1. YAZARLAR

  2. Erhan Başyurt

  3. Türkiye'nin en büyük sorunu
Erhan Başyurt

Erhan Başyurt

Yazarın Tüm Yazıları >

Türkiye'nin en büyük sorunu

25 Şubat 2010 Perşembe 00:04A+A-

Türkiye son günlerde yargı krizleri ile sarsılıyor.

İlk kriz Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’in Ergenekon terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklanması üzerine patlak verdi.

Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) devreye girdi. Ardından HSYK, olağanüstü bir toplantı ile soruşturmayı yürüten özel yetkili dört savcıyı görevden aldı.

HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek'in, Cihaner'in evinde arama yapan savcıları telefonda "tehdit" ettiği de iddia ediliyor.

Özbek, aramayı doğruluyor.

Amacının ise bilgi almak olduğunu söylüyor.

Bu arada HSYK’nın yeni atadığı özel yetkili başsavcı yardımcısı, ilk iş olarak Başsavcı Cihaner'in tutuksuz yargılanması için mahkemeye başvurdu.

Mahkeme, ikinci kez tutuklama kararına itirazı reddetti.

Ama yargı bağımsızlığı büyük darbe aldı.

***

4’ü muvazzaf 21 general, 27 subay ve 1 astsubay "Balyoz Darbe Planı" iddiasıyla gözaltına alındı.

İkinci yargı krizi çıktı.

Ankara'da gerilim yine yükseldi.

Orgeneral ve oramiral rütbesindekiler "ciddi durum değerlendirmesi" için Genelkurmay'da toplandı.

Bunu açıklamakta da bir beis görülmedi.

Ardından Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in de Karargâh'a çağrılıp, gelişmelerle ilgili tepkilerin iletildiği ortaya çıktı.

Star'dan Şamil Tayyar'a göre Bakan Çiçek, Karargâh'tan çıkar çıkmaz Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ile bir araya geldi.

Balyoz operasyonunu yapan özel yetkili savcılara, komutanların tutuksuz yargılanmaları için baskı yapıldığı ileri sürüldü.

Üstelik Bakan Çiçek'in bu girişimlerini "hükümet adına" yaptığı kaydedildi.

İddiayı duyuran Turktime haber sitesi, Bakan Cemil Çiçek'in daha önce Albay Dursun Çiçek tutuklandığında da benzer bir girişimde bulunduğunu iddia etti.

Bakan Çiçek görüşmeleri doğruladı, yargıya baskı iddialarınıysa reddetti.

Ancak kafalarda istifhamların doğmasına neden olan bu trafiğin varlığı bile tek başına kaygı verici.

***

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman da kamuoyunun artık çok yakından tanıdığı bir isim.

Kahraman, Erzurum'daki özel yetkili savcıların görevden alındığı "olağanüstü" toplantıya katılarak, tartışmalı kararın çıkmasının önünü açmıştı.

Müsteşarın kritik toplantıya "gündemi bilmeden" gittiği savunması ise, sadece yüzlerde bir tebessüm oluşturdu.

Başsavcı Cihaner ile ilgili soruşturmayı yürüten dört özel yetkili savcı görevden alınırken, Üçüncü Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk'in ifade vermesinin önü de kesilmeye çalışılmıştı.

Eğer dava normal seyrinde yürüyor olsaydı, Orgeneral Berk'in ifade verme süresi yarın doluyordu.

Savcıları görevden almanın soruşturmanın seyrini nasıl etkilediğini yarın görmek mümkün olacak.

Ancak tartışmalı kararın "yargıç teminatı" konusunda açtığı yarayı onarmak mümkün olmayacak.

***

"Ergenekon'un avukatı" olduğunu açıklayan CHP'nin açıklamaları da çok dikkat çekici...

Başsavcı Cihaner'in yasadışı tele-kulak kayıtları partinin web sayfasında yayınlanıyor.

Yürüyen bir soruşturmanın gizli dosyalarını elde etmiş durumdalar yani...

CHP Milletvekili Ahmet Ersin'in bizzat Erzincan'a giderek davanın gizli tanığıyla görüştüğü ortaya çıktı.

Gizli tanıklara baskı yapıldığı iddiası dile getirildi.

CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu da (HSYK'nın görevden aldığı) Erzurum Savcıları'nın "hamili kart" dinleme kararı aldırdıklarını basın toplantısıyla duyurmuş ancak elindeki belgenin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmıştı.

CHP lideri Deniz Baykal ise son Genel Kurul konuşmasında, Erzincan ve Balyoz operasyonları ile ilgili yine çarpıcı değerlendirmeler yaptı.

Baykal, "camileri bombalamayı, kendi jetimizi düşürmeyi" planlayan şüpheli subayların gözaltına alınmasını, İstanbul'u işgal eden İngilizler'in "Malta sürgünleri"ne benzetti.

Soruşturmalar CHP'nin bu tavrından ne kadar etkileniyor bilinmez ama açıklamalar yargıya siyasi müdahale izlenimini vermeye fazlasıyla yetiyor.

***

Somut örnekleriyle özetlemeye çalıştığımız "vahim" tablo, Türkiye'nin en büyük sorununu açık şekilde ortaya koyuyor.

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı baskı altında...

Bu şartlar altında Ergenekon, Erzincan ve Balyoz tarzı soruşturmaları yürütmek bir yana dosyalarını açabilmek bile büyük cesaret.

Oysa "mülkün temeli" olmadan huzur ve istikrarın sağlanması imkânsız...

Yargı reformunun ivedilikle hayata geçirilmesi gerekiyor. Siyasetin yargıya, yargının yargıya ve siyasete müdahalesi ancak Avrupa standartlarında bir yasal düzenleme ile önlenir.

BUGÜN

YAZIYA YORUM KAT