1. YAZARLAR

  2. Simon Tisdall

  3. Yemen'e dokunan yanar
Simon Tisdall

Simon Tisdall

Yazarın Tüm Yazıları >

Yemen'e dokunan yanar

10 Ocak 2010 Pazar 19:41A+A-

ABD'nin Yemen'de yeni bir terörle savaş cephesi açma ihtimali artıyor ancak bu ülkeye yalıtılmış bir müdahalede bulunmak imkânsız. Yemen'in çok katmanlı ihtilaflarını uluslararası hale getirmek Afrika Boynuzu ülkelerinden Tahran ve Riyad'a uzanan bir dalgalanma yaratır

ABD Başkanı Barack Obama’nın Yemen’e daha etkin müdahaleyi ne düzeyde düşündüğü henüz belirsiz - fakat öngörülebilir gelecekte ABD’nin bu ülkeye daha fazla müdahil olacağına kuşku yok. Sorun, Yemen’e yalıtılmış bir müdahalenin mümkün olmaması.

Obama’nın güney Arabistan’da güvenliği sağlama şiarı, bölgenin genelinde Afganistan ve Irak işgalleri sonrası yaşananlara benzer bir istikrarsızlaşma riski taşıyor. Obama birçok şey olabilir, fakat Arabistanlı Lawrence olmadığı ortada.

Yılbaşında Detroit uçağına yönelik bombalı saldırı girişiminin ardından Sana’ya giden ABD Merkez Komutanlığı Başkanı General David Petraeus, Yemen’e güvenlik yardımını iki katına çıkarma sözü verdi. Obama da planı açıkladı:

“Yemen’le ortaklığımızı güçlendirmeye öncelik vereceğim - güvenlik güçlerinin eğitip teçhizatlandırılması, istihbarat paylaşımı ve Kaide teröristlerini vurmak için beraber çalışma söz konusu olacak.”

Sorun İslami değil ekonomik

Terörle mücadeleden sorumlu Beyaz Saray yetkilisi John Brennan, daha kapsamlı bir planın ipucunu verdi. ABD’nin askeri harekât düşünüp düşünmediği sorulduğunda yanıtı şu oldu: “Yemen’le işbirliğimiz mevzu bahis olduğunda her şey mümkün... Arap Yarımadası’ndaki Kaide ciddi bir tehdit oluşturuyor... Buna karşı güçlü adımlar atacağız.”

Fakat Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai gibi, Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih de güvenilir veya çok hevesli bir müttefik sayılmaz. Kuzey ve güneydeki güçlü aşiretler Salih’in iktidarına meydan okuyor. Salih için Yemen’deki Kaide ağı özel olarak tehdit edici değil. Yemen lideri bir Amerikan kuklası olarak damgalanmaktan daha fazla korkuyor.

Detroit uçağı vakasından sonra Yemen’den gelen resmi açıklamalarda terör tehdidinin ‘abartıldığının’ iddia edilmesinin nedeni de bu. Dışişleri Bakanı Ebubekir Kırbi hükümetin ABD’yle ortak operasyon düzenleme taahhüdü vermediğini söyledi. Bu arada bağımsız yorumcular, Yemen’in sorunlarının İslami değil ekonomik olduğunu ve ABD’nin vereceği milyonların sağlık, eğitim ve istihdam meselelerini çözmek için kullanılmasının daha iyi olacağını vurguluyor.

Hükümeti ABD’nin sınır ötesi harekâtlarıyla istikrarsızlaşan Pakistan lideri Asif Ali Zerdari gibi, Salih de işbirliği düzeyini az göstermekte fayda görüyor. Gerçekte ABD, Yemen’in 17 Aralık’ta kuşkulu Kaide kamplarına düzenlediği ve birçok sivilin öldüğü bildirilen hava saldırılarına destek verdi, hatta doğrudan katılmış da olabilirler. ABD’nin yakın müttefiki Suudi Arabistan da Yemen içlerinde askeri operasyonlar yürütüyor.

Suudilerin dahli, Yemen ‘domino etkisi’nin veçhelerinden biri. Bu durum Bush dönemindeki bir başka hayaleti hortlatıyor: Yemen’de ister özel kuvvetlerle, ister paramiliter CIA üyeleriyle, isterse de sivillerle faaliyet gösteren Amerikalılar, kendilerini Riyad’ın can düşmanı İran’la bir vekalet savaşına sürüklenmiş bulacaktır. Tahran işgal altındaki Irak’ta Şii milisleri (ve Kaide bağlantılı Sünni direnişçileri) eğitti ve onlara para verdi. Şimdi de Yemen’deki Şii azınlığa mensup Huti asilerini destekleyerek benzer bir müdahaleyi yürütmekle suçlanıyor.

Arap medyasındaki haberlere göre, İran Devrim Muhafızları ve Lübnan’daki Hizbullah üyeleri kasımda Huti liderleriyle gizlice görüşüp Yemen-Suudi sınırındaki çatışmayı kızıştırmayı tartıştı. İran’ın ayrıca Yemen ve Somali’deki İslamcılar için Aden Körfezi üzerinden silah kaçırdığı da söyleniyor. 26 Ekim’de El Arabiya’da yayımlanan bir haberde Yemen donanmasının, mürettebatı İranlı olan bir gemiyi, Yemenli isyancılara anti-tank füzeleri taşırken yakaladığı söyleniyordu.

Bu bulanık bölgesel entrikalara ABD’nin doğrudan müdahil olmasının etkileri potansiyel olarak zararlı. İran’la Yemen üzerinden atışmak, Batı’nın daha önemli olduğu söylenebilecek hedefine, yani Tahran’la nükleer anlaşmaya varılmasına fayda getirmez. Benzer biçimde, Yemen’deki kutuplaştırıcı çatışmaya Suudilerin daha fazla müdahil olması, Riyad’ın Fetih’le Hamas’ı uzlaştırmak, böylece bir Arap-İsrail barış anlaşmasını kolaylaştırmak yönündeki mevcut çabalarına zarar verebilir. Ayrıca ülke içi muhalefet için bir birleşme gerekçesi yaratarak Suudi rejimini zayıflatabilir.

Yemen’in çok katmanlı ihtilaflarını uluslararası hale getirmenin Afrika Boynuzu ülkeleri üzerindeki olumsuz etkisi de ABD’ye durması için ilave bir sebep sunmalı. Hem Yemen hem Somali hükümeti iki ülkedeki isyancı gruplar arasında var olan destek sistemlerinden yakınıyor. Somali’deki İslamcı el Şebab milisleri, ABD Yemen’de saldırı düzenlerse bu ülkeye takviye göndereceğini açıkladı.

Eritre’nin işlemeyen Batı karşıtı hükümeti de her zamanki gibi işin içinde; her cenahtan isyancılar için silah kaçırıyor.

Somali her çabaya sekte vuracak

Somali’deki iç savaştan kaçan yaklaşık 200 bin mülteci Yemen’de bulunuyor.

Bilinmeyen sayıda mülteci Kaide’ye katıldı ve kimisi Yemen’de kalırken kimisi de ülkesine döndü. ABD ve Britanya’nın Somali’de BM öncülüğünde barış koruma misyonu kurmak yönünde canlanan çabaları da muhtemelen başarılı olmayacak. Bu da anarşik, büyük ölçüde yönetilemez ve hasmane bir Somali anlamına geliyor; böyle bir ülke, Yemen’de ‘güvenliği sağlamak’ yönündeki bütün çabalara sekte vuran bir zemin görevi görecektir.

ABD’nin ‘terörle savaş’ta yeni bir Arap cephesi açmak (ki bu cephenin merkezi muhtemelen Cibuti’deki Amerikan askeri üssü olacak) konusunda bir sonraki adımının ne olacağını, bir dereceye kadar, Britanya Başbakanı Gordon Brown’ın çağrısıyla 28 Ocak’ta Londra’da yapılacak olan Yemen konferansı belirleyecek. Cumhuriyetçilerin zayıflık gösterildiği iddiasıyla kopardığı yaygaraya rağmen, Obama daha düşük yoğunluklu, kısmen üstü örtülü bir yaklaşımı tercih edebilir. Fakat karar bıçak sırtında duruyor. Gidişata bakılırsa, Amerika’nın güçlü müdahalesinin ve bununla birlikte yeni bir çöl fırtınasının tetiklenmesi çok zaman almayacak. (7 Ocak 2009)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT