1. YAZARLAR

  2. Hasan Cemal

  3. Tayyip Erdoğan’ın demokrasi notu...
Hasan Cemal

Hasan Cemal

Yazarın Tüm Yazıları >

Tayyip Erdoğan’ın demokrasi notu...

06 Ocak 2010 Çarşamba 17:49A+A-

Kolay değildir değişim dönemleri...  Sancılıdır.
Çetrefildir.
Kafa karıştırıcıdır.
Çelişkilerle doludur çünkü. Her önüne gelen resmin bütününü göremez. Ormanda, ağaçların arasında kaybolmak da vardır, değişim dönemleri yaşanırken...
Şimdi böyle bir zaman diliminde yol almaktayız, tüm zikzaklarıyla, iniş çıkışlarıyla...
Bir konu daha var.
Öteden beri Türkiye’de tam anlaşılamayan bir konudur bu. Hükümete muhalefet ile ‘sistem’e muhalefet arasından geçen çizgi diye tarif edilebilir.
Ya da şöyle özetlenebilir:
Türkiye’de hükümet vardır, seçim sandığından milletin oyuyla çıkan...
Bir de yerleşik sistem ya da devlet yapılanması vardır, atamayla gelen... Bu ‘sistem’de, ‘devlet yapılanması’nda köşebaşlarını asker-sivil bürokrasi oluşturur. Bu ‘sistem’in kökleri orduya, yargıya, üniversite düzenine, medyaya doğru yayılır.
Oysa demokrasilerde güçlü olan, son sözü söyleyen seçim sandığından çıkan ‘sivil otorite’dir, ‘hükümet’lerdir.
Ama bizde böyle değildir, hiç böyle  olmadı.
Bizde sistem, devlet her zaman seçim sandığından çıkan hükümet karşısında ağır bastı, çok daha güçlü oldu.
Bizdeki bu sistemin çekirdeğine gelince... Bu çekirdeği ordu, asker oluşturdu.
Onun için de Türkiye’de hükümete muhalefet kolaydı, sisteme karşı çıkmak zordu.
Bu hep böyleydi.
Hükümeti eleştirmek elbette demokratik bir hakkın kullanılmasıydı, ancak demokratik hukuk devletinin yerleşmesi için yeterli değildi.
Bir başka deyişle:
Türkiye’de demokrasinin yolu, mutlaka ‘sistemi de değiştirmek’ten ve ‘devleti daha çok hukukla tanıştırmak’tan geçiyordu.
Türkiye’de çok uzun yıllardan beri ve bugün demokrasiden söz ederken, meselenin bu tarafı bilerek ya da bilmeyerek gözardı edildi. Bugün de ediliyor.
Yanlış anlaşılmasın.
Hükümetler hiç kuşkusuz eleştirilecek. Muhalefet ayağı olmayan rejimlere demokrasi adı verilemez.
Bu çerçevede Başbakan Erdoğan’ın, AKP hükümetinin eleştirilecek çok yanı vardır.
Hükümettir, eleştirilir.
Eleştiriliyor da.
Basın özgürlüğü ve bu bağlamda örneğin Doğan Grubu’na ilişkin astronomik vergi cezası... Deniz Feneri’nde sergilenen tutum... Erdoğan’ın medya üstünde uzamakta olan gölgesi... Dış politikada ince ayar gerektiren alanlardaki özensizlik... Ergenekon davasını ilgilendiren bazı konular... ‘Demokratik açılım’da yapılan yanlışlar, ‘kelepçe’ler...
Bütün bunlardan dolayı Başbakan Erdoğan bu köşede de birden çok kez eleştirildi.
Ama şimdi burada biraz frene basın lütfen.
Çünkü, sadece bu pencerelerden bakarak Tayyip Erdoğan’a demokrasi notu verilemez. Türkiye’de demokrasi deyince bakılması gereken başka pencereler de vardır.
Hükümeti eleştirin de,sistem ne oluyor, devlet ne oluyor? Bu soru işaretinin çengeline takılan başlıca konular, sorunlar nelerdir?
Bu soruların son yedi yıllık karşılıklarını düşünmeden Türkiye’de demokrasiyi yerli yerine oturtmak mümkün değildir.
AB’ye uyum yasalarıyla demokrasi yolunda atılan adımlar... Bu çerçevede asker-sivil ilişkileriyle ilgili yasal düzenlemeler... Kıbrıs’ta sergilenen siyasal iradenin de bir ürünü olarak AB’de açılan müzakere kapısı...  Ergenekon’un arkasına koyulan iradeyle, yapılan bazı yasal değişikliklerle ‘darbe tertipleri’nin de hesabını paşalardan sormaya başlayan bir Türkiye... Faili meçhul cinayetleri kovalamaya başlayan bir yargı ortamı... Bugüne kadar başbakanların el süremedikleri ‘Kontrgerilla’yla ilgili olarak sivil yargıçların içine girebildikleri ‘kozmik oda...’ Özellikle ‘Kürt sorunu’nu içeren ‘demokratik açılım’ın önemi... 27 Nisan Muhtırası ve hükümetin duruşu vesaire...
Bakın, bütün bunlar Türkiye’de demokrasiyi, günlük deyişle, damardan ilgilendiren konulardır.
Çünkü ‘sistem’le ilgilidirler.
Çünkü ‘devlet’le ilgilidirler.
Türkiye’de sistemi, devleti daha çok demokrasiyle, daha çok hukukla tanıştırmadan bu ülkede demokratik hukuk devleti yerli yerine oturamaz.
Türkiye’de seçim sandığından çıkan sivil otorite, devlet yönetiminde tam olarak son sözü söyler hale gelmeden bu ülkede demokratik hukuk devleti olmaz.
Türkiye’de sistemin, devletin pratikteki asıl çekirdeğini oluşturan ordu, halkın oyuyla seçilen sivil otoriteye, hükümete tabi olmadan bu ülkede demokratik hukuk devletinden söz edilemez.
Türkiye’de böylesine bir değişim yaşanıyor, Cumhurbaşkanı Gül’ün çatışma değil, normalleşme diye tarif ettiği demokrasi ve hukuk değişimi...
Kafalar bu yüzden karışık.
Değişim nedeniyle...
Geçen gün Ankara’da bir yüksek bürokratla sohbet ederken şöyle dedi:
“Bizim ‘Sovyetleri’miz, yani duvarlar yeni yeni yıkılıyor!”
Kısacası:
Türkiye’de yalnız hükümetleri eleştirmekle, sadece hükümetlere sallamakla demokrasi olsa, bugüne kadar çoktan olurdu.
Peki neden olamadı?..
Tayyip Erdoğan’a demokrasi notu verirken, lütfen bu sorunun yanıtını da düşünün, yoksa değerlendirmeniz yerli yerine oturmaz, haksızlık da yapabilirsiniz.

MİLLİYET

YAZIYA YORUM KAT