Melih Altınok

Melih Altınok

Yazarın Tüm Yazıları >

V for Kemal

13 Kasım 2012 Salı 18:42A+A-

 

Anayasanızda adı geçiyor.

Metinde, adıyla anılan ilkelerinin yer aldığı maddelerin değiştirilmesi teklif dahi edilemiyor.

Bu nedenle parlamentonun çıkartacağı hiçbir kanunun onun temel doktrinlerine aykırı olmaması gerekiyor.

Yani dününüz değil, bugününüz de onun “kontrolünde”.

Daha da acayibi, doğacak çocuklarınızın bile hayata hangi pencereden bakacakları onun yaşadığı on yıllar öncesinden belirlenmiş; değiştirilemiyor.

Elbette “onun olan” ordunun en temel görevi de, dışta ve tabii ki içte, onun ideolojisine yapılacak saldırıları bertaraf etmek. Bu hakkını da defalarca halkını ve siyasileri esir alarak kullanmış. Hâlâ da bu konuda istidatlı.

Ülkenin siyasi partilerinin, derneklerinin, odalarının ve hatta öğrenci kulüplerinin bile onun ilkelerine uygun örgütlenmesi şart. Kurumsal olarak, ölüm-doğum günleri etkinliklerde yer almamaları dahi “soruşturma” konusu.

Çocuklarınız okula her sabah ona bağlıklarını sundukları and’la başlıyor. Ardından büstünün önünden geçip, onun adına ayrılmış köşenin yanı başındaki sınıfa giriyor. Duvarda, “gençliğe öğüdünün” yanı başına asılmış resmi var. Ders de muhtemelen onun hayatı. Değilse de ziyanı yok; “moderin” matematik bile onun armağanı, lütfu olduğu için mutlaka anılacak. Boş derste açılan her kitabın kapağında da resmi, hayatı mevcut.

Eşek kadar adam olup gittiğiniz üniversitede de peşinizde o. YÖK derslerindeki “O, memleketi kurtarırken neye güvenmiştir” sorusuna “Elbette milletin azmi ve kararlığına” cevabını verdikten sonra bahçede “eyleminizineyin” yapmanızın da “bir yere” kadar sakıncası yok. O bir yerin sınırı da elbette onunla başlıyor.

Üzerinde resmi olan paralardan sizde yoksa askere de gideceksiniz tabii. Aylar boyu sabah akşam “en iyi”nin sonuna onun adını ekleyeceğiniz tekerlemeleri çiğneyeceksiniz. Azıcık çıkıntılığınız varsa, mesela Tanrı’ya “Allah” demek ya da anadilinizin onun tek dili olmaması gibi, törpülenecek.

Adım başı heykellerinin olduğu kentlerin yaşamına dönüp evlenmeye karar verirseniz, nikâh memurundan “çocuklarınızı onun ilkelerine göre yetiştirme” nasihati alacaksanız daha.

Anne olacaksınız, çocuğunuz yaşam koşulları bile onun ilkeleriyle ilişkinize göre şekillenecek. Zira giyim kuşamınız ilkelerine uygun değilse, ne avukatlık, ne öğretmenlik yapabileceksiniz. İstanbul dukalığı zaten sizden pek hoşlanmadığı için özel sektörde de şansınız sınırlı.

Ülkenin sol muhalefeti bile onun mirasından kurtulabilmiş değil. Yakın tarihleri bizzat “devrimci” önderlerinin ona antiemperyalist, çağdaş, ilerici vs. payeleriyle methiyeler düzdüğü metinlerle dolu.

Rejimine kastetmekle eleştirilen iktidar partisinin kurmayları, sözkonusu çıkışları “itham” diye savuşturuyor. “Asıl biz onun izindeyiz” nutukları dillerinden düşmüyor.

Onun rejimi tarafından yıllarca dili, dini, gündelik yaşam pratikleri aşağılanmış muhafazakârların kanaat önderleri, yazarları, onun hakkında “kadri bilinmemiş peygamber” tanımları yapıyor

Liberalleri bile, onun iyi olduğunu, çevresinin kötü olduğunu yazıyor köşelerinde. “O asıl bizimdir” diye çıkışıyorlar.

Onun hakkındaki en naif eleştiriler, resmî tarihi dışında alternatif okumalar cesaret isteyen marjinallikler. Kendisiyle “kişisel” bir sorununuz (ne sorununuz olacaksa artık) olmadığı şerhini düşmeden konuşmanız hâlinde başınıza ciddi işler açabilirisiniz.

Orwell’ın 1984’ünden bir alıntı değil elbette bu. Yıllardır hep beraber bu “delilikte” yaşıyoruz.

Ama yukarıdaki resimde gördüğünüz üzere kimilerimiz, bu düzenin değişmeye başladığı gerekçesiyle kaygılı, “V for Vendetta”yı hatırlatıyorlar.

Biliyorum, bir cümle ile saf bir anarşizm güzellemesi olan bu filmin V’si Türkiye’de vücut bulsa, yegâne hedefinin onun sistemi olacağını söylemeye gerek yok.

Ama işsizlikten Uludure’ye, eldivenden merdivene bugüne değin yakındığımız ne varsa kökeninde onun sistemi olduğu hâlde, çözümü onun yoluna dönmekte gören kolektif delilik pek arif değil.

Türk Dil Kurumu’nun 10 Kasım dolayısıyla “onlar” için piyasaya ilave arz yaptığı kelimelerle bitirelim o hâlde, belki işe yarar.

Şaka gibisiniz. Yazık. Ve de anlayana...

[email protected]

TARAF

 

YAZIYA YORUM KAT