam ümmetini Filistin ve tüm işgal altındaki İslam topraklarının kurtarılması için birliğe çağırdı. Özellikle Şam’daki direnişe atıfta bulunan El Zevahiri elinde olsa Şam’da cihada katılmaktan bir an geri kalmayacağına dikkat çekti.

El Zevahiri, örgütün resmi medyası Es Sehab tarafından yayınlanan 22 dakika 44 saniyelik ses kaydında sözlerine İsrail’in Filistin toprakları üzerine kuruluşunda en büyük suçlunun Amerika olduğunu vurgulayarak başladı. 

Ardından şöyle ekledi:

‘Bu, hepimizin idrak etmesi, göz ardı etmemesi gereken bir gerçektir. Amerika, Müslümanlara saldıran en büyük suçludur. Kardeşlerimizi ve evlatlarımızı öldüren odur. Zenginliklerimizi çalan odur. Topraklarımızı işgal eden odur. Hainleri başımıza diken odur. İslam’a mensup olan hareketler de dahil olmak üzere siyasi hareketlerden birçoğu bu gerçekten gafildir ya da görmezden gelmiştir. İsrail’de işlenen suçlardan bahsettikleri zaman Siyonist varlıktan bahsederler. İsrail’in inşa edilmesi suçunda suçluların başının Amerika olduğunu, Amerika’nın İsrail’i daha inşa edilmeden önce bizlere karşı işlediği tüm suçlarda finanse ettiğini, silahlandırdığını, desteklediğini ve kendisine katıldığını, maddi, manevi ve kanuni olarak koruduğunu bilmediler ya da bilmezden geldiler. Müslümanların petrol servetinin çalınmasından bahsettiklerinde –ki Allah ona rahmet etsin Şeyh Usame bin Ladin bundan bahsederken insanlık tarihindeki en büyük hırsızlık olduğunu söylerdi- yolsuz yöneticilerden bahsedip Amerika’nın filolarının, ordularının ve uçaklarının tehdidiyle Müslümanların petrol zenginliğini çalan en büyük hırsız olduğunu görmediler ya da görmezden geldiler. Arap devrimlerinden bahsettiklerinde Zeynelabidin bin Ali, Kaddafi, Hüsnü Mübarek, Ali Abdullah Salih’ten, bunlara karşı devrimden bahsettiler. Ancak bunları getirenin Amerika olduğunu, Amerika’nın onlardan vazgeçmek zorunda kaldığını, devrimleri başarısız kıldırıp içeriğini boşaltanın da o olduğunu, bu devrimleri, iç ve dış siyasetinde bağımsız bir hükümet kurmaya, ümmeti şeriatla yönetmeye, kalan tüm müesseseleriyle yolsuzluğu kökünden kazımaya, İsrail’e karşı koymaya, hatta sadece meşru bir devlet olmadığını açıklamaya dahi iletmeyen bir girdaba soktuğunu görmediler ya da görmezden geldiler.’

Devrim sonrası Arap ülkelerinin başlarına gelen yeni yöneticileri ve bu ülkelerdeki İslami hareketleri İsrail konusunda ortaya koydukları tavırdan ötürü eleştiren El Zevahiri bu hareketlerden bazılarının İsrail’le barış anlaşmasının ‘caiz’ olduğunu açıklamaya kalkabilecek kadar ileri gittiğine dikkat çekti.

Videonun bir bölümünde ise Amerika’da esir Şeyh Ömer Abdurrahman’ın konuya ilişkin bir konuşmasına yer verildi. Şeyh Ömer Abdurrahman Ezher’in ilmiyle amel eden alimlerinin tekrar tekrar yayınladıkları fetvalarında Filistin’de cihadın Müslümanların üzerine farz’u ayn olduğunu ve kimsenin bu cihaddan geri kalmaması gerektiğini vurguladıklarını belirtti. İşbirlikçi olarak vasıflandırdığı alimlerin ise makam hırsı ile İsrail’le barış anlaşmasının ‘şer’i’ olduğunu ilan ettiklerine ve böylece İsrail’e karşı cihadı iptal ettiklerine işaret etti.

Şeyh Ömer Abdurrahman’ın konuşmasının ardından sözlerini sürdüren Kaidetu’l Cihad Örgütü Lideri Dr. Eymen El Zevahiri Amerika’nın Arap Baharı devrimlerinden önce Filistin devrimini de başarısız kıldığını, Fetih Hareketi’ni Filistin topraklarının büyük kısmından taviz veren bir harekete dönüştürdüğünü, ulusçuların, vatanlarının büyük kısmını İsrail’e teslim ettiklerini, milliyetçilerin kavimlerinden büyük bir taifeden taviz vererek kendilerini İsrail vatandaşı saydıklarını belirterek bunun İslam ve şeriattan vazgeçmelerinden, laikliği ‘ilah’ ve ‘ortak’ kabul etmelerinden kaynaklandığını dile getirdi.

Tavizler veren bu laik kesimle uzlaşmaya gitmeye kalkanları da (Hamas’ı kasdediyor) eleştiren El Zevahiri: ‘Ne üzerine uzlaşma? Filistin sorununun ancak müzakere masalarında yalvarmakla çözülebileceğine inanan hainlerin terk ettiği cihad üzerine mi? Sonra ulusal uzlaşma hangi vatan üzerine yapılacak? Onda dokuzunu İsrail’e teslim ettikleri vatan üzerine mi’ diye sordu.

Ardından şöyle konuştu:

‘Filistin için cihad ve şeriatın hakim olmasından başka çözüm yolu yok. O şeriat ki Filistin’in; tüm Filistin’in kurtarılmasını (bunun için çaba sarfedip cihad etmeyi) Filistinli olmasa da tüm Müslümanların üzerine farz’u ayn kılar. O şeriat ki Filistin toprakları olmasa da Müslüman ülkelerinden bir karış toprağın dahi kurtarılmasını Filistin’deki tüm Müslümanların üzerine farz’u ayn kılar. Bu nedenle Filistin’deki tüm gayretli, özgür ve onurlu Müslümanların, Allah’ın şeriatının kurulup hakim olması, tüm mercilerin üstünde kılınması için Müslüman kardeşleriyle birleşmeleri gerekir. Batı ve Uluslararası Toplum bundan nefret etse, bunu ‘terör’ ve ‘fanatizm’ olarak adlandırsa da topraklarında İslam devleti kurulsun diye Filistin’in tümünün kurtarılması için onlarla birleşmelidirler. O Batı ki bizden Filistin’in büyük kısmını alıp İsrail’e teslim etmiştir.

Her yerdeki Müslüman kardeşlerim! Amerika cihadı ‘terör’ ve ‘aşırılık’ olarak isimlendiriyor. Çünkü cihad kendisinin çıkarlarını ve bizim servetlerimizi çalma, topraklarımızı işgal etme, evlatlarımızın yolunu değiştirme üzerine kurulu varlığını tehdit ediyor.’

Amerika’nın Afganistan’daki cihadı ‘terör’ olarak isimlendirmesinin sebebinin Afganistan İslam Emirliğinin Amerika’nın baskılarına boyun eğmemesinin olduğunu belirten El Zevahiri bugün Afganistan topraklarında Amerika’ya karşı büyük zafer kazanılmakta olduğunu, ancak bu haberlerin dünya ve Arap basını tarafından sırf Amerika’nın Afganistan’dan çekilişinin üzerini örtmek için kasıtlı olarak verilmediğini vurguladı. 

Aynı şekilde Irak’ta da direnişçilerin Amerika’nın belini kırmaları, Ortadoğu’yu bölme projesini başarısız kılmaları, Irak, Şam ve Arap Yarımadası’nı istila etmeyi planlayan İran-Safevi projesine karşı koymaları nedeniyle ‘terörist’ addedildiklerini açıkladı. El Zevahiri, Irak’ta El Zerkavi ortaya çıkıp cihad olgusunu canlandırmasaydı Irak’ın ardından da Ortadoğu’nun Amerikan güçleri tarafından parçalanmış olacağını daha sonra da rotanın Mısır’a çevrileceğini ve Irak’taki Sünnilerin sonunun İran’daki Sünniler gibi olacağını ifade etti.

Arap Yarımadası’ndaki, Doğu Afrika’daki, İslami Magrib’deki cihadın da hemen hemen aynı gerekçelerle Amerika tarafından ‘terör’ olarak isimlendirdiğine değinen El Kaide lideri Şam’daki cihadın ‘terör’ ilan edilmesinin ardında da Amerika’nın vekili İsrail’i koruma, Şam’daki cihadın Batı tarafından ortadan kaldırılıp yerine laik Türk hükümeti kurulan hilafeti geri getirmeye çalışması gerekçelerinin yattığına dikkat çekti.

Bugün Şam’daki cihadın İran’a karşı Amerika’nın pençesi, Batı’nın elinde bir araç haline dönüştürülmeye çalışıldığını belirttikten sonra ise şöyle ekledi: ‘Ancak Allah’ın havli ve kuvvetiyle Amerika’nın emellerinden ve İran’ın nüfuzundan daha büyük, daha yüce ve daha tehlikelidir. Şam’daki cihad, Allah’ın lütfüyle mücahit İslam hilafetini kurmak için çalışmaktadır. Allah’ın izni ve kuvvetiyle İslam ve cihad bayrağını Kudüs’teki El Mukebbir dağının zirvesine dikene kadar fedakarlıklarını, cömertliğini sürdürüyor. Şam’daki cihad, ribatve cihad diyarı Şam’ı Safevi İran uzantısı ile müttefik laik Baas’tan kurtarmak için uğraşıyor. Şam mücahitlerini tebrik ederiz. İran’ın ve işbirlikçilerinin çirkin yüzlerini ortaya koydular. Suçlarının iğrençliğinin boyutunu ve imparatorluğunu kurabilme yolunda kutsal olan her şeye saldırmaya hazır olduğunu gözler önüne serdiler.’

Daha sonra Şam halkına ve Şam’daki cihad ehline seslenen El Zevahiri şöyle dedi: ‘Cihad ve Ribat diyarı Şam’daki halkımız, ey Şam’daki cihad aslanları! Amerika, işbirlikçileri ve müttefikleri Alevi, suçlu Baasçı rejimi yıkılıp yerine kendilerine bağlı, İsrail’in güvenliğini koruyan, İslam şeriatına karşı çıkıp uluslararası kanuna boyun eğen bir hükümet dikmek için sizin, kadınlarınızın ve çocuklarınızın kanlarının akmasını istiyor.

Ey Şam’daki İslam aslanları! Toplanın, birleşin, ribat ve cihad Şam’ında hilafeti döndürmek için çalışan, adaleti sağlayan, yolsuzluğu kökünden kazıyan, şurayı yayan, Filistin’in, işgal altındaki her karış Müslüman toprağının kurtarılması için uğraşan İslami bir devlet kurulana kadar silahlarınızı bırakmayacağınıza, siperlerinizi terk etmeyeceğinize dair sözleşin, anlaşın. Bu yüce hedef üzerinde birleşin.’

El Zevahiri Şam ehlinden ‘partisel mensubiyet’ ve ‘fanatik örgütçülük’ anlayışlarından sıyrılarak yüce İslam bayrağı altında toplanmalarını istedi. Amerika, işbirlikçileri, müttefikleri ve propagandasının sözcülerinin kendilerine karşı savaştığını ve kendilerini ‘terörist’, ‘fanatik’, ‘tekfirci’ gibi sözlerle itham ettiklerine dikkat çektikten sonra ise şöyle devam etti: ‘Onlara deyin ki: Biz, şeriatın hakimiyetine çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? Şura’ya çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? Müslümanların birliğine çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? Yolsuz rejimin kökünden kazınmasına ve ülkenin bu rejimin destekçilerinden, kalıntılarından temizlenmesine çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna karşı çıkar mı? Müslümanları birleştiren, kendilerini savunan hilafetin dönmesine çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? İsrail’in ve kendisiyle yapılan teslimiyet anlaşmalarının tanınmamasına çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? Filistin’in; Filistin’in tamamının, işgal altındaki her karış Müslüman toprağının kurtarılması için cihada çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? Sosyal adalete, ehlimiz ve halklarımız için onurlu bir yaşamın ve güvenliğin sağlanmasına çağırıyoruz. Hiçbir Müslüman buna muhalefet eder mi? Onlara deyin ki: Biz Müslümanları; Müslümanların hepsini bu yüce hedeflerin zaferi (gerçekleşmesi) için birleşmeye, aralarında uyuma çağırıyoruz. Bu hedeflerin gerçekleşmesi için çalışan her Müslüman bizim kardeşimiz ve bizden bir parçadır. Bizler de onun kardeşi ve ondan bir parçayız. Eğer ümmet onu seçerse biz de onun askerleri ve destekçileri oluruz. Onlara deyin ki: Bizler fanatizme ya da hizipçiliğe çağırmıyoruz. Aksine Müslümanların tevhid kelimesi üzerinde birleşmesine çağırıyoruz.

Ey ribat ve cihad Şam’ındaki cihad aslanları! 65 yıl önce elimizden çalınan Filistin’in geri alınabilmesinde emel, sizin mübarek cihadınıza bağlıdır. Ey İslam ümmeti! Ey ümmetin onurluları! Ey özgürleri! Eğer hilafeti döndürmek istiyorsanız Şam’a cihada gidin! Şeriatın hakim olmasını istiyorsanız Şam’a cihada gidin. Filistin’in kurtarılmasını istiyorsanız Şam’a cihada gidin. Eğer yolsuz yöneticileri kökünden sökmek istiyorsanız Şam’a cihada gidin. Amerika’ya karşı direnmek istiyorsanız Şam’a cihada gidin. Safevi-İran uzantısına karşı koymak istiyorsanız Şam’a cihada gidin. Canlarınızla, mallarınızla, deneyimlerinizle, ilimlerinizle seferber olun. Ey İslam aslanları Şam’a gitmelisiniz! Ey peygamberin (s.a.s.) atlıları Şam’a gitmelisiniz! Ey hilafetin askerleri Şam’a gitmelisiniz! Ey özgürlük aşıkları Şam’a gitmelisiniz!’

El Zevahiri kendisinin de Şam’da savaşmaya duyduğu özlemi ise şu sözleriyle dile getirdi: ‘Sevgili Şam’daki kardeşlerim, halkım ve evlatlarım! Eğer size gelebilmek için bana yol kolaylaşsa idi bir an bile sizden geri kalmazdım. Ancak en azından sizin cephelerinizden birinde olmak beni onurlandırmaktadır.’

(Incanews)

HABERE YORUM KAT

4 Yorum