Yüksekovalı gazeteciler
Yüksekova'da bir grup gazeteci, son yıllarda takdire şayan bir gazetecilik pratiği sergiliyor, yurttaş gazeteciliğini ete kemiğe büründürecek işlere imza atıyorlar. Çoğu, ulusal haber ajanslarında da çalışan, profesyonel gazeteciler. Yüksekova Haber gazetesi ve web siteleri yüksekovahaber.com'da, büyük haber portallarını kıskandıracak bir profesyonellikte yayın yaptıkları için, uzunca bir süredir Güneydoğu'nun en önemli ve en popüler haber kanalı olmuş durumdalar.
Gazeteciliği ciddiye aldıklarından olsa gerek, sadık ve kalabalık bir okur kitleleri var. Giderek daha da tekdüzeleşen basında, zaten sönükleşmiş yerel basında görmeye alışık olmadığımız bir heyecan ve 'gerçeklik' duygusuyla hareket ediyorlar. Yalnızca o bölgenin mülki amirlerinin ağzından çıkacak söze, belediyenin herhangi bir etkinliğine değil, hemen tüm konulara el atıyorlar. İnsan hakları ihlallerini, mağduriyetleri, doğal afetleri, siyasal gelişmeleri aynı oranda ve aynı ciddiyet ve profesyonellikle yansıtıyorlar. Ancak, hem çalıştıkları ulusal ajans ve kanalların hem yerel yönetici ve güvenlik güçlerinin tutumları nedeniyle büyük mağduriyetler de yaşıyorlar.
Son mağduriyetleri Newroz olaylarında oldu. Newroz kutlamalarına katılan binlerce Yüksekovalı'nın yaşadığı polis-jandarma şiddetine onlar da maruz kaldı. 23 Mart günü yaşanan çatışmalarda olayı haberleştirmek üzere orada bulunan Yüksekovalı gazetecileri, polisler ölesiye dövdükten sonra "Gidin, siz de onlardansınız" diyerek protestocu grubun içine sokmaya çalıştı. Bu esnada iki ateş altında kaldılar ve ciddi bir hayati tehlike atlattılar.
Gazetecilerden Senar Yıldız, yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Güvenlik güçlerinin müdahalesini ve gerginliği kamu adına takip ediyorduk. Yaşanan hataları bizler takip etmek zorundayız. Bu durum bazı güvenlik güçlerinin hoşuna gitmemiş olmalı ki güvenlik güçleri tarafından darp edilerek 'Gidin siz de onlardansınız' gibi sözlerle bize hakaret edildi ve göstericilerin attığı taşların arasına itildik".
Aynı olaylarda dövülen ve fotoğraf makinesi kırılan bir başka gazeteci, Necip Çapraz: "Makinemin parçalarını yerden toplarken bana sürekli hakaretlerle vurdular. Yaşanan şiddet ve gerginlik ortamında kamuoyunu aydınlatma görevi olan gazeteciye, güvenlikten sorumlu devlet memurundan böyle kötü duruma düşmek üzücü. Maalesef buralarda gazeteci olarak çalışmak zor. Görev alanlarımız da daraltılıyor".
Olaylarda DHA'dan Hamit Erkut ile Erkan Çobanoğlu, AA'dan Necip Çapraz, İHA'dan Senar Yıldız, CHA'dan Şevket Yılmaz, DİHA'dan Sami Yılmaz, çevik kuvvet ekiplerince dövüldü, darp edildi.
Yerliler dövülür
Bu olaylarda dikkat çeken birkaç husus var. Polisin gazetecileri hem gazeteci oldukları hem de Yüksekovalı oldukları için dövdüklerini belirtmelerini atlamamak gerekiyor. Çünkü, o gün dayak yiyen gazetecilerin tümü Yüksekovalı idi. Örneğin, Show TV'nin İstanbul'dan giden muhabiri dövülmedi de, aynı kanalın Yüksekova muhabiri hastanelik edildi. Bunun yanında, aynı haber kanalları ve ajanslarının muhabirlerine sahip çıkmayıp yaşananları protesto etmemeleri de, basının ne halde olduğuna dair bir ibretlik örnek. AA, DHA, CHA ve İHA'dan muhabirlerinin darp edilmesine, hakaretlere maruz kalmalarına, makinelerinin kırılmasına en ufak bir tepki gelmedi. Hatta bu ajanslardan birkaçı yaşananları "olaylarda bazı gazetecilerin dayak yediği iddia edildi" ifadeleriyle geçiştirdi. Herhangi bir kurum temsilcisi, çalışanına sahip çıkıp mesela yerel bir yetkiliyi bile aramadı.
Gazetecilerin mağduriyeti bununla sınırlı kalmadı. Newroz olaylarında polis kurşunuyla ölen İkbal Yaşar'la ilgili ulusal kanallardan birinde çıkan bir çarpıtma haber başlarını fena halde ağrıttı. Show TV'nin Yüksekova muhabiri Senar Yıldız'ın geçtiği haberler İstanbul'daki haber merkezinde çarpıtılarak verilince, Yıldız ciddi bir linç tehlikesi yaşadı. Show TV, İkbal Yaşar'ın ölüm nedeni olarak "uyuşturucu davasından arandığı ve bu nedenle öldürülmüş olabileceği" yorumunu içeren bir haber yapınca Yüksekovalılar, haberi Senar Yıldız'ın yaptığını zannedip kendisine saldırdı. Senar Yıldız, bunlar karşısında çalıştığı kurumdan istifa etmek zorunda kaldı. Aynı gerekçeyle, Cihan Haber Ajansı'nın muhabiri Şevket Yılmaz da istifa etmek zorunda kaldı. Yılmaz'ın istifa gerekçesi çok şey anlatıyor: "Ben bu mesleğin etik değerlerine bağlı kalınarak artık çalışılamayacağı kanaatindeyim. Sermaye güdümündeki ulusal medya yerine yerel medyadaki habercilik anlayışının alternatif olacağını düşündüğüm için, gazetecilik mesleğime Yüksekova Güncel Haber Sitesi'nde devam etmeyi uygun gördüm".
Yüksekovalı gazeteciler, "Yüksekova'da gazeteci olmak"tan çok, birtakım yerel güçlerin keyfi uygulamaları ve çalıştıkları kurumların ilgisizliklerinden kaynaklı bir mağduriyet yaşıyor. Oysa ne Newroz kutlamalarında yaşanan olaylar ne de gazetecilerin başına gelenler, sıradan ve kabul edilebilir şeyler. Çok ciddi ve umut veren bir gazetecilik deneyimini inşa eden bu gazetecileri devletin yerel kuvvetlerinin insafına terk etmemek, onları yalnız bırakmamak bu mesleğin ahlaki reflekslerini kaybetmemiş tüm gazetecilerin görevi olmalı. Bu, çalıştıkları kurumların yaptıkları ve yapmadıklarına rağmen hâlâ mümkün.
Radikal gazetesi
YAZIYA YORUM KAT