1. YAZARLAR

  2. Mustafa Şentop

  3. Yine mi laiklik elden gidecek?
Mustafa Şentop

Mustafa Şentop

Yazarın Tüm Yazıları >

Yine mi laiklik elden gidecek?

27 Ekim 2009 Salı 06:02A+A-

Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından geçen ay içinde yapılan bir düzenleme, eski dar ideolojik kalıplar içinde tartışma şeklini yeniden karşımıza çıkardı.

Kişisel kanaatleri, korkuları ve umutları Atatürkçülük, laiklik eksenine oturtarak, mantıklı ve doğru bir şey söylemeden, "laiklik elden gidiyor" sloganıyla mutasavver hassasiyetleri kaşımak bu tartışma şeklinin ayırıcı vasfıdır. Böyle bir anlayışın artık anakronik olduğunu, tartışmaya katılanların ve bu yaklaşıma destek çıkanların "marjinal" kalışıyla görmüş olmamız bir teselli olarak kabul edilmelidir.

Hukuk fakültelerinde akademik teşkilatlanmayla alakalı bir değişikliğin çok az kişiyi ilgilendirdiğini, genel okuyucunun dikkatini çekmeyeceğini düşündüğüm için konuya dair bir yazıyı lüzumsuz görmüştüm. Ancak, bir değini şeklinde de olsa, bazı haber ve yorumlarda, kasten veya bilgisizlik sebebiyle gerçeğe aykırı ifadeleri görünce bazı tashihlere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Hukuk fakültelerinde akademik teşkilatın bazı esasları değiştirilirken, "bölüm" bazında teşkilatlanma kaldırılmış, anabilim dalı üzerinden teşkilat yapısı kurulmuş, anabilim dallarının sayısı azaltılmış, bu arada Roma Hukuku Anabilim Dalı, anabilim dalı olmaktan çıkartılarak bir bilim dalına dönüştürülmüştür. Teknik tanımları bir yana bırakırsak, teşkilat yapısı içinde, anabilim dalı bir üst birim, bilim dalı ise alt birimdir; bilim dalı anabilim dalına bağlı olarak çalışır. Daha önce hukuk fakültelerinde Hukuk Tarihi Anabilim Dalı da Roma Hukuku Anabilim Dalı da vardı; şimdi Hukuk Tarihi anabilim dalı olarak mevcudiyetini korurken Roma Hukuku bilim dalına dönüştürülüp, Hukuk Tarihi Anabilim Dalı'na bağlanmıştır. Peki, bu konunun Atatürk ve laiklikle ne ilişkisi var, diyeceksiniz.

Roma hukukçularından bazıları, teşkilat yapısındaki bu değişikliği yanlış bulduklarını akademik üslup ve yaklaşım içinde ortaya koymak yerine, "Roma Hukuku dersinin kaldırıldığı", "bu dersin Türk hukukunun Batılı temellerini teşkil ettiği", "bu temellerin değiştirilmeye çalışıldığı", "İslam Hukuku dersinin getirildiği", "hukukun İslamlaştırıldığı", "Roma Hukuku dersinin Cumhuriyet'ten sonra hukukun laikleştirilmesiyle birlikte fakültelere konulduğu" gibi tamamen yanlış ve yalan bilgilerle bir kısım hassasiyetleri olan kamuoyunu yanıltmaya çalışmaktadırlar. Bu açıklamalarda "akademik bağnazlık"ın derecelerini görmek de mümkündür. Roma Hukuku okutulsun ama İslam Hukuku'nun okutulmasına karşıyız, demek "biz karşı olduğumuz şeyi bilmek de istemeyiz, cehaletle karşı çıkarız" demek değil midir? Bu bağnazlığın akademi'ye yakışmadığının altını çizmek gerekir; okuyun, öğrenin, bilerek karşı çıkın...

Öncelikle belirtmek gerekir ki, hukuk fakültelerinde Roma Hukuku dersi kaldırılmamış, sadece anabilim dalı olmaktan çıkartılarak bilim dalına dönüştürülmüştür. "Ders kaldırılmıştır" iddiası veya kamuoyunun bu şekilde algılamasını sağlayacak yöndeki beyanlar yanıltıcıdır. Fakültelerde ders başka akademik yapılanma başkadır; birçok ders anabilim dalı ya da bilim dalı olarak teşkilat yapısında yer almadığı halde varlığını korumaktadır. Aksi de mümkündür, akademik yapıda anabilim dalı ya da bilim dalı olarak yer bulan her alanın bir dersi olmayabilir.

İkinci önemli husus, Türkiye'de pek çok kişinin bilmediği İslam Hukuku konusudur. İslam Hukuku da, aynen Roma Hukuku gibi hukuk fakültelerinde bir anabilim dalı olarak yaklaşık otuz senedir yer almaktaydı. Eski hukuk fakülteleri olan İstanbul, Ankara ve Marmara hukuk fakülteleri İslam Hukuku'nu anabilim dalı olarak akademik teşkilat yapıları içinde bulundurmaktaydı. YÖK.'ün bu son düzenlemesiyle, İslam Hukuku Anabilim Dalı da bilim dalına dönüştürülmüş ve Hukuk Tarihi'ne bağlanmıştır. Roma Hukuku'nun bilim dalı olması olumsuz bir durum ise, aynı şey İslam Hukuku'na karşı da yapılmıştır. Halbuki Roma Hukuku'nun Hukuk Tarihi'ne bağlanması bir tarihî hukuk sistemi olması hasebiyle anlaşılabilir bir şeyse de, İslam Hukuku, tarihî bir hukuk sistemi olmayıp halen birçok ülkede doğrudan veya dolaylı olarak uygulanan bir pozitif hukuk sistemi olduğu için sadece Hukuk Tarihi ile ilişkilendirilmiş olması yanlış bir karardır.

İslam Hukuku, hukuk fakültelerinde daha ayrıntılı ve mukayeseli olarak lisans ve lisansüstü düzeyde okutulmalıdır. Bugün bütün dünyada yaşanan medeniyet krizinin içinde çok büyük ölçüde "hukuk krizi" vardır. Güçlünün ve ideolojinin emrinde bir "alet"e dönüşen hukuk "adalet" temelinden büyük ölçüde sapmıştır. Bu gerçeğin temelinde "hukuk algısı"ndaki sorunlar yatmaktadır. Sabiteleri bulunmayan bir hukuk algısı güç karşısında eğilip bükülmektedir. Bütün parlak fikirler, tartışmalar, yakışıklı kavramlar adaletin gerçekleştirilmesini sağlayamıyor. Bugün farklı hukuk anlayışlarının, farklı hukuk algılarının ve sistemlerinin mukayese edilmesi, tartışılması gerekmektedir. İptidai telakkilerden kurtulmak gerekir; büyük ve çok ciddi bir krizin içindeyiz: Hukuk kaybolmaktadır.

İslam Hukuku'nun anabilim dalı olması dışında, bir seçimlik ders olarak da yaklaşık otuz yıldır okutulmaktadır. Hukuk fakültelerinden daha önce mezun olanlarla, sadece kendi seçtiği dersleri bilen diğer seçimlik derslerden haberi olmayanlar bilmese de, İstanbul ve Marmara hukuk fakültelerinde İslam Hukuku dersini almış binlerce öğrenci bulunmaktadır. 28 Şubat sürecinde bu ders bazı katakullilerle fiilen verilmemiş olmakla birlikte programlarda yer almayı sürdürmüştür.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT