
“Topluma giyinmeyi değil, soyunmayı öğretiyorlar”
“Toplumun geniş kesiminde hâkim olan kanaat şu: Moda sektörü, giyinme kültüründen çok soyunma kültürünü teşvik ediyor.”
Giyim sektörünün dönüşümü: Topluma giyinmeyi değil, soyunmayı öğretiyorlar
Hamza Durmaz / Doğruhaber
Türkiye’de giyim sektörüne yönelik tepkiler büyüyor. Çocuk reyonlarının ‘küçük kadın’ reyonuna dönüştüğü, tesettürlü kadınların ise ihtiyaçlarına uygun kıyafet bulamadığı eleştirileri gündeme damga vurdu. Uzmanlar, moda endüstrisinin toplumun değerlerini dönüştüren bir “çıplaklık teşviki” yaptığını vurguluyor.
Türkiye’de son dönemde moda ve giyim sektörünün yöneldiği çizgi, özellikle çocuk kıyafetleri ve tesettür giyimdeki ciddi yozlaşma iddialarıyla yeniden gündeme geldi. Sosyal medyada tepki videoları yayılıyor..
Çocuk reyonları ‘küçük kadın’ reyonlarına dönüştü
Sosyal medya kullanıcısı bir anne, kız çocukları için alışveriş yaparken yaşadığı hayal kırıklığını şu ifadelerle anlattı:
“Sadece yetişkinler değil! Kızım için gidiyorum, normal uzunlukta kıyafet bulamıyorum. Çocuk reyonları adeta küçük kadın reyonlarına dönüştürülmüş durumda. Çocuklarımıza nasıl giyinileceğini değil, nasıl soyunulacağını öğreten bir sistemin içindeyiz. Kesinlikle buna baş kaldırmalıyız.”
Anne, bu durumun çocukları daha küçük yaşta “yetişkin kadın” gibi göstermeye zorladığını, masumiyetin yok sayıldığını ve istismara davetiye çıkarıldığını söyledi.
“Tesettürlü kadınlar için kıyafet bulmak neredeyse imkânsız”
TESSEP Yönetim Kurulu Üyesi Rümeysa Sülün Demir ise, özellikle tesettürlü kadınların karşılaştığı zorluklara dikkat çekti:
“Tesettürlü bir kadın herhangi bir mağazaya girdiğinde ve istediği nitelikte kıyafet talep ettiğinde çoğu kez karşılık bulamıyor. Neden yok diye sorulduğunda, ‘talep neyse o üretiliyor’ cevabı veriliyor. Oysa toplumun çok ciddi bir örtünme talebi var ama bu talepler görmezden geliniyor. Bu, tesettürlü kadınların kamusal ve özel alanlarda giysi ihtiyacını büyük bir meşakkate dönüştürüyor.”
Moda kültürü, değerleri dönüştürüyor
Sosyologlar, giyim sektörünün yalnızca “taleplere cevap vermediğini”, aynı zamanda talep oluşturan, toplumsal değerleri dönüştüren ve yeni yaşam tarzlarını dayatan bir güç olduğuna dikkat çekiyor.
Moda endüstrisi çocuk kıyafetlerinde bile dar, kısa, vücut hatlarını öne çıkaran kıyafetleri yaygınlaştırıyor. Böyle bir kültür, çocukların hem psikolojisini zedeliyor hem de istismara karşı savunmasız bırakıyor.”
Psikologlar da çocuklara yönelik moda ve giyim algısının ciddi psikolojik sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunuyor.
Çocukların “ideal beden”, “güzellik” gibi kavramlarla erken yaşta tanışmasının, ilerleyen yıllarda özgüven eksikliği, beden algısı bozukluğu, depresyon ve kaygı bozukluklarına neden olabileceği belirtiliyor.
Ekonomik boyut: Sektör bilinçli mi yönlendiriyor?
Eleştirmenlere göre, giyim sektörünün sunduğu ürünler yalnızca toplumun taleplerini karşılamıyor; aksine, talebi yönlendiriyor ve tüketim alışkanlıklarını belirliyor.
Özellikle tesettür modasında şık, şatafatlı ama dini gereklilikleri karşılamayan ürünlerin öne çıkarılması, hem örtünmenin ruhunu zedelediği hem de kadınları sürekli tüketim döngüsüne mahkûm ettiği yönünde eleştiriler alıyor.
Ebeveynler, sivil toplum kuruluşları hem devletin hem de sektörün sorumluluk alması gerektiğini savunuyor:
-Çocuk kıyafetlerinde “ahlaki standartların” korunması,
-Tesettürlü kadınların taleplerini karşılayacak koleksiyonların artırılması,
-Moda dayatmalarının sınırlandırılması,
Medyanın teşhir kültürünü pompalayan yayın politikalarının gözden geçirilmesi en çok dile getirilen çözüm önerileri arasında.
Toplumun geniş kesiminde hâkim olan kanaat şu: Moda sektörü, giyinme kültüründen çok soyunma kültürünü teşvik ediyor.
Çocuk kıyafetlerinden tesettür modasına kadar her alanda ortaya çıkan bu tablo, toplumun değerlerini, aile yapısını ve mahremiyet algısını tehdit eden bir boyut kazandı.











HABERE YORUM KAT