1. YAZARLAR

  2. Nuray Mert

  3. ‘Yanlış Cumhuriyet’in 85. yılı
Nuray Mert

Nuray Mert

Yazarın Tüm Yazıları >

‘Yanlış Cumhuriyet’in 85. yılı

30 Ekim 2008 Perşembe 13:03A+A-

85.yılı resmen törenlerle kutlanan Cumhuriyet, artık, her şeyi ile tartışma konusu. Laiklik ilkesi ve üniter yapı gibi iki temel konunun tartışılması serbest olmadığı için, ta başından bu iki temel konudaki itirazlar dolaylı yoldan yapılageldi. Belki bu nedenle, bir yandan, Cumhuriyet'i hiçbir şekilde tartışmaya açmamakta direnen resmi ideoloji sığ sularda katılaştıkça katılaştı. Diğer taraftan, kaçak güreşen itirazlar, demokratik siyasal eleştiri olgunluğuna bir türlü erişemediler.

Gelinen noktada, üniter yapının ve katı laiklik anlayışının demokratik esnemesi yerine, her iki konuda gerilimi artan çatışmalar söz konusu. Üniter yapının Kürt kimliğini toptan göz ardı etmesine karşı gelişen itirazlar, etnik Kürt milliyetçiliğini aşıp demokratik siyaset zeminine oturmaktan hâlâ çok uzak. Laiklik konusundaki itirazlar çok daha karmaşık bir süreç yaşadı. Çok partili hayata geçişten bu yana, üniter ulus-devlet anlayışıyla barışık Cumhuriyet ile içten içe kavgalı, veya bir dargın, bir barışık, sağcılık, İslamcılık, muhafazakârlık şekilden şekile girdi.

80'lerden sonra yükselen demokratikleşme dalgası çerçevesinde de, daha geniş ufuklu bir Cumhuriyet tartışması zemini oluşamadı. Resmi baskılara karşı Kürtler, milliyetçilikten ve silahla direnmekten başka bir mecra açamadılar. İslamcılar ise, pragmatik kaygılarla söylemlerini rötüşleme yolunu tuttular. Mesele, bu iki itirazı demokratik bir dinamiğe dönüştürmek idi, bu gerçekleşemedi. Bu dinamiği önemseyenler (demokratlar, liberaller, aydınlar), resmi ideolojiye itirazların varlığının, demokratik dinamiğin kendisi ve garantisi olduğuna, veya doğal akış içinde kaçınılmaz olarak demokratik dinamiğe dönüşeceğine inandılar veya inanmak istediler. Oysa, malum, fizik kanunları gibi, demokrasinin doğal akışı kanunu yok.

Kısacası durum hiç de iç açıcı değil.

Böyle bir dönemde, resmi ideoloji, Cumhuriyet, Kemalizm eleştirisi yapmanın, demokratikleşmenin şart ama yeter koşulu olmadığının anlaşılması gerekiyor. İkincisi, demokratikleşmeyi, Kemalizm ve Cumhuriyet'in kör karşıtlığından ibaret saymak ahmaklığına düşmemek lazım. Son zamanlarda, kör gözüm parmağına Cumhuriyet eleştirisi yapmak, güncel darboğazlarla yüzleşmekten bucak bucak kaçmanın en itibarlı yolu haline geldi.

Tarihsel hesaplaşma, sorgulama, bugün ne ile karşı karşıya kaldığımızı daha iyi kavrayabilmek adına yapılır. İşe, yakın tarihle, özellikle Cumhuriyet geçmişi ile başlamakta gerçekten fayda var. Ama, bu eline kalemi alanın, kendini ergen hırçınlığına kaptırıp veryansın etmesiyle olacak iş değil.

Bakın, iş dönüp dolaşıp, Sevan Nişanyan'ın ilan ettiği 'Yanlış Cumhuriyet'e kadar vardı. Daha doğrusu, belli ki, orada başlayıp, orada bitiyordu. Bu coğrafyada yaşayanlar, ne zaman işler sarpa sarsa, paniğe kapılıyor, bir suçlu buluyor, önce bir modele inanıyor, ona gözü kapalı sarılıyor, olmayınca, neredeyse çocukça öfkeleniyor, onu toptan 'yanlış' ilan edip, bir başka toptan 'doğru' peşine düşüyor. Bence, yadırganması gereken, Cumhuriyet veya başka bir temel konuda (laiklik, ulus-devlet) kökten eleştirel bakışlardan sakınmamak değil. Yadırgatıcı olan, kökten eleştiriyi, entelektüel parodiye yüklemek, resmen ak denilene, kara demeyi marifet, eleştiri, öneri, çare, cesaret saymak. Cumhuriyet müsamerelerini, münazaralarını, kompozisyon yarışmalarını, demokrasi müsamereleri, münazaraları, kompozisyon yarışmalarıyla karşılamaya çalışmak. Bu kez demokrasi adına kurulan müsamere sahnesinin, avaz avaz şiir okuyan 23 Nisan çocuğu olmak.

Not: Bu konuda, Sevan Nişanyan'ın 'Yanlış Cumhuriyet' başlıklı kitabını da içeren, 'Cumhuriyet tarihini yeniden okumak' başlıklı yazım, Doğu-Batı dergisinin Cumhuriyet sayısında yayınlanacak. İlgilenenlerin o yazıya göz atmalarını ve görüşlerini bana iletmelerini isterim.

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT