1. YAZARLAR

  2. Saib Harib

  3. Yeni Bağdat Paktı başarılı olamaz
Saib Harib

Saib Harib

Yazarın Tüm Yazıları >

Yeni Bağdat Paktı başarılı olamaz

11 Eylül 2009 Cuma 00:56A+A-

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed, son İran ziyaretinde İran devrim lideri Ali Hamaney'den İran, Suriye, Irak ve Türkiye'yi içine alan bölgesel bir koalisyon kurulmasına onay aldığını açıklamıştı; ancak bölgedeki hızlı gelişmeler arasında bu haber 'kaybolup gitti'.

Peki bu paktın içyüzü ve hedefleri neler? Hedefleri stratejik mi, ekonomik mi? 1955'te kurulan eski Bağdat Paktı'nın yeni sureti mi? Bağdat Paktı komünizmle savaşı ve Ortadoğu'da Britanya boyunduruğu altında bulunan bölgelere uzanması karşısında durmayı hedefliyordu. Pakt Irak, Türkiye, İran, Pakistan ve Britanya'dan oluşuyordu. Yalnız bu pakt Irak'ta Abdulkerim Kasım'ın krallık rejimini deviren ve cumhuriyet rejimini getiren 14 Temmuz 1958 devrimi sonrası sona erdi. O vakitten itibaren bölge resmî paktlara sahne olmadı. Gerçi bölge özellikle de Sovyetler ile ABD arasındaki Soğuk Savaş sırasında resmî olmayan koalisyonlar içine girdi.

Peki bu önerilen projenin getireceği yenilik ne? Başarılı olabilir mi? Görünen o ki, bu koalisyon düşüncesi bölgenin, ilki direniş, diğeri ılımlılar kampı adı verilen iki kamp arasında yaşadığı bölünme sonrası ortaya çıktı. Bu bölünmenin iki kampın tarafları arasındaki kopukluğu derinleştirmesi, tarafları Filistin sorunu, Irak krizi ve İran nükleer programı gibi bölge sorunları açısından kendilerine hedef ve vizyonda ortaklar aramaya sevk etti. Fakat bu projenin tarafları arasında hiçbir uyum yok. Zira bölgede büyük çıkarları olan İran, kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için bu koalisyona önderlik etmeye çalışıyor. ABD ve Batı ile çekişme bu projeye girmek için direkt gerekçesi olsa da koalisyona ağırlığını vermesi için tek sebep değil.

Türkiye ise bölgede stratejik çıkarların olmasına rağmen böyle bir koalisyonda taraf olma eğiliminde değil. Özellikle de İslamcı Refah Partisi lideri Erbakan dönemindeki nüfus olarak en büyük İslam ülkelerini kapsayan D-8 deneyimi başarı getirmemişken. Bu eksen Erbakan'ın iktidardan ayrılmasıyla son buldu. Bu yüzden Türkiye, başkalarının yanlışlarını taşımadan kendi çıkarlarını gerçekleştirmek için Ortadoğu sorunlarında taraf olmamaya çalışıyor. Türkiye'nin Dicle ve Fırat'ın suyunun bölüşümü konusunda Irak ve Suriye ile direkt çıkarları var. Son olarak bu iki nehirdeki paylarını artırması taleplerine karşılık vermemesi sebebiyle bu iki ülkeyle anlaşmazlık yaşadı. Irak ve Türkiye, PKK'yı bitirmek için işbirliğine muhtaç. Bu yüzden Türkiye'nin Irak'la çıkarı koalisyon değil, işbirliği temelli. Ayrıca bölgesel güç olmaya çalışan Türkiye'nin çıkarı, kararlarında bağımsız olmasında saklı. Ilımlı olarak nitelenen ülkelerle iyi ilişkileri var ve kendisini direniş güçlerinden biri olarak tanımlaması çıkarına değil. Arapları ve özellikle de Filistinlileri destekleyen tutumlarına rağmen Türkiye, İsrail'le ilişkiler mirasını koruyor. Diğer taraflar ve özellikle de Suriye ve İran'la arasındaki anlaşmazlık noktası bu. Ayrıca Batı'ya yönelen Türkiye, AB'ye girme formülleri içinde İran, Irak ve Suriye ile koalisyon yapmayı istemiyor.

Bu veriler gölgesinde Suriye ve İran hariç bu projenin başarı etkenlerini düşünmek ne kadar mümkün? Irak ve Türkiye, bu pakta girme eğiliminde değiller. Bu pakt, görünen o ki, ılımlı kamp içindeki başka ülkeleri bölgedeki bazı dikenli sorunlara yönelik tutumlarını değiştirmeye sevk etme ve İsrail'le barış gibi bazı projeleri durdurma girişimidir. Bu ise İran ve Suriye'ye baskı yapan uluslararası çevrelere bölgesel ve uluslararası düzeyde koalisyon kurma güçlerinin olduğu yollu bir mesajdır. Tıpkı Chavez'in ABD'nin arka bahçesi Güney Amerika'da yapmaya çalıştığı gibi bu ülkelerin Ortadoğu'daki çıkarlarına karşı duracak bir paktı oluşturma girişimidir.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT