1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Türban günü
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Türban günü

06 Haziran 2008 Cuma 11:05A+A-

Aslında...Anayasa Mahkemesi’nin türban konusunu 5 Haziran günü görüşeceğini açıklamasından beri ilgili çevreler gün sayıyordu...

Ve zaman hükmünü icra etti, 5 Haziran geldi.


Sabahtan itibaren siyaset ve medya gözünü Ankara’ya dikti. Anayasa Mahkemesi sabahki toplantısında konuyu öğleden sonraya bıraktı.

Türbanın görüşme saati olarak 14:00 belirlendi. Acaba sonuç ne zaman kesinleşirdi?

Yazı saatinden önce mi, yazı saatinden sonra mı? Yazı saatinin limitlerini en uç noktalarına kadar beklemeli miydik, yoksa temkinli davranarak önceden bir yazı kaleme almalı mıydık?

***

Ben yazının başına oturduğumda...

Ankara’dan gelen haberler mahkemenin alacağı muhtemel karar alternatifleri gibi toplantı içinde seçenekler bulunduğunu söylemekteydi.

Yani...

Mahkeme eğer konuyu içerik itibariyle de ele alacaksa geceden önce sonuç beklemek anlamsızdı... Çünkü bu takdirde görüşme uzayacak sonuç belki de yarına sarkacaktı.

Türkiye’nin belirsizliği gibi mahkemenin ne karar alacağı da ne zaman biteceği de belirsizdi...

Kendim de belirsizlik içinde kaybolmamak için yazıyı yavaş yavaş yazmaya koyuldum...

Mahkeme acaba ne karar verecekti?

Çünkü dört farklı karar verme ihtimalinin bulunduğunu biliyorduk...

Bunlardan biri şekil yönünden red olabilirdi...

Hatırlanacağı üzere, mahkeme raportörü davaya ilişkin raporunda ‘Yüksek mahkemenin anayasa değişikliklerini ancak şekil yönünden inceleyebileceğini’... ‘Mahkemenin esasa giremeyeceğini’ belirterek davanın reddedilmesi yönünde görüş bildirdi.

Ama raporun üyeler için bağlayıcılığı yok. Eğer rapordaki görüşler doğrultusunda karar verilirse dava şekil yönünden reddedilecek...

Mahkeme ‘yetkimiz yok’ diyecek

Böyle bir sonuç sadece türban düzenlemesinin yürürlükte kalmasını olanaklı kılmayacak, Türkiye’yi de rahatlatacak.

***

Tabii...

Yüksek mahkeme, raportörün görüşünün aksine davanın ‘esasına’ da girebilir.

Zaten Başkanvekili Osman Paksüt de şekil denetiminin sadece aritmetik bir işlemden ibaret olmadığını söylemiş, aralarında laikliğin de bulunduğu değiştirilemez ilkelere uygunluğun de göz önünde bulundurulacağını belirtmişti.

Eğer esasa girilirse türban düzenlemesinin iptali gündeme gelebilir.

***

Bir başka ihtimal de mahkemenin meclisin yaptığı Anayasa değişikliğini ‘yok hükmünde’ sayması...

Bu nasıl olacak?

Yüksek Mahkeme’nin düzenlemeyi yok hükmünde sayması için...

TBMM’nin yetkisini aşarak anayasanın değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek ‘laiklik’ ilkesini değiştirmeye yönelik bir işlem yaptığına hükmetmesi gerekmekte...

Böyle bir karar AK Parti hakkında açılan kapatma davasını da tartışmasız büyük ölçüde etkileyecek...

***

Bir sonuncu ihtimal daha var...

O da ‘yorumlu red.’

Bu takdirde Mahkeme, türban yasağına dayanak teşkil eden 1991 tarihli içtihadı emsal gösterebilir... ‘Yürürlükte olan türban düzenlemesi mevcut durumu değiştirmemiş, türban yasağını kaldırmamıştır’ diyerek iptal istemini reddedebilir. Bu durumda anayasa değişikliği yürürlükte kalır ancak üniversitelerde türban yasağı devam eder.

***

Aslında papatya falı gibi bunları gün içinde tartışıp durduk... Gerçekten gün tam bir ‘türban günü’ oldu... Ancak karar kesinleşmeden yazmak mecburiyetinde olduğumuz için siz bu yazıyı okurken mahkemenin ne karar verdiğini belki de öğrenmiş olacaksınız.

Ya da...

Hala karar çıkmamışsa,

Yazıyı okurken de hep beraber hala sonucun peşinde koşturuyor olacağız.

***

Türban geçtiğimiz son on yılın meselesi...

28 Şubat Post-Modern darbesinin Türkiye’ye kara bir armağanı... 28 Şubat mantığına göre...

Türbanlı kızlar üniversiteye girerse laiklik elden gidecek... Tersi olursa laiklik hayatta kalacak. 2008 yılının ortalarında uğraştığımız en temel sorun bu.

***

Bir ülke evrensel hukuku dışlar...

Temel hak ve özgürlükleri de yok sayarsa...

İster istemez simgeler üzerinden kavgaya tutuşur.

Türban olsun mu, olmasın mı?

Hukuk olsun, temel hak ve özgürlükler olsun, demokrasi olsun...

Hiç kuşkunuz olmasın, siyasal İslam’ın da panzehiri bu kavramların hayata ilkesel bir biçimde geçirilmesine bağlı.

Ama ürkütücü olan şu anda bunu gerçekleştirecek bir talibin ortalıkta pek de bulunmaması.

***

Yazının sonunu bağladık ki

Beklenen haber, beklenmeyen bir şekilde geldi ve anayasa mahkemesi başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğini iptal etti ve yürürlüğünü durdurdu... Olan bir yetki darbesiydi...

Star Gazetesi

YAZIYA YORUM KAT